Söylemek zorundayım translate Spanish
1,370 parallel translation
Korkarım ki bunu söylemek zorundayım- -
Me temo que tengo que decir......
Peki. Sanırım bunu söylemek zorundayım- - Hayır anne.
Es que creo que tengo que decirlo.
Ona söylemek zorundayım!
Tengo que decirle una cosa. ¡ Jun Sang me necesita ahora!
Kim onunla yiyeceğini paylaştı ve, söylemek zorundayım, kim ona ticareti öğretti?
¿ Quién le dio su comida y, quisiera agregar, le enseñó a timar?
Raj'a söylemek zorundayım. Mektupları bilmesi gerekiyor.
Quiero decirle la verdad a Raj, que no escribí esas cartas
Şunu söylemek zorundayım ki,... hayatım boyunca bu kadar düşüncesiz bir savurganlık görmedim.
Estoy obligado a decir que... nunca vi a tal imprudente extravagancia en toda mi vida.
Sevgili Bay Worthing, Bayan Cardew'in 35 yaşına kadar bekleyemeyeceğini net bir şekilde belirtmesi üzerine, ki bunun kendisinin sabırsız yapısını gösterdiğini söylemek zorundayım,... size kararınızı yeniden düşünmeniz için yalvarıyorum.
Mi querido Sr. Worthing... como la Srta. Cardew declara muy afirmativamente... que ella no podría esperar hasta la edad de treinta y cinco... hay un comentario que estoy obligada a hacer... me parece que muestra alguna naturaleza impaciente... Le rogaría que reconsidere su decisión.
Söylemek zorundayım serseri görünüşünü mükemmelleştirmişsin.
Debo decir que perfeccionaste tu aspecto de vagabundo.
Bir şey söylemek zorundayım.
¡ Tengo algo que decir!
Çocuklar, sizlere kaç kez söylemek zorundayım açık havaya çıkmanıza izin verilmediğini... bu tür havalarda uygun şekilde giyinmedikçe?
¿ Cuántas veces debo decirte que no puedes salir... con este clima, si no estás bien abrigado?
Şu an kendi hayatımın önemsiz olduğunu söylemek zorundayım.
Podríamos decir que mi propia vida ya no importa ahora.
Sadece size söylemek zorundayım O nerede Anne bloğunda eski fahişe.
Eso sólo tienes que decirle dónde Madre la más antigua prostituta en el bloque.
Ben Florin Kalinesku. Artık tiksindiğimi söylemek zorundayım.
Soy Florin Calinescu, y debo decirles que estoy disgustado.
Bunu not ettim. Böylece öğretmeniniz sizin için, zor olduğunu bilecek. Onlara söylemek zorundayım.
Les he comentado a tus nuevos profesores que es duro para ti.
Söylemek zorundayım.
Tengo que decirle.
Karıma söylemek zorundayım, beni bekliyor!
¡ Voy a contárselo a mi mujer, me está esperando!
O zaman ona söylemek zorundayım demektir.
Tendré que decírselo sin más.
- Sana birşey söylemek zorundayım.
- Debo decirte algo.
Yine de, söylemek zorundayım, bu defaki sayıImaz.
Sin embargo, para serte honesto, tengo que decirte que esta no cuenta.
Peki, Samuel şey söylemek zorundayım.
Tengo que decirle algo a Samuel.
Söylemek zorundayım.
Mejor se los digo.
Bu haftadan sonra hizmetine ihtiyacım olmayacağını sana söylemek zorundayım.
Lo siento, pero tus servicios ya no serán necesarios después de esta semana
Söylemek zorundayım, bu kadar kısa zamanda senden haber almayı beklemiyordum.
No esperaba saber de ti tan pronto.
- Söylemek zorundayım ki, burada sizinle tören salonunda olduğum için.. .. çok şanslı hissediyorum.
Y se los digo, estar aquí con ustedes en la sala de fiestas C es más que maravilloso.
- Sanırım David'e aramızda bir şey... ... olamayacağını söylemek zorundayım.
- Diablos, tendré que decirle a David que nada puede pasar entre nosotros.
- Bunu sana daha kaç kez söylemek zorundayım?
- ¿ Cuántas veces debo decirte...?
Dinleyin, mükemmel bir iş çıkardığınızı söylemek zorundayım, gerçekten.
- Tengo que decir que fue un excelente trabajo, en serio.
Adrian, Çok etkilendiğimi söylemek zorundayım.
Adrian, tengo que decirte que estoy muy impresionada.
Ve söylemek zorundayım ki oldukça etkilendim.
Y tengo que decirte que, uh, me impresionó bastante.
Söylemek zorundayım, anne. Bu maç fikri, şimdiye kadar duyduğum en kötü fikir.
Permíte que te diga, Mamá, que este partido es la peor idea que has tenido jamás.
Bütün bu işlerle çok meşgul olduğunu biliyorum ama sana birşey söylemek zorundayım.
Sé que tienes suficiente con la alcohólica y el zorrillo pero debo decirte algo.
Maalesef söylemek zorundayım, başka bir ortak edinmek isteyebilirsin.
Lamento tener que decir esto ahora, pero creo que te interesa tener otro socio.
Warren, tekrar müdehale etmemeni söylemek zorundayım.
Tendré que pedirle de nuevo que no interfiera, Warren.
Bunun geçersiz bir güven olduğunu kaç kez söylemek zorundayım?
Esto es una verdad contaminada.
Şunu söylemek zorundayım ki son karşılaşmamızın durumu gözönüne alındığında, sizden tekrar haber almak bizim için sürpriz oldu.
Debo admitir que estamos un poco sor - prendidos de recibir noticias de Uds... dadas las circunstancias de nuestro último encuentro.
Size söylemek zorundayım, bu durumu değiştirir.
Bueno, puedo decirles que esto cambia las cosas...
Ama, Donna, bunun bir kaza olduğunu söylemek zorundayım.
Pero, Donna. Tu sabes, que tal si esta pila de cosas se cayera accidentalmente
Bez'in oldukça yoksul olduğunu söylemek zorundayım.
Yo diría que Bez era... bien pobre.
Niye sana defalarca söylemek zorundayım? - Hiç sıkılmıyorum.
Ahí te va otra vez.
Söylemek zorundayım Tom.
Tom, tengo que decírtelo.
Sayın başkan, sayın konvansiyon üyeleri aslında hiç hazır olmadığım toplantının bu ciddiyetinden çok etkilendiğimi söylemek zorundayım.
Sr. Presidente, señores de la convención. Estoy muy conmovido por la solemnidad de la ocasión para la cual, debo decir, no estaba preparado.
- Bay M. Size bir şey söylemek zorundayım
tengo que decirle algo. que será?
Bunu söylemek zorundayım, zaten bilinen bir gerçek, Nick'in aktiviteleri kıtlıkla mücadeleden öteydi.
Diría, y esto no es sorpresa que sus actividades iban más allá de la caridad.
Sevgili Henrik, sana daha önce hiç konuşmadığımız bir şey söylemek zorundayım.
"Querido Henrik, debo decirte algo de lo que nunca hablamos".
Parlemento'nun sizden çok etkilendiğini söylemek zorundayım.
Qué trabajo, poner en orden las peticiones del parlamento.
Biliyor musunuz, söylemek zorundayım ki, bu tür yerlerin içinde ne var diye hep merak etmişimdir.
Aunque, tengo que admitir siempre he tenido curiosidad de ver qué pasa en estos lugares.
Evet, seni ne kadar arzuladığımızı söylemek zorundayız.
Sí, tenemos que decirle a \ ~ finalmente a su gusto.
Bunu telesekreterine söylemek hoşuma gitmiyor ama buna son vermek zorundayım.
Detesto decírtelo en tu contestador pero debo acabar con esto.
Söylemek pek istemem ancak sanırım yapmak zorundayım.
Realmente no quiero decírselo, pero supongo que me veo obligado.
Anne, şunu söylemek zorundayım.
Mamá, tendré que decírtelo.
tam olarak yaşamayı düşündüğüm şeyin bu olduğunu söylemek zorundayım.
Ahora que estoy muerto, sé que Eva tenía algo especial. Sé que estás enojada conmigo, pero quiero que salgas conmigo otra vez.
zorundayım 57
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyleme 186
söyle bana 1105
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyleme 186
söyle bana 1105
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyle ona 443
söylediğim gibi 241
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylemedi 153
söyledin mi 33
söyleyemem 305
söyle ona 443
söylediğim gibi 241
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylemedi 153
söyledin mi 33
söyleyemem 305