Çok şey biliyorsun translate Spanish
688 parallel translation
Madem bu kadar çok şey biliyorsun, giy bakalım şu eteği.
Ya que es tan fuerte, pruébese esto.
Polislerden daha çok şey biliyorsun.
Oiga, sabe usted de esto más que la policía.
Bu şehirdeki herkesten çok şey biliyorsun.
Tienes más datos contra mí que nadie.
Sanki, dans hakında çok şey biliyorsun, Sue.
Parece que eres una experta en baile.
Çok şey biliyorsun.
Sabes demasiado.
Yıldızlar hakkında nasıl bu kadar çok şey biliyorsun?
¿ Cómo sabes tanto sobre las estrellas?
- Çok şey biliyorsun.
- Sabe tanto.
Crystal Kingsby hakkında çok şey biliyorsun.
Usted sabe mucho de Chrystal Kingsby.
Artık hakkında daha çok şey biliyorsun.
Ahora sabe más sobre él.
- Bir balıkçıya göre çok şey biliyorsun.
- Sabe mucho para ser un pescador. - Es parte de mi trabajo.
Pekala. Onun hakkında çok şey biliyorsun.
Cree que sabe mucho sobre él.
Görünüyorki Corinna ve benim hakkımda çok şey biliyorsun.
Parece que sabes mucho de Corinna y de mí.
Benden daha çok şey biliyorsun.
Sabes más que yo.
O kadar çok şey biliyorsun, ve hiçbir şey bilmiyorsun.
Sabes tanto y, sin embargo, sabes tan poco.
Anlaşılan çok şey biliyorsun.
Pareces tener demasiada información.
Dinle, bence çok şey biliyorsun.
Creo que sabes demasiado.
NasıI oluyor da bu kadar çok şey biliyorsun?
¿ Cómo sabes tantas cosas que los demás no saben?
Pek çok şey biliyorsun, değil mi, Pilot?
Sí que sabes cosas, eh, Piloto?
Arabalar hakkında çok şey biliyorsun deneyimlisin de.
Usted lo sabe todo sobre autos incluso tiene experiencia.
Sanıldığından daha çok şey biliyorsun değil mi?
Sabes mucho más de lo que aparentas, ¿ no?
Çok şey biliyorsun!
¿ Cómo sabes eso?
çok şey biliyorsun.
Sabes demasiado.
Bizim hakkımızda çok şey biliyorsun, Arnold.
Sabes demasiado de nosotros
Çok şey biliyorsun da kendini biliyor musun?
Conoce bien el mundo, pero, ¿ se conoce a usted mismo?
Ne çok şey biliyorsun.
Sabes un montón de cosas.
Her konuda çok şey biliyorsun, değil mi?
Sabes muchas cosas, ¿ no?
Şimdiden çok şey biliyorsun.
Escúchame, pequeña.
Söyle, çok şey biliyorsun, değil mi?
¡ Vaya! Veo que sabes mucho.
- Çok şey biliyorsun, dişsel dostum.
- Sabe demasiado, mi dental amigo.
Sen, çok şey biliyorsun değil mi?
Sabes muchas cosas, ¿ no?
Bu konuda çok şey biliyorsun.
Sabe más sobre esto.
Bildiğimden daha çok şey biliyorsun.
Sabes mucho más que yo.
Yaşamak için çok şey biliyorsun.
Sabes demasiado para vivir.
- Çok fazla şey biliyorsun.
- Sabes demasiado.
- Bu çok küçük bir şey biliyorsun.
Pero el fuerte del Sr. Hornblower tampoco es la educación. No te metas con mi padre.
Çok fazla şey biliyorsun.
Sabes demasiado.
Ama biliyorsun, gençken... kendimi çok büyük bir şey zannederdim.
Sin la ayuda de algunos amigos, me moriría de hambre.
Şey, çok ortak yönümüz yoktu ve o da oldukça popülerdi, biliyorsun.
Bueno, no teníamos mucho en común y él es muy popular, ya sabes.
Ben daha çok şey biliyorum ama sen de benden fazla şeyler biliyorsun, ha?
¿ Admites que yo sé más que tú, pero tú sabes más que yo?
Neddy Amcadan nefret ettiğini ve Deadeye Dick ile İspanyol Korsanı dışında bir şey okumadığını çok iyi biliyorsun.
Sabes perfectamente que detesta al tío Neddy... y no lee más que Dick el Tirador, corsario de las costas españolas.
Bu konuda çok şey biliyorsun.
Sé todo lo que necesito saber.
Anlaşıldı. Sen şövalyelik hakkında çok az sey biliyorsun.
Está claro que no sabes qué significa ser un caballero.
Silahlar hakkında çok şey biliyorsun.
Todos los días durante años. Parece que sabe muchas cosas sobre armas, George.
Biliyorsun sana hicbir zaman cok sey veremedim.
Ya sabes que nunca he podido darte demasiadas cosas.
Bunun benim için ne kadar çok şey ifade ettiğini biliyorsun.
Sabes Io que eso supone para mí.
Biliyorsun, bu harika bir şey, Oxport gibi küçük bir kasabada. Herkes çok sevecen.
Lo bueno de Ias ciudades pequeñas... es que todo eI mundo es amable.
- Bu çok bir şey değil, biliyorsun.
Lo cual no es muy difícil, tu sabes.
Biliyorsun, zavallı şey çok sarsılmış durumda.
Estaba tan emocionado, el pobre.
Çok özel bir şey, biliyorsun.
Es algo muy delicado y personal. ¿ Lo sabe?
Bu pratikten oturu imajlar ve sesler hakkinda bilgini arttirdin. Belki, su an bu urunun nasil donusturulduğu hakkinda daha çok sey biliyorsun. Kim için ve kime karsi?
Has hecho una película... la has criticado, has cometido errores... has corregido algunos... quizá sabes más sobre la producción de sonidos y de imágenes... quizá ahora sepas mejor a través de qué lucha transformar esta producción... para quién transformarla, contra quién.
Biliyorsun, Marie'yi çok severim. Bu kavgalar bir şey değiştirmez.
Ya sabes que quiero a Marie, estas disputas no cambian gran cosa.
çok şey 46
çok şey mi istiyorum 23
çok şey öğrendim 19
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun ki 112
biliyorsun değil mi 147
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
çok şey mi istiyorum 23
çok şey öğrendim 19
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun ki 112
biliyorsun değil mi 147
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
çok şık 66
çok sık 16
çok seviyorum 43
çok seksisin 23
çok şükür 211
çok sağol 164
çok sevindim 231
çok seksi 64
biliyorsun işte 57
çok şık 66
çok sık 16
çok seviyorum 43
çok seksisin 23
çok şükür 211
çok sağol 164
çok sevindim 231
çok seksi 64
çok şıksın 21
çok sağ ol 161
çok sıcak 332
çok sıkıldım 24
çok şekersin 24
çok şirin 126
çok sevimlisin 28
çok sevimli 135
çok şeker 64
çok sıkıcı 86
çok sağ ol 161
çok sıcak 332
çok sıkıldım 24
çok şekersin 24
çok şirin 126
çok sevimlisin 28
çok sevimli 135
çok şeker 64
çok sıkıcı 86
çok sert 55
çok sevinirim 68
çok severim 65
çok sağolun 79
çok sakin 32
çok şanslısın 138
çok şirinsin 33
çok sıkıcısın 19
çok şanslıyım 39
çok soğuk 224
çok sevinirim 68
çok severim 65
çok sağolun 79
çok sakin 32
çok şanslısın 138
çok şirinsin 33
çok sıkıcısın 19
çok şanslıyım 39
çok soğuk 224