English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bir adam var

Bir adam var translate French

5,648 parallel translation
Sam, hâlâ saymadığımız kocaman kötü bir adam var.
Sam, il nous manque toujours un méchant.
Peki ya şimdi? Bunu durdurmak isteyen bir adam var.
Et là de suite, il n'y a que moi qui essaie de les arrêter.
Burada genç bir adam var.
Il y a un jeune homme ici.
Biz hala içeride bir adam var.
On a toujours l'un des nôtres dedans.
Artık kimsenin küçük görmeye cüret edemeyeceği genç bir adam var karşımızda.
Voilà un jeune homme que personne n'osera sous-estimer.
Benim için ne buldun bakalım? Glades'de bir adam var.
Maintenant qu'est-ce que tu as pour moi?
Evi gözetleyen bir adam var dedin, unuttun mu?
Vous vous souvenez qu'il y quelqu'un qui surveille la maison?
Yalan makinesi çalıştıran bir adam var ve en büyük engeli ne kadar yakışıklı olduğu.
Il s'agit de ce type qui supervise des tests polygraphes, et le plus grand obstacle est son beau physique.
Henry var, bir işim var, sevdiğim bir adam var.
J'ai Henry, un travail, un homme que j'aime.
... " Burada beş somunu olan bir adam var ama neden bu kadar çok?
Il y a là un garçon avec 5 miches de pain et deux petits poissons :
Çok kötü durumda olduğumda kendimi dışarıdan göremiyorum şimdi görebiliyorum ama daha iyi mi bile bilmiyorum çünkü Adam gerçekte nasıl olduğumu anlayacak ve bundan hoşlanması imkânsız çünkü bir çeşit duygu derinliği var hiç kimse yanına yaklaşamaz bile.
Tu vois, quand j'allais si mal, je ne voyais rien en dehors de moi, et maintenant je peux, mais je ne sais pas si c'est vraiment mieux parce qu'Adam va réaliser qui je suis réellement et il n'y a aucune chance qu'il apprécie ça Parce qu'il est tellement sensible, et personne ne peut rivaliser avec lui sur ce terrain.
Evet, daha iyi bir ofisim, daha seksi bir sekreterim bir gazoz makinem var, ama aynı işi yapıyorum. O adam olamam, Shawn.
Oui, j'avais un meilleur bureau, une secrétaire sexy, une machine à soda, mais c'est le même boulot, et je ne peux pas être cet homme Shawn.
Ama Bay Spencer, bir adamımız var zaten.
Mais Mr Spencer, nous avons déjà quelqu'un.
Adamım, burada bir şansım var, ve bunu hepimiz için yapıyorum.
J'ai une chance. Et je le fais pour nous toutes.
Eğer babam haklıysa kasabada henüz tanışmadığımız başka bir kurt adam daha var demektir.
Si mon père a raison, il y a un loup-garou inconnu en ville.
Burada ölü bir adam var.
On a un cadavre.
Kimliği gizli ama veznede bir adamımız var. - Yani nereye gidiyor?
Incognito, mais nous avons une source chez le portier.
Dışarıda bekleyen şanslı bir adam mı var?
Le veinard t'attend dehors?
O adamın bir kum torbasına ihtiyacı var.
Cet homme a besoin d'un punching ball.
Görünüşe göre Metatron'un benim ekibimde bir adamı var.
Il est évident que Métatron a un espion infiltré dans mon camp.
Bu adamın yeni bir cerahi yöntemi var.
Cet homme effectue une nouvelle opération.
Gördün mü? İş böyle yapılır işte. Senden daha temiz olan bir sürü adam var.
C'est ainsi qu'on fait affaire.
Ekibiniz oraya gittiğinde... yardımcı olabilecek bir adamım var.
J'ai un atout là-bas qui pourra aider votre équipe quand elle arrivera.
O genç adamın görülecek bir hesabı var.
On lui a donné un os à ronger.
Bu adam , Ajan Hanna bir hastaneye ihtiyacı var.
Cet hommme a besoin d'un hôpital, agent Hanna.
İkinci bir planı var adamın G.
Il a un bloqueur de sécurité, G.
Um... adamın adı Mateo oldu. Mateo son bir adı var mı?
le nom du mec était Mateo.
Sizin adam söyleyecek yeni bir şey var?
En direction de LAX.
Adamın Pittsburgh Polisine karşı gizli bir kızgınlığı var.
Il a une rancoeur cachée envers la police de Pittsburgh.
Ray... Geçenlerde bir adam bana, senin eskiden bir restoranın olduğunu söyledi. Var mı öyle bir şey?
Hey, Ray, je parlais à quelqu'un qui disait que tu avais un restau... c'est vrai?
Başka bir adam var.
C'est l'autre homme.
Adamımın elinde yep yeni bir iş modeli var.
Mon pote a un tout nouveau mode de gestion en plus.
Eldiveni var diye bir adamı suçlayamazsınız.
Et vous ne pouvez pas faire tomber un homme pour possession d'un gant.
Orada bir adamımız var.
On a un homme là-bas.
Peki bu listedeki adamın bir adı var mı?
Et ce blacklisté... a-t-il un nom?
Hükümetle özel işler yapan bir şirketteki gizli belgeleri yok eden bir adamımız var.
Nous avons un homme dans la compagnie qui nous a déchiqueté des documents confidentiels, la plupart sur des entreprises privées qui travaillent avec le gouvernement.
Bu demir gibi sert görünen adamın içinde ölçülemez bir keder taşıyan bir kalp var.
Sous l'extérieur de fer et de rouille. écraser le cœur d'un homme qui nage dans un chagrin incommensurable.
Ama bir şey var, adam Danny'ye sigara uzatmış.
Mais j'ai ça... il a offert une cigarette à David.
Ama peşinde olduğumuz bu adam, Berlin bir şekilde tüm bunların merkezinde o var, şu anki tek amacım onu bulmak.
Mais cet homme que nous pourchassons, Berlin... il est au centre de tout ça, et mon seul objectif est de le retrouver.
Bir adam daha var, 45'lerinde.
Il y a un type qui doit avoir 45 ans.
Eğer Başkan olarak kalacağım hakkında en ufak bir umudum varsa ve bunun gömülü kalması gerek ise, o mezarı koruması için güvenebileceğim tek bir adam var. Jake Ballard.
Jake Ballard.
Sabırlı bir adamım ama kin tutan cinsinden ve çok iyi bir hafızam var.
Je suis un homme patient, mais surtout un vengeur, et j'ai une mémoire très longue.
Gabe, bunu kabul ettirebilecek kadar önemli bir adamımız var mı orada?
A-t-on quelqu'un de valeur suffisante pour qu'ils acceptent?
Siz ve bu diğer adamı Sam Hess hakkında tartışırken gördüğünü iddia eden bir şahidimiz var.
Nous avons un témoin qui dit qu'elle vous a vus vous disputer à propos de Sam Hess.
Adamın eşkali var. 1.78 boyunda, kahverengi saçlı alnında büyük bir yarası var.
On a une description du type. 1 m 77, cheveux bruns, un gros bleu sur le front.
Başındaki adamın Tanrı'yı bulmadan önce epey bir uyuşturucu geçmişi var.
Le gars qui la dirige à un passé avec la drogue avant de trouver Dieu.
Şansa bakın ki, biraz yavru kürküm var ve DNA kitleri olan bir adam tanıyorum.
Heureusement, j'ai récupéré des poils, et je connais un gars avec kits d'ADN.
Şu adamın kafasında bir kuş var.
Ce gars à un oiseau sur sa tête.
Folyo battaniyeyle kaldırımda oturan adamın ofisine giren arabayla bir ilgisi var mı?
Est-ce que la voiture dans ton bureau a quelque chose à voir avec ce gars assis au bord du trottoir avec une couverture en alu?
Bir adam yerine üç adamın çok daha şansı var, fakat isteksiz bir şekilde riske girecekseniz, tek başıma giderim.
Trois hommes ont plus de chance qu'un, mais si tu ne veux pas prendre le risque, j'irai seul.
Ama senden güçlü olan bir sürü adam var.
Mais beaucoup d'hommes sont plus forts.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]