English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ G ] / Güzel

Güzel translate French

230,425 parallel translation
Çok güzel!
Génial!
Güzel biradan getir.
Prends la meilleure bière.
- Evet, güzel gömlek.
C'est une belle chemise.
Gayet güzel ve isabetli attın.
C'est un lancer très court et précis.
Bu grubun güzel yanı o.
C'est l'avantage de cette équipe.
Çok güzel. Annesi Mae bir saate burada olacak.
Sa mère Mae sera là dans une heure.
Çok güzel.
Tant mieux.
O yüzden güzel bir söz.
C'est pour ça qu'elle est excellente.
- Güzel bir mekan.
- Sacrée belle propriété.
Güzel, kızımın ucube olmasını istemem.
Bien. Je ne veux pas qu'elle soit un monstre de foire.
Evet. Gerçekten güzel bir salıncaktı.
C'était une super balançoire.
Güzel, şimdi de rastgele hastalarımı tedavi etmeye başladın.
Super. Vous traitez mes patients au hasard.
- Lidocaine, güzel.
Lidocaïne... super.
Harika, çok güzel.
Super. Bien.
Güzel, işte böyle.
Bien comme ça.
Güzel.
Bien.
Hayır Kristen, kızın çok güzel.
Elle est tellement belle.
Senin güzel salıncağında sallanacak. Büyük odanda yaşayacak.
Elle jouera sur ta jolie balançoire dans ta grande chambre.
Battaniyelerinizi alın ve güzel vakit geçirmeye hazırlanın.
Apportez vos couvertures et.... pour un bon moment.
Benim güzel öğlum.
Mon beau garçon.
Bu çok güzel.
C'est beau.
Güzel bir sesi vardı.
Elle avait une belle voix.
Güzel.
Très bien.
Ne kadar da güzel bir gün.
Quelle belle journée.
- Güzel, buz gibi...
Un beau, glacé...
Tamam, güzel.
Tant mieux.
- Mantıklı. Güzel. Şimdi bir sınıfı hayal etmeni istiyorum.
Je veux que tu imagines une salle de classe.
- Güzel, devam et.
- Bien. Continue.
Bilseydim burada güzel bir uyku çekebilirdim.
Si je le savais, je pourrais peut-être dormir un peu par ici.
Güzel mayalanmayı beklediğimde beni bulursun.
Joli. Et moi qui pensait que ce serait du tout cuit.
Zaman yolculuğu boyunca anneni görmeye gidip ona güzel bir vedayı düşünmedin mi hiç?
Tous ces voyages temporels... tu as déjà pensé à revenir voir ta mère... à lui dire au-revoir?
Sal, güzel bayan baloya gidecekmiş.
Sal, la dame excitée doit aller au cotillion.
Güzel, tepkilerin harika!
Bien! Bon réflexes.
Döndüğünü görmek güzel.
C'est bien d'avoir ton soutien.
Tanrım, bu çok güzel.
C'est trop bon.
Zombi işareti yok, bu güzel.
Aucun signe persistant de zombie, c'est bien.
Ama haberler güzel, şimdilik hafıza kaybı görünmüyor.
Mais la bonne nouvelle, sa mémoire semble intacte jusqu'à présent.
Çok güzel.
Tellement cool...
Güzel, hala Battle of Pegasus oynamayı biliyorsun.
Bien, tu connais encore ton chemin sur Battle of Pegasus.
Bu güzel bir anı, değil mi?
C'est vraiment un moment, n'est-ce pas?
Artık temiz bir sayfa açan güzel adam Blaine seksi bölge savcısına yürüyebilir.
Maintenant "ardoise propre, gentil Blaine" lui permet de faire des avances à l'assistante du procureur...
Evde olmak güzel.
C'est bon d'être de retour.
Biz Fillmore-Graves'de o güzel geceye nazikçe yaklaşmayı planlamıyoruz.
À Fillmore-Graves nous ne prévoyons pas d'aller gentiment faire dodo.
Burnuma güzel kokular geliyor.
Quelque chose sent bon.
Bu güzel bir fikir.
C'est une bonne idée.
Güzel, başarıyorsun.
Tu finis par comprendre.
- Kulağa güzel geliyor.
Ça paraît sympa.
Şimdiye kadar gördüğüm en güzel şey.
La plus belle chose que j'ai jamais vue.
Güzel.
Amenez-le en cellule.
- Güzel.
- Bien.
- Aman ne güzel.
Super.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]