Hepsi translate French
67,365 parallel translation
Hepsi senin suçunmuş gibi geliyor.
Tu crois que c'était ta faute.
Şanslı olanlarınız pazar günleri çalışmaz ki uyuyabilsin ve sikişebilsin ve daha fazla köle yapsın, peki bunların hepsi ne için?
Les plus chanceux se dimanche le sommeil et baise et de faire plus d'esclaves, et tout cela pour quoi?
Bana bak Gölge, hepsi yüksek çözünürlükte.
Regardez-moi, Ombre, tout en salut-def.
Hepsi alıyor.
Ils le sont tous.
Pekâlâ, bunların hepsi gerçekse eğer ve... ve televizyonlar konuşuyorsa ve o geleceği okuyabiliyorsa ve balyozlar kanıyorsa ve bir dünyanın altında başka bir dünya varsa...
D'accord, si, si tout cela est vrai, et- - et- - et d'une télévision parler, et elle peut lire des fortunes et marteaux saignent, et s'il y a un monde... dans un monde...
Bunların hepsi Keşif'ten etkilenmiş insanlar.
Tous ces gens ont été affectés par la Découverte.
- Hepsi bu. Tarikat değil.
- Ce n'est pas une secte.
Aşırı tepki gösterdi, hepsi bu.
Il s'est laissé emporter, c'est tout.
Sanırım, artık hepsi internette. Videoda, kasette, çeşitli platformlarda.
Je suppose que tout est sur Internet, sur cassette vidéo ou autre support.
Hepsi bu.
Ça se résume à ça.
Hepsi bu. Saygı.
C'est juste ça.
Hepsi bu kadar mı?
Alors, c'est tout?
Hepsi oyunun bir parçası.
C'est le jeu.
Hepsi de obezdir ve yüksek sesle hırıldıyordur.
Ils sont obèses et ronronnent super fort.
Koridorlarda hâlâ selamlaşıyorduk ama hepsi bu.
On se parlait dans les couloirs, mais c'est tout.
Hepsi Hannah'nın arkadaşı mıydı?
Tous ces gens étaient des amis d'Hannah?
Seth geri döndü, yani Bryce'ta kalmak kolayıma geliyor, hepsi bu.
Seth est revenu, alors... c'est plus facile pour moi de rester chez Bryce.
Başına gelenlerin hepsi sana ve o listeye mi bağlanıyor?
Tout ce qui lui est arrivé remonte à toi et cette liste?
Öğle yemeğinde hepsi onu hazırlıyordu.
Les gars planchaient dessus au déjeuner.
Haydi! Hepsi bitecek.
Allez, allez!
Onları anlamıyorum, hepsi bu.
Je les comprends pas.
Hepsi bu kadar mı?
Elles y sont toutes?
Belki de hepsi palavra.
C'est sûrement des conneries.
Ama hepsi bazen pisliktir.
Tous sont cons de temps en temps.
Belki hepsi değil.
Enfin... peut-être pas tous.
Gary, sadece bir konuşmayla başlamak istiyorum, hepsi bu.
Gary, j'aimerais avoir une conversation, rien de plus.
Bu cevapların hepsi berbat.
Ces réponses sont nazes.
Hepsi oradaydı.
Ils étaient tous là.
Hepsi pek zeki sayılmaz ama içtenler.
Pas toujours futés mais gentils.
Hepsi birbirine benziyor, değil mi?
Ils sont tous pareils, non?
Hepsi aynı kapıya çıkıyor.
C'est la même chose.
Hepsi değil.
Pas tous.
Birkaç dakikalığına "ölü kızın annesi" değildim, hepsi bu!
Et ne pas être la mère d'une morte quelques minutes...
Hayır, hepsi bu.
Non, c'est tout.
Hepsi fıçı alalım dedi ama musluk takmaya sıra gelince...
Tous les mecs veulent un fût, mais quand il faut l'ouvrir...
Hepsi ayrı kâselerde mi?
Dans des bols séparés?
Yani, Justin, Zach, Alex, hepsi bunu duydu mu?
Alors Justin, Zach, Alex, ils ont tous entendu ça?
Ve diğer erkeklerin hepsi aklıma geldi.
Et j'ai pensé à tous les autres mecs.
Ve hepsi sana dönüştü.
Ils sont tous devenus toi.
Yani hepsi senin suçun mu?
Tout ça, c'est ta faute?
Hannah bunu gördü, sonra Sheri dur tabelasını devirdi, sonra Jeff öldü ve hepsi benimle başladı!
Hannah l'a vu, ensuite Sheri a défoncé le stop, puis Jeff est mort, et tout a commencé avec moi!
Hepsi ortada. Herkes biliyor.
Tout le monde est au courant.
Bugün gelen celpler beni biraz endişelendirdi, hepsi bu.
Les citations d'aujourd'hui m'inquiètent un peu, c'est tout.
Hepsi burada mı?
Tout est là?
Peki neden hepsi birbiriyle bağlantılı ve neden "Bryce" defalarca daire içine alınmış ve sen neden listedesin?
Mais pourquoi ont-ils tous un lien et pourquoi "Bryce" est encerclé tant de fois? Et pourquoi... Pourquoi es-tu là?
Toprak hepsini emmiş tabii, hepsi gitmiş.
La terre la but, et c'était terminé.
Bunların hepsi bedel verilerek elde edildi.
Tout ceci s'est payé au prix fort.
Önce silahlarla ateş açıp sonra molotofları atacağız. Sonra da hepsi ölene kadar silahlarla ateşe devam edeceğiz.
On les canarde d'abord, on lance les Molotov, puis on tire encore jusqu'à les tuer tous.
Aklında kalmasını istediğin çok şey olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Ama hepsi unutulup gitti.
Tu aurais beau essayer de t'accrocher à ces souvenirs, ils disparaîtraient.
- Hepsi.
Tout le monde.
Hepsi bu.
C'est tout.
hepsi burada 182
hepsi bu 3203
hepsini 400
hepsi yalan 92
hepsi bu kadar 752
hepsi benim 57
hepsi bu mu 684
hepsi senin olsun 16
hepsi senin 86
hepsini istiyorum 28
hepsi bu 3203
hepsini 400
hepsi yalan 92
hepsi bu kadar 752
hepsi benim 57
hepsi bu mu 684
hepsi senin olsun 16
hepsi senin 86
hepsini istiyorum 28
hepsi mi 80
hepsi o 61
hepsine 52
hepsi bitti 104
hepsi doğru 60
hepsi o kadar 88
hepsi geçti 70
hepsi gitti 84
hepsi senin hatan 61
hepsi benim hatam 120
hepsi o 61
hepsine 52
hepsi bitti 104
hepsi doğru 60
hepsi o kadar 88
hepsi geçti 70
hepsi gitti 84
hepsi senin hatan 61
hepsi benim hatam 120