English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Sorun olmazsa

Sorun olmazsa translate French

580 parallel translation
Bay Fields, sorun olmazsa gelecek haftaki maaşımdan 10 dolar avans rica ediyorum.
M. Fields, je peux avoir une avance de 10 dollars sur ma semaine?
Sorun olmazsa, Dr. Watson, kardeşinizle küçük bir konuşma yapmak isterim, efendim.
Vous permettez, Dr. Watson, J'aimerais parler à votre frère.
Eğer sorun olmazsa içeri kendim girmek istiyorum.
Je préférerais rentrer tout seul.
Eğer sorun olmazsa seni bizzat buldum ve bizzat teslim edeceğim.
Puisque je vous ai trouvé, je préfère vous ramener moi-même.
Sorun olmazsa, bu beyle yalnız konuşmalıyım.
Je dois parler à ce monsieur seul à Seul.
Eğer sizin için sorun olmazsa, sizinle birlikte o gecenin üzerinden bir daha geçmek istiyorum.
Si vous permettez, nous allons revoir les événements de la soirée.
Biraz suyla bir bardak viski alırım, eğer sorun olmazsa.
Je préfère un peu de whisky et beaucoup d'eau.
- Sorun olmazsa siz yine de söyler misiniz? - Müdür.
- J'aimerais que vous me le disiez.
Dr. Kik, sorun olmazsa hastayı Dr. Curtis'in değerlendirmesi daha uygun olacaktır.
Mieux vaut que le Dr Curtis s'en occupe.
O zaman sorun olmazsa ben biraz susadım.
- Si ça ne te gêne pas, J'ai soif.
- Hayatım, sorun olmazsa...
- Chéri...
Dix, sorun olmazsa, bir kaç gün burada kalabilir miyim?
Dix, sans te déranger, je peux pas rester quelques jours?
Eğer sizin için sorun olmazsa, burada bekleyeceğim.
Si ça gêne pas, je vais l'attendre.
Sorun olmazsa beni yemek salonunda bekle.
Sois un chou et attends-moi en bas.
- Sorun olmazsa içkimi bitirebilir miyim?
- je peux finir mon verre?
Profesör, eğer sorun olmazsa, aşağı inmenizi, ve Kaptan Farragut ile tanışmanızı istiyorum.
Professeur, si vous le voulez bien, j'aimerais que vous veniez rencontrer le Capitaine Farragut.
Eğer sorun olmazsa.
Si tu n'y vois pas d'inconvénient.
Sorun olmazsa, eşimin biraz daha uyumasını istiyorum.
J'aimerais la laisser dormir encore un peu.
Sorun olmazsa sizden bir iyilik isteyebilir miyim? Bunu ona götürebilir misiniz?
Vous avez l'air si honnête seulement qu'ça vous dérange pas Mais ça m'rendrait bien service
Eğer sorun olmazsa, bana ilk üç boyuttan bahseder misin?
S'il vous plaît, rappelez-moi les trois premières dimensions.
Sen bilirsin, bir bardak çaya hayır demem, sizin için sorun olmazsa?
Je voudrais une tasse de thé, mais ne te dérange pas.
Senin için sorun olmazsa benim zanaatkârlarımı kullanacağız.
Et ben si ça te fait rien, on laissera tomber ton artiste et on ira chez le mien.
Sorun olmazsa, televizyonu en son alın.
Et si ça vous dérange pas, emportez la télé en dernier.
Eğer sorun olmazsa Bay Capone olaylar sırasında nerdeydiniz?
Si je peux me permettre... Où étiez-vous quand c'est arrivé? Ici, à Miami.
Sizin için sorun olmazsa sabah ilk işim bunu bitirmek, olur mu Senatör?
Cela vous ennuie que je finisse demain, M. Le sénateur?
Dulcie, sorun olmazsa Leah'ında kalmasını rica etti.
Dulcie se demandait si Leah pouvait rester aussi.
Afedersiniz. Saat geç oldu, sizin için sorun olmazsa yarın sabah devam edelim.
Excusez-moi, comme il est tard, nous reprendrons cette séance demain matin, si ça ne vous dérange pas.
Eğer sorun olmazsa iyi olur.
Ce sera parfait.
Sorun olmazsa onu ben alayım.
Je vais le garder, merci.
- Sorun olmazsa şapkanızı çıkarır mısınız?
Enlevez votre chapeau.
Onu tanımlayacak daha detaylı bilgi işimize yarayabilir efendim eğer sorun olmazsa.
Une description précise de l'homme nous aiderait. Si cela ne vous dérange pas.
Eğer sorun olmazsa bayanla dans etmek istiyorum.
Vous permettez?
Eğer sorun olmazsa bir iki gün bahsetmeyelim.
Attendons un jour ou deux, si vous voulez bien.
Ve sanırım karını yanıma alıyorum, senin için sorun olmazsa.
Et je vais prendre votre femme, si ça ne vous fait rien.
Sizin için sorun olmazsa.
Si tu es d'accord.
Sorun olmazsa.
Cet endroit est tellement beau!
Eğer bir sorun olmazsa Clark, bu koltuğu dezenfekte etmek isterim.
Si tu veux bien, je voudrais essayer de désinfecter cette chaise.
Lütfen! Sorun olmazsa birleşme gerçekleşmeden önce bu insanlara söylemek istediğim bir kaç şey var...
Si ça ne vous dérange pas, j'ai des choses à dire à ces gens, avant de passer à la transaction.
Bak, çok sorun olmazsa.. .. şuradaki gazeteyi uzatır mısın bana?
Si ça ne t'ennuie pas, tu me passes le journal?
Sorun olmazsa Laura'nın görevini devralmak istiyorum.
Je reprends la tournée de Laura, si tu es d'accord.
Eğer sorun olmazsa telefonunu ödünç almalıyım.
Je vais avoir besoin de ton téléphone.
Sorun olmazsa, girmek istiyorum.
J'aimerais bien venir, si c'est possible.
Eğer sorun olmazsa, kendiminkini getirmiştim.
J'ai apporté la mienne, si vous n'avez pas d'objection.
Bak, geldiğin için gerçekten teşekkür ederim ama sorun olmazsa çok fazla konuşmamaya çalış.
Ecoute, je suis content que tu viennes, mais si ça ne t'embête pas, essaie de ne pas trop parler.
Eğer sizin için sorun olmazsa yüzmeye gideceğim. Oldukça zamanımız var. Evet, tabii ki.
Je vais me baigner, comme nous avons le temps.
Sorun olmazsa... kendime bir içki alacağım.
Veuillez m'excuser, je vais me resservir à boire.
Sorun çıkaran olmazsa aletini donundan çıkarmayacak.
Et son engin est toujours prêt à partir.
Sorun olmazsa Alfredo ile görüşebilir miyim?
Alfredo est là, s'il vous plaît? Oui. Devine qui est-ce?
İmzan olmazsa sorun çıkabilir.
Sinon, elle ne sort pas.
Hiç olmazsa, dilinde bir sorun yok maşallah.
En tout cas, ta langue va bien.
Eğer bir sorun olmazsa.
Si rien ne se passe,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]