English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ V ] / Ve şey

Ve şey translate French

47,474 parallel translation
- Ve şey olduklarını söylediler, tro...
- Et ils ont dit être des tro...
Başta nereye oturacağını bilemedi ve şey gibiydi...
Au début, il savait pas où se mettre, et c'était...
Biliyorsun, sen dürüstsün, ve şey... Ben...
Tu es honnête, et... je...
Bir kalp çizmiştim ve şey... pastelle boyamıştım.
Il y avait un cœur dessus et... un crayon de couleur.
Son birkaç yıldır, ben... bu duyguları arıyordum ve şey... duyguların tepkisi de hep...
Ces dernières années, j'ai... recherché ces sentiments, et... ça s'est réduit à...
Benim içimde kötü ve karanlık bir şey olduğu gibi.
Comme j'ai quelque chose de sombre et diabolique en moi.
Bir yıl önceki hayatımı düşünüyorum da... eğer babam ölseydi ve sen bana evet yerine hayır deseydin her şey şimdi ne kadar farklı olurdu.
Quand je pense à ma vie il y a un an et maintenant... comme les choses seraient différentes si mon père était mort ou si tu avais dit non au lieu de oui.
Ve ben de üzülerek söylüyorum ki Bayan Wang temel İspanyolcadan hiçbir şey anlamıyorsunuz.
Et c'est le cœur lourd, Mlle Wang, que je vous informe que vous n'avez pas montré la moindre compréhension de l'espagnol de base.
Bir Gnome'la baş edebilmek için bilmen gereken bir şey daha var, Usta Jim. Ve bu çok önemli!
Une dernière chose à savoir sur les nains, d'une importance cruciale :
Ponce de León en famoso İspanyol fatihlerinden biridir ve onunla en çok anılan şey fuente de la juventud, yani Gençlik Pınarı'dır.
Ponce de León, un des conquistadores espagnols les plus famosos est connu en rapport avec la fuente de la juventud, la fontaine de Jouvence!
Diyelim ki gördüğümüz şey gerçekti ve gerçekten taşıdılar.
Admettons que c'était pas une illusion, et qu'ils l'ont déplacé.
Gunmar'ın sürgününün tehdidi tam tepemizde ve Trol Meydanı'nı korumak için elimizdeki tek şey senin İnsan Trol avcısı çocuğun.
La menace de l'exil de Gunmar plane sur nos têtes, et pour sa protection, le Marché des Trolls n'a que votre gosse humain.
O şey beni takip ediyor ve tamamen yalnızım! Yalnızım!
Ce truc me poursuit et je suis tout seul!
Claire'ın kardeşi Karanlık Diyar'da kapana kısıldı ve yapabileceğim hiçbir şey yok mu?
Le frère de Claire est piégé quelque part dans les Ténèbres, et je ne peux rien faire?
Ve şimdi ihtiyaçları olan tek şey çocukmuş.
Il ne leur faut plus que le garçon.
Benimle konuşmanı istiyorum ve beklediğim şey gerçeği duymak.
Je veux que tu me dises la vérité.
Bay Blinky, Trol Meydanı inanılmaz ve burada bir sürü harika şey var.
M. Blinky, le Marché des Trolls est super, et il y a tellement de trucs cool.
Jim nerede? Bir son dakika kostümü ve teması uydurmaya çalışıyor. Önemsiz bir şey.
Il prépare juste un costume et un thème vite fait.
Başı olan ama sonu olmayan ve başlayan her şeyi sonlandıran şey nedir?
Qu'est-ce qui commence et n'a pas de fin, et termine tout ce qui commence?
Çok fazla zaman ve yapacak çok fazla şey var.
Il y a si peu de temps, et tant de choses à faire.
Ben Angor Rot. Ve ölmeden önce gördüğün son şey olacağım.
Je suis Angor Rot, et je serai la dernière chose que tu verras avant de mourir.
Angor Rot en iyi ihtimalle tahmin edilemezdir ve Trol Meydanı'nda bir yıkım yaratmasını durdurabilecek bir şey yoksa o zaman sizden daha fazlasının hayatı risk altında demektir.
Angor Rot est très imprévisible. Et s'il n'y a rien à faire pour l'empêcher de créer le chaos au Marché des Trolls, alors il n'y a pas que vous qui êtes en danger.
Andy'yi tanıyorum ve o böyle bir şey yapamaz.
Je connais Andy, il pourrait pas faire une chose pareille.
Şipşak boşanmalar ve hayat sigortası satıcılığı dışında hiçbir şey yapmıyorum.
Je ne m'occupe que de divorces et d'assurances vie vendues à la criée.
Tamam ve yakalanırsan hiçbir şey bilmiyorsun.
Et si tu te fais prendre, tu ne sais rien.
Zeke, bize karşı açık sözlü olduğun için minnettarım. Bu yüzden devam edip iyiliğine karşılık vereceğim ve seni rahatsız eden bir şey söylersem lütfen araya gir ve söyle, olur mu?
Zeke, j'apprécie que vous soyez franc, alors, je vais vous rendre la pareille, et n'hésitez pas à m'arrêter si je dis quelque chose qui vous contrarie, d'accord?
- Şey... Ed ve Steph benden...
Eh bien, Ed et Steph m'ont demandé de...
Ve ben hiçbir şey hissetmedim.
Et je... Je n'ai rien ressenti.
80'ler Karaoke Gecesi'nde başlayan bir ilişkinin tek geceden öteye gidebileceğine inanmak zor ama gitti ve sonuçta hepimiz burada toplandık, her şey harika.
C'est dur de croire qu'une relation qui a commencé dans une soirée karaoké des années 80 puisse donner autre chose qu'un coup d'un soir... mais c'est bien le cas, et nous y voilà tous, et c'est parfait.
İyi olduğun bir şey bul ve kızın bunu öğrenmesini sağla.
Trouver ton point fort, et s'assurer que les filles l'apprennent.
Şey dedim sen, nasıl desem beni hep affetmeye var mısın diye sordum ve seni hep affetmeye varım, dedim.
C'était... pour te dire... Et merde... Si tu es prêt à être celui qui me pardonnera toujours, je veux être celle qui te pardonnera toujours.
Ve burada bir şey var bir kadının onunla konuşurken ki ses kaydı.
Ce jouet a enregistré la femme au moment même de l'enlèvement.
Evet, bir tane daha aldık ve şimdi her şey boka sardı!
Oui, on en a un autre et maintenant tout part en couille!
Çünkü sikinde olan tek şey kendin ve madalyaların.
Car tout ce qui t'importe, c'est toi-même et tes médailles.
Bakın, polis olsanız bile ki değilsiniz yetkiniz olsa bile, ki yok ve kovalamak için geçerli bir sebebiniz olsa bile ki kesinlikle yok yaptığınız bu şey yine de tamamen kanuna aykırı olur.
Même si vous étiez policiers, ce qui n'est pas le cas, et même si ça relevait de votre compétence, mais non, et même si vous aviez une raison de poursuivre, ce que vous n'aviez pas du tout, ce que vous avez fait serait illégal.
Ve başına bir şey gelirse mülkü direk şehre bağlanır.
Et s'il lui arrive quelque chose, sa propriété revient à la ville.
Belki de bir kuş sürüsü bir fırtınaya sebep oldu ve vuku bulan hiçbir şey geri döndürülemez.
Peut-être que le vol des oiseaux pouvait causer un orage. et que tous les actes commis, pouvaient être annulés.
Her şeyi doğru yaptım ve hiçbir şey değişmedi.
J'ai tout fait comme il faut. Et rien n'a changé.
Burada koklayacak ve yiyecek çok şey var!
Il y a tant d'odeurs ici! Et de choses à manger!
Söyleyeceğin her şey, mahkemede aleyhine kullanılabilir ve kullanılacaktır.
Tout ce que tu dis peut être utilisé devant un tribunal.
En kötüsü de, bu filmi yaptılar ve kitabımdan kalan tek şey ismiydi.
Car le pire, dans tout ça, c'est qu'ils l'ont produit, le film! Et la seule chose qui est restée de mon roman était le titre.
Şey, Şirine ismi aslında Şirin ve Ne'nin birleşiminden oluşuyor.
Schtroumpfette est la combinaison d'un Schtroumpf et d'une Ette.
Burada öldürülebilirdim ve sen hiçbir şey yapamayabilirdin. Çünkü yan odada kokain çekiyordun.
J'aurais pu être butée et t'aurais rien fait parce que t'étais à côté à sniffer de la cocaine.
Efendi annesini kaybedince ve zalim babası o tatlı, masum çocuğu alıp kendisine benzetmek için değiştirdiğinde biz hiçbir şey yapmadık.
Voyez-vous, lorsque notre maître a perdu sa mère et que son père cruel a pris ce petit si doux et si innocent et l'a façonné à son image, nous n'avons rien fait.
Nan ve çocukların yoldan uzak olması iyi bir şey.
Heureusement que Nan et les enfants ne sont pas sur la route.
Ve bu konuda bir şey bilmiyor musunuz?
Et vous ne savez rien à propos de ça?
Ama bir şey yapmalıyım, ve sahip olduğum tek şey bu.
Mais je dois faire quelque chose, et c'est tout ce que j'ai.
Ve senin de onun başına geleni aklamak için söyleyebileceğin hiçbir şey yok.
Et rien de ce que tu peux dire, ne peut justifier ce qui lui est arrivée.
Ve yaptığın her şey de öyle.
Ainsi que tout ce que tu fais.
Ve bunun birlikte yapmamız için öğreneceğimiz bir şey olmasını umuyorum.
Et j'espère qu'on peut apprendre à faire ça ensemble.
Ben ve annem... Şey, aslında sadece annem biftek mi, piliç mi istersin diye soruyor.
Techniquement, c'est juste ma maman... qui se demandait si tu aimais le poulet ou le steak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]