Yolculuk nereye translate French
145 parallel translation
- Yolculuk nereye? - Paris.
- Destination?
- Yolculuk nereye?
- Vous allez loin?
Yolculuk nereye?
Où on va?
Meksika içinde yolculuk nereye?
Où allez-vous, au Mexique?
- Yolculuk nereye?
- Où allez-vous?
Yolculuk nereye?
Où vas-tu?
- Yolculuk nereye?
Où tu vas?
- Mahzuru yoksa, yolculuk nereye?
- Où allez-vous, si je peux me permettre?
- Yolculuk nereye?
- Vous allez où? - À Beyrouth.
- Yolculuk nereye?
Où vas-tu, petite? À Londres.
Madem beraber yolculuğa çıkıyoruz, acaba söyler misiniz, yolculuk nereye?
Puisqu'on va faire un bout de chemin ensemble, dites-moi où vous allez.
Yolculuk nereye?
Où allez-vous?
Büyükbaba, yolculuk nereye?
Allez pépé! Ben alors?
Yolculuk nereye?
Où aIIez-vous?
Yolculuk nereye, kovboy?
Où te rends-tu, cow-boy?
- Yolculuk nereye? Adana'ya.
Où tu vas?
Yolculuk nereye?
Pour où?
Yolculuk nereye?
- Vous allez où?
Peki yolculuk nereye?
Destination?
Yolculuk nereye?
Alors, où vas-tu?
Yolculuk nereye, birader?
Alors, où est-ce que vous allez?
Peki, yolculuk nereye?
Alors vous allez où?
Sağ olun. Yolculuk nereye?
Oú penses-tu aller?
Yolculuk nereye?
- Où allez-vous?
Peki şimdi yolculuk nereye?
Alors, on va où, maintenant?
Yolculuk nereye büyükbaba? Haydi.
Tu vas où, papy?
Peki bir dahaki yolculuk nereye?
Et mon prochain voyage?
- Yolculuk nereye, şekerler?
- Le voyage c'est pour où, les mignonnes?
Yolculuk nereye?
Vous allez quelque part?
- Peki yolculuk nereye?
Bon, où vas-tu maintenant?
Peki tatil olmayan yolculuk nereye?
Et, où n'allez-vous pas en vacances?
Tatil olmayan yolculuk nereye?
Et, où n'allez-vous pas en vacances?
Yolculuk nereye?
Ou allez vous?
- Yolculuk nereye Mahoney?
- Où allez-vous, Mahoney?
- Nereye yolculuk ediyorlardı?
- Où allaient-ils? - À New York.
Yolculuk nereye böyle?
Vous allez où?
Beyler, yolculuk nereye?
Où allez-vous, mes amis?
Beyler, yolculuk nereye?
Où allez-vous?
Yolculuk nereye?
Vous allez où?
Yolculuk nereye?
Vous allez jusqu'où?
Yolculuk nereye?
Et vous?
Oo, Zach'in haritası burdaymış efendim, Nereye yolculuk ettiğimize bir bakalım.
Ah, voilà la carte que Zach suivait.
Yolculuk nereye?
Vous êtes en convoi?
- Yolculuk nereye?
- Alors, où tu vas?
Uzun bir yolculuk ve nereye gideceğimiz konusunda endişelenme.
Un long voyage, sans s'occuper de la destination.
Chen Zhen, yolculuk nereye?
Il s'est racheté en remplaçant Chen Zhen dans le cercueil.
Yolculuk yapmam gerektiği söylendi, ama kimse ne zaman ve nereye söylemiyor.
On me parle de voyage, je ne sais ni où ni quand
- Yolculuk nereye, Prenses?
Désolé.
Yolculuk nereye?
Alors, où allez-vous?
- Yolculuk nereye?
- Vous allez où?
Söyleyeceğiniz başka bir şey var mı? Nereye gidiyorlarsa artık uzun bir yolculuk olacağını biliyorlarmış.
Eh bien, où qu'ils allaient, ils savaient qu'ils avaient un bout de chemin à faire.
nereye gidiyorsun 4208
nereye gideceksiniz 46
nereye 2137
nereye gittin 130
nereye gideceksin 183
nereye kayboldun 59
nereye gidiyorum 64
nereye gidelim 62
nereye gittiniz 39
nereye gitmek istiyorsun 67
nereye gideceksiniz 46
nereye 2137
nereye gittin 130
nereye gideceksin 183
nereye kayboldun 59
nereye gidiyorum 64
nereye gidelim 62
nereye gittiniz 39
nereye gitmek istiyorsun 67
nereye gidersen git 48
nereye istersen 53
nereye gitmek istersin 48
nereye gidiyoruz 1074
nereye gidiyorsunuz 655
nereye gideceğiz 121
nereye gitti 521
nereye kayboldu 33
nereye gidiyor 230
nereye gideyim 33
nereye istersen 53
nereye gitmek istersin 48
nereye gidiyoruz 1074
nereye gidiyorsunuz 655
nereye gideceğiz 121
nereye gitti 521
nereye kayboldu 33
nereye gidiyor 230
nereye gideyim 33