Bir balık translate Portuguese
2,367 parallel translation
Ama arada sırada, onları ayırırsanız ortaya bir kerevit veya bir balık çıkar.
Mas, ocasionalmente, quando você quebra para separá-las, elas revelam um camarão ou um peixe.
Afrika'nın güneyindeki derin sulara ev sahipliği yapan Agulhas Burnu zengin bir balık dünyasıdır.
Nas águas profundas da extremidade sul de África, localizam-se pesqueiros abundantes perto do Banco de Agulhas.
Yunuslar uzun bir arayıştan sonra küçük bir balık sürüsü buluyor.
Após uma longa busca, os golfinhos encontraram um pequeno cardume.
Bu kadar büyük bir balık tutacağım.
E vou apanhar um peixe deste tamanho.
Bugün büyük bir balık yakaladım.
Assinei um contrato importante.
- Öyle mi? - Evet, çok hafif bir balık.
Sim, é um peixe macio.
Bir balık gibi temizledi beni.
Esventrou-me como a um peixe.
Ronnie ve... ve Jerry, Alaska'ya bir balıkçılık gezisine gittiler eve geldiklerinde onlara Georgie'nin...
O Ronnie e o Jerry, estão fora, numa expedição de pesca no Alasca, e vão chegar a casa e vou ter de dizer-lhes que o Georgie...
Küçük gölde büyük bir balık olmak istedim.
Eu queria ser um peixão num laguinho. Eu joguei rúgbi.
bu küçük adalar arasında bir balık için yüzmenin kolay olacağını düşünebilirsiniz
Poderiamos pensar ser fácil a um peixe nadar entre estas pequenas ilhas.
Erzakları neredeyse bitmişti, deneyimli denizcilerin varlığına rağmen, tek bir balık bile yakalayamamışlardı.
As rações se esgotavam e apesar de marinheiros experientes, não puderam pegar um único peixe.
Ama bu kalabalıktan bir balık seçmek kolay değildir.
Mas não é fácil apanhar um peixe na multidão.
Sonunda, bir balık sürüden ayrılır.
Finalmente, um peixe busca refúgio.
balık sürmek olarak bilinen geleneksel bir balıkçılık tekniği kullanıyorlar, Resifteki balıkları korkutmak ve daha küçük bir ağıla girmelerini sağlamak için birlikte çalışıyorlar.
Usando uma técnica de pesca conhecida como guia de peixes, trabalham juntos, assustando os peixes para fora do recife levando-os a locais menores.
Ancak bu balıkçı deniz kuşları için oluşan tehditin gayet farkında, kuşların kancaları yutmasını engelliyor, kuş dostu bir balık yakalama yöntemi var.
Mas esse pescador está bem ciente da ameaça às aves marinhas, E, para impedí-los de engolir os ganchos, adotou métodos de pesca amigáveis com as aves.
Eğer bal arıları yok olursa ve bir trilyonluk bir arı robot ordumuz yoksa tahıl kıtlığı yaşamaya başlarız.
Se as abelhas desaparecerem a menos que criemos milhões de abelhas robôs imediatamente, o que não vamos fazer, estaremos fadados ao colapso das colheitas.
Denizde başka bir sürü balık var.
Há muito mais peixe no mar.
Çok sevimli bir balık.
Que peixe adorável.
Soğuk balık birden bire ağzınızın içindeki sıcaklıkla karışıyor ve damağınıza yayılan etin tadı muhteşem bir lezzet şölenine dönüşüyor.
Após a súbita sensação do frio,... a temperatura dentro da boca mistura-se com o saboroso peixe,... ele é agitado dentro da boca e espalha-se para o exterior.
- Çiğ balık n'olacak canım hayret bir şey ya!
Que raio é isto? Nada, é só peixe cru.
Bir yemediğimiz çiğ balık vardı onu da yedik senin sayende.
A única coisa que não tinha comido era peixe cru, mas graças a ti já comi.
Denizde başka bir sürü balık var.
Há muito peixe no mar.
Bilmediğin bir şey var, it soyu, Katie seni ziyarete geldiği için g.tünden bal damlıyor eğer s.kimin tadına bakmasaydı bütün kemiklerini kıracaktım, adamım.
Vou te dizer uma coisa, meu, da maneira como eu vejo, tens muita sorte, caralho que a Katie estava na cidade de visita, meu, Pois ela acabou de te poupar algum tempo... e guardou-te alguns ossos quebrados, idiota.
Somon balıklarının donmuş dorukların altındaki nehirlere gelmelerine daha aylar varken bile tüm kışı burada uyuyarak geçiren bir tür somonları dört gözle bekliyor.
Apesar de faltarem alguns meses para os salmões passarem nos rios que correm abaixo destes picos, há uma espécie que passou o Inverno a dormir aqui e que antecipa já o seu regresso.
Bir sonraki nesli tohumlayan yeterince balık var.
Mas há os suficientes para garantir a próxima geração.
Kamerayı uzaktan kontrol etmeye ihtiyacı vardı böylelikle ayılar rahat bir şekilde balık yakalamaya devam edebilirlerdi.
Precisava de operar a câmara a uma distância em que os ursos se sentissem confortáveis e continuassem a pescar.
Yunuslar bir takım gibi çalışarak balık sürülerini çevreleyip suyun yüzeyine yakın bir yere hapsederler.
Trabalhando em equipa, os golfinhos isolam um grupo de peixes e encurralam-nos numa bola perto da superfície.
Böylece doğadaki bu en kalabalık balık sürüsü Güney Afrika kıyılarına has bir güzellikle bir araya geliyor.
Se acontecer, será a "Corrida às Sardinhas", um evento singular da Natureza, exclusivo da costa da África do Sul.
500 milyondan fazla balık bir felakete doğru yüzüyor. Üstelik bu toplam sardalya nüfusunun yalnızda onda biri.
Mais de 500 milhões de peixes nadam em direcção à catástrofe, mas constituem apenas um décimo da população de sardinhas.
Tek bir sürüde bile 100 milyondan fazla sayıda balık var.
Só este cardume poderá ter mais de 100 milhões de peixes.
Onlar için tek bir kurban var. O da bunca zaman bekledikleri milyonlarca balık.
Os milhões de peixinhos saborosos que perseguem há tanto tempo.
Ayaklarının altındaki ovalarsa artık balıklarla dolu bambaşka bir dünya.
Aos seus pés, as planícies inundadas são agora um vasto berçário de peixes, repletas de vida.
M.J.'e balık tutmaya gitmekle ilgili bir şey söyledin mi?
- Sim. Disseste alguma coisa ao M.J. sobre ir naquela viagem de pesca?
Deniz ürünleri satan bir lokantada çalışıyorsanız, her sabah balık pazarına gitmek zorundasınızdır.
Quando se trabalha num restaurante de frutos do mar, é preciso ir ao mercado do peixe todas as manhãs.
Kızartacak daha büyük bir balığın var.
Tens mais coisas importantes para fazer.
Balık tutuyorum, seyahat ediyorum ve şimdi de firardaki bir psikopat puştu bulmaya vakit ayırıyorum.
Pesco, viajo. E... Agora tenho tempo para perseguir o único filho da puta pervertido que me fugiu.
Bay Balık'ın dudaklarına bir öpücük.
Beija a cabeça do Sr. Peixe.
Yazıklar olsun! Kral yemiş bir kurdu rasgele, bir insan balık yemi yapar, kurdu tutan balığı da yer.
Um homem pode pescar com o verme que se alimentou de um rei e comer o peixe que se nutriu daquele verme.
Yılda bir kez, binlerce balık grubu kayalıklarda toplanır.
Uma vez ao ano, milhares de garoupas se reúnem nos recifes.
Büyük boyutlu yavrularına yeterli yiyecek bulmak için Bu kara ayaklı albatros şaşırtıcı bir şekilde 6.000 millik bir yolculuk yaparak açık okyanus boyunca hareketli kalamar ve balık noktaları arar.
Para encontrar comida suficiente às suas enormes crias, este albatroz de pata preta pode ter de viajar 9.000 km pelo alto mar em busca de lulas e peixes.
Bu mercan kayalıkları, yeşil kaplumbağalar için bir mıknatıs gibidir. Açık okyanusta olmayan bir hizmet sunulur "cerrah balığı" sürüsü tarafından iyi bir temizlik.
Os recifes de coral são um ímã às tartarugas verdes, oferecendo um serviço não disponível em alto mar, uma boa limpeza por um cardume.
Ve bir sürü balık bir sürü balık yiyici demektir
E, muitos peixes... envolvem muitos predadores.
Çok derine dalmak ve orada bir saatden fazla kalmak için balina yaklaşık on dakika harcıyarak akciğerleri ve kanını oksijenle doldurmalıdır geçen kürklü fok balığı daha çok ilgi çekiyor.
Para mergulhar tão fundo e se manter cerca de quatro horas, as baleias devem ficar uns dez minutos enchendo os pulmões de sangue com oxigênio muito mais interessante que ver passar uma foca.
Pasifik kıyılarındaki balıklar çok kırılgan bir habitatta yaşar ve ürer - mercan resifleri.
Peixes da costa do Pacífico vivem no mais frágil dos habitats - - os recifes de coral.
Yani kıyı balıkçılığı için yerel halka bağlı bir umut var.
Então há esperança à pesca costeira de que dependem as populações locais.
Bir kaç balık için çok masraflı gibi görünebilir, ama bu halat ve sırık tekniği şaşırtıcı derecede etkili olabiliyor.
Pode parecer um grande esforço por alguns peixes mas essa técnica de pesca de linha pode ser muito eficaz.
İhracat amaçlı balık avı şimdilerde tropik Pasifik'te büyük bir iş, Sadece bu işi yapan balıkçıların yakaladıkları tonbalığı miktarı diğer tüm balıkçılardan 30 kat fazla
A pesca para exportação é agora um grande negócio no Pacífico, considerando que apenas o atum é 30 vezes mais pescado que todos os peixes capturados por pescadores de subsistência.
Peki ticari balık avı sürdürülebilir bir iş mi?
Portanto, a pesca comercial é sustentável?
Balıkçı okyanus yüzeyine 30 mil uzunluğunda bir hat çekiyor, ve her bir kaç metrede bir, bir kancayla ikinci bir hat daha ekliyor, yem olarak balık ya da kalamar takıyor.
Os pescadores soltam uma linha de 50 km de comprimento na superfície do oceano, E, a cada poucos metros, acoplam uma linha secundária com um anzol e com isca de peixe ou lula.
Mürettebat çevrede balıkçılık sinyalleri arıyor ancak burası çok büyük bir alan.
A tripulação está procurando quaisquer sinais de atividade pesqueira. Mas é uma área enorme.
Açık denizlerde balıkçıların ziyaretçisi pek olmaz, ve bu adamlar gizleyecek bir şeyleri olduğunun farkında değil.
Os visitantes são raros aos pescadores do alto mar e estes homens não estão conscientes de que têm algo a esconder.
balık 249
balıklar 40
balık mı 20
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
balıklar 40
balık mı 20
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir beyefendi 18
bir bu eksikti 116
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir beyefendi 18
bir bu eksikti 116
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakın 70
bir bakıma evet 17
bir bakarım 16
bir bak bakalım 22
bir b 23
bir bakayım 536
bir bakıma öyle 27
bir bira ister misin 16
bir bira daha 17
bir bomba 28
bir bakıma evet 17
bir bakarım 16
bir bak bakalım 22
bir b 23
bir bakayım 536
bir bakıma öyle 27
bir bira ister misin 16
bir bira daha 17
bir bomba 28