Bir başlangıç translate Portuguese
4,676 parallel translation
Buradan istediğini bilerek ayrılman çok hoş, çok iyi bir başlangıç.
É fantástico que estejas de saída sabendo o que queres, é um óptimo começo.
Biliyor musun, "Selam, günün nasıldı?" da iyi bir başlangıç olabilirdi.
Sabes, "Olá, como correu o teu dia?" É um bom começo também.
Bu, yepyeni bir sen için bir başlangıç olabilir.
Isto pode ser o princípio de uma nova Loraine.
Bu yeni bir başlangıç.
Isto é um novo começo.
Pek hayırlı bir başlangıç.
Um começo mais auspicioso é difícil.
Ama göl evi de iyi bir başlangıç.
Mas a casa do lago é um bom começo, e sabes que mais...
Açıkçası şu kapıdan çıkıp da bir daha dönmemek ve başka bir yerde yeni bir başlangıç yapmak için her şeyi verirdim.
Honestamente, dava tudo para sair por aquela porta e nunca mais voltar, recomeçar noutro sítio, um sítio novo.
Harika bir başlangıç.
É um ótimo início.
Betty iyi bir başlangıç olabilir.
A Betty pode ser um bom começo.
Hanımlar, bu kötü anlarda bile her sonun yeni bir başlangıç olduğunu hatırlamalıyız.
Ora, mesmo neste momento sombrio temos de lembrar-nos, que cada fim é um novo início.
Sert bir başlangıç yaptık ama birlikte yaşamak istiyoruz.
Acho que começámos mal, mas queremos encontrar uma forma de vivermos juntos.
İkinizin yeni bir başlangıç yapmanıza yeter.
Deve ser suficiente para vocês os dois poderem recomeçar a vida.
- Bunu söylemek için erken ama iyi bir başlangıç noktası.
É muito cedo para se saber, mas podemos começar por aí.
İyi bir başlangıç yapalım istedim.
Queria começar da melhor maneira.
Sert bir başlangıç yaptık ama birlikte, barış içinde yaşamak istiyoruz.
Acho que começámos mal, mas queremos encontrar uma forma de vivermos juntos em paz.
Taze bir başlangıç, eskiyle bağlar silinmiş...
Um novo começo, sem laços antigos.
Amerikan hükümetiyle Amerikan mafyasının aynı yatakta olmasını anlaman Güzel bir başlangıç olurdu.
O reconhecimento de que o governo americano tem um acordo com a máfia seria um bom começo.
Yaşlı bir adam için güçlü bir başlangıç.
Abertura forte para um homem velho.
Yeni bir başlangıç yapmamız gerekiyordu.
Precisávamos de um novo começo.
Mütevazı bir başlangıç.
Origem humilde.
Bak kötü bir başlangıç yaptık, anlıyorum.
Começámos com o pé errado, eu percebo.
Bu yıla kötü bir başlangıç yaptık ama umarım geri kalan zaman hepimiz için iyi geçer.
- Skål. Sabes uma coisa? O ano começou claramente mal, mas acho que vai correr bem para todos nós.
Yeni bir başlangıç yapmak istemiş.
Andava à procura de um novo começo.
Sana parayı yeni bir başlangıç yapasın diye vermedi.
Ele não te deu todo aquele dinheiro para recomeçares.
Beni şu terapiste götürdü ve adam bana temiz bir başlangıç yapmam gerektiğini söyledi.
Levaram-me a um terapeuta e, ele disse que eu precisava de um novo começo.
Belki de bu ; Bardottalı'lar ve Jedi'lar için yeni bir başlangıç olur.
Talvez este seja um novo começo para os Bardottanos e os Jedi.
Kötü bir başlangıç değil, Noel Baba 1.
Nada mau para começar, Pai Natal Número 1.
Sadece bir ses olur ama bu da bir başlangıç.
Pode ser só uma voz, mas é um começo.
Yeni bir başlangıç yapmayı öğreniyoruz.
Estamos a aprender a aplicar base.
- Bu da bir başlangıç.
Já é qualquer coisa.
Irzu gezegeni değiştirmek ve seçtikleriyle yeni bir başlangıç yapmak istiyor.
Irzu quer terraformar o planeta e começar do início com os seus poucos escolhidos.
- Bu bir başlangıç olabilirdi.
- Seria um começo.
Efendim, tuhaf bir başlangıç yaptığımızı biliyorum.
Vamos lá. Sei que começámos mal.
Bu bir başlangıç dairesi ve 33 yaşımda bunu fark etmem benim hatam.
É um apartamento para iniciantes e a culpa é minha por iniciar aos 33 anos.
Yeni bir başlangıç yapmak istiyordu.
Disse que queria recomeçar.
Yeni bir başlangıç yapabiliriz.
Podemos começar de novo.
Yeni yüzyılın başlangıcından bu yana kullanılıyor. Dr. Jack Lippes yakın zamanda termoplastik adı verilen bir şey kullanarak geliştirdi. Böylece günümüzde daha etkili ve basit bir doğum kontrol yöntemine dönüştü.
É usado desde a viragem do século, mas, recentemente, o Dr. Jack Lippes aperfeiçoou-o usando algo chamado termoplásticos, tornando-o mais eficaz e um método simples de contraceção disponível hoje.
Açıkça, artan bir eğilimin başlangıcı değilmiş, Virginia. Bir sinyal, bir bozuklukmuş.
Obviamente, não foi claramente o princípio de uma melhoria, Virginia.
... bir başlangıcı olduğu kadar sonu da simgeleyen değişimi olduğu kadar yeniliği de ifade eden.
significando renovação, bem como mudança.
Bu yeni bir çağın başlangıcı.
Esta é uma nova era.
- Evet. - Çünkü ilişkinin başlangıç kısımlarında şimdiye kadar çok iyiydim. Ama herşeyi berbat etmenin... bir yolunu bulurum.
É porque sou muito bom nesta parte... o começo do relacionamento... mas, posteriormente, encontro sempre uma maneira de... destruí-lo.
Başlangıç için iyi bir nokta gibi görünüyor.
Pareceu-me um bom lugar para começar.
Güvenliğimi alt etmek iyi bir sohbet başlangıcı değil.
Fazer desmaiar meus seguranças não é um bom inicio de conversa.
Ama dönen bu çubuk uygarlığımız üzerindeki etkilerinin büyüklüğü göz önüne alındığında ateşlenen tüm silahları ve patlayan tüm bombaları gölgede bırakan bir devrimin başlangıcıydı.
Mas aquele fuso às voltas é o começo de uma revolução, muito maior do que todos os tiros disparados e as bombas detonadas em termos da magnitude do seu efeito na nossa civilização.
Tüm potansiyelimizin bilgi havuzunun bir zamanlar ne kadar kırılgan olduğuna çocukluğumuzun ne kadar tehlikeli olduğuna başlangıç konumlarımızın ne kadar mütevazi olduğuna ve ne kadar fazla nehir geçmemiz gerektiğine hayretler içinde bakacaklar.
Ficarão admirados com o facto do repositório de todo o nosso potencial ter sido tão vulnerável, da nossa infância ter sido tão perigosa, das nossas origens terem sido tão humildes.
Birlikte uzun mesafeler katettik. Bir atomun kalbinin derinliklerinden kozmik ufkun sınırlarına zamanın başlangıcından, uzak geleceğe...
Percorremos um longo caminho juntos, viajando desde o interior do centro de um átomo até ao horizonte cósmico e do começo dos tempos até ao futuro distante.
Trenton, Philadelphia'ya bir saldırı için başlangıç noktası olarak hazırlanıyordu.
Trenton estava a ser preparada como ponto de lançamento de um ataque a Philadelphia.
Tamam, ama bu boktan sandalye sizin için yeni bir geleceğin başlangıcı olabilir.
Está bem. Mas esta cadeira de merda pode ser o começo de um novo futuro.
Mm. Gregson, iyi bir başlangıç yaptı
O Gregson avisou-me o que se passa.
Kaos kuramına göre, deterministik sistemde bile davranışı tanımlayan denklemler lineer değilse başlangıç hâlindeki ufacık bir değişim katastrofik ve tahmin edilemez sonuçlar doğurabilir.
A teoria do caos sugere que, mesmo num sistema determinista, se as equações que descrevem o seu comportamento não forem lineares, uma mudança minúscula nas condições iniciais pode levar a um resultado imprevisível e de cataclismo.
Başlangıç olarak bu aralar revaçta bir hamur işi.
- O que é que queres? Um doce para começar.
başlangıç 29
başlangıç olarak 47
başlangıçta 85
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
başlangıç olarak 47
başlangıçta 85
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir beyefendi 18
bir bu eksikti 116
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir beyefendi 18
bir bu eksikti 116
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakın 70
bir bakıma evet 17
bir bakarım 16
bir bak bakalım 22
bir b 23
bir bakayım 536
bir bakıma öyle 27
bir bira ister misin 16
bir balık 18
bir bira daha 17
bir bakıma evet 17
bir bakarım 16
bir bak bakalım 22
bir b 23
bir bakayım 536
bir bakıma öyle 27
bir bira ister misin 16
bir balık 18
bir bira daha 17