English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bir bomba

Bir bomba translate Portuguese

4,955 parallel translation
- Patlamaya hazır bir bombaydı...
- Ele era uma bomba ambulante...
Saçmalık. elindeki bir bomba ve az önce aktive etti.
Disparates. É uma bomba e ele acabou de armá-la.
Joker büyük bir bombayı çalıp, Gotham'da bir yerlere sakladı.
O Joker roubou uma bomba suja e escondeu-a em Gotham.
Görünüşe bakılırsa bu öyle büyük bir bomba ki yayacağı radyasyon, nüfusun yarısını öldürebilir.
Parece que é potente o suficiente para a radiação matar metade da população.
Joker'in bir bombası mı var?
O Joker tem uma bomba suja?
Hiçbir daimi ordu ellerinde patlayacak bir bomba yapmak istemez. - Anladım.
Nenhum exército restante quer fazer uma bomba que eles tenham de engolir.
Tebrikler doktor. İşlenmesi gayet güvenli, tespit edilemez bir bomba tasarlamışsınız.
Parabéns Doutor, desenvolveu uma bomba tão segura ao manuseio, que é indetectável.
Dinle beni. İbrahim buraya bir bomba yerleştirdi!
O Ibrahim pôs uma bomba aqui dentro!
Son şansımızın hedefe çarpar mı diye umduğumuz bir bomba olduğunu duymaya hevesli olmadığım için özür dilerim.
Desculpem por estar um pouco furioso por ouvir que a nossa melhor hipótese é... armas a ogiva de guerra e esperar que ela acerte no alvo.
Burada bahsettiğimiz bir bomba değil.
Não estamos a falar de uma bomba.
Dışarıda başka bir bomba var mı öğrenmeliyiz.
Temos que saber se há outros bombistas por aí.
Ibrahim buraya bir bomba yerleştirdi!
Amélia? O Ibrahim pôs uma bomba aqui dentro!
Eğer bir bomba olsaydı şimdiye kadar patlatmaz mıydı?
Se houvesse uma bomba ele não a teria já explodido a esta hora?
El yapımı bir bomba, olan bitenden habersiz biri eşittir hâlâ nefes alan iki kişi.
Um engenho explosivo despoletado, uma pessoa à toa, é igual a duas pessoas ainda vivas.
Demek istediğim bir bomba patladı fakat kimse zarar görmedi.
Quer dizer, uma bomba explodiu e ninguém se feriu.
Evet, 70 model turuncu VW bir karavanları var ve altına yerleştirilmiş olan bir bombadan bahsediyorlardı.
Estão junto a uma carrinha de campismo laranja VW dos anos 70 e estão a falar de uma bomba que está colocada por baixo.
Ama bir bomba olsaydı, doğal olarak patla...
Mas se foi uma bomba, obviamente isso agravou-se...
Çelik askeri derecede, bir bombaya dayanacak şekilde yapılmış. Ama sana dayanamaz.
O aço é militar e feito para aguentar uma bomba, mas não a ti.
Kısım Bir Bomba Kraliçesi
- The Drone Queen -... InSUBs...
Kahrolası bir bombası var.
Ela tem uma bomba.
Gelibolu yıkılmış siper, bomba çukuru ve dikenli telle dolu koca bir yer. Sahilindeki çakıl taşlarından fazla patlamamış el bombası var.
Gallipoli são 20 km2 de trincheiras desabadas, crateras de bombas, arame farpado e mais granadas e projécteis por explodir do que pedras na praia.
160 yıllık bir tulumba kolunu bulmak ne kadar zor olabilir?
Como é possível perder um cabo de bomba com 160 anos?
Ulaştıkları sonuç, bir grup vakanın kümelendiği yerin şehre ait bir su tulumbasının bulunduğu Broad Sokağı'nın çevresi olduğuydu.
Encontraram um conjunto de casos à volta de Broad Street, onde havia uma bomba de água pública.
Bir benzinciye uğrayıp yola devam etmeden arabayı kontrol ettirelim mi?
Que tal encontrarmos uma bomba de gasolina e ver se nos vêem o carro antes de seguirmos viagem?
Beyler, Paris devasa bir saatli bomba ve birkaç dakika içinde havaya uçacak.
Senhores, toda Paris está minada Em poucos minutos tudo explodirá
Sığınacak bir yer bul kendine.
Procura uma casa. Uma bomba de gasolina.
Duvara bakan bu sandalyelerden birinin Truman'ın bombayı atacağı yer olarak farz edelim bakalım bir şey hissedebiliyor muyuz.
Imaginemos... que foi numa destas cadeiras, a olhar para esta parede, onde o Truman decidiu lançar a bomba, e ver se sentimos algo.
Yerel saatle 08.00'de bir intihar bombacısı tarafından saldırıya uğradı.
Foi atacado por um homem-bomba às 8h, hora local.
Bir dakika, neden bombacı kendini patlatmıyor?
Porque o homem bomba não se detona?
Bombayı hala bir telsizle patlatabilir.
Ele pode detonar a bomba com o walkie-talkie.
O bir saatli bomba Josh.
Ele é uma bomba ambulante, Josh.
Evet bomba gibi bir kişiliği varmış.
Sim, ouvi dizer que ele tinha uma personalidade explosiva.
Şarapnel bombasıyla bir okul servisinin üzerine yürümeye karar vermiş eski bir elektrik mühendisi kendisi.
É um ex-engenheiro eléctrico que decidiu entrar num autocarro escolar com uma bomba.
Bay Barrow önceki yaralanmanızdan kalan bir şarapnel parçasının oluşturduğu yara dokusunun artık hayati fonksiyonlarınızı engellediğini anlıyor musunuz?
Sr. Barrow... entende que esse tecido se formou à volta desse pedaço de bomba que permanece no seu corpo de uma ferida anterior e que ele agora está a bloquear funções vitais?
Burası patlamayı bekleyen bir saatli bomba ama biz bu dandik meretler bizi kurtaracakmış gibi davranıyoruz.
Este sítio é uma bomba-relógio prestes a explodir. E andamos a fingir que estas porcarias nos vão salvar!
Orada bizim için bir tuzak kurdu.
Armou-nos uma bomba no apart.
Hayatta kaçırmam. Bu şehre bir salgın gibi düşen bombalama olaylarına rağmen burada toplanıldığından kimileri Sebastian Blood'ın birlik toplantısının başkanlık yarışı için yapılan alaycı ve tehlikeli bir reklam olduğunu söylüyor.
Nunca a perderia estão aqui reunidos apesar das ameaças de bomba que têm afetado a cidade.
O yüzden bir kabloya zarar verirsen bu tüm binadaki sigortaları patlatır ve bombanın elektriğini keser. Sıkı dur.
Se cortares um cabo, rebentas os fusíveis do prédio todo e desligas a ligação à bomba.
Bombayı imha etmek için bir çift ele ihtiyacım var.
Sam? Preciso de duas mãos para desactivar a bomba.
El yapımı bomba için olası bir şarapnel parçası.
Possivelmente um dispositivo de um explosivo improvisado.
Ama bir gazeteci çıkıp da başka birinin yaptığını söylerse plan işe yaramayacaktı.
- Mas o plano não funciona com a repórter disser que outros detonaram a bomba.
Bir an bombayı yıldırım sandım.
Por um segundo pensei que a bomba pudesse ter sido um trovão.
Kaynağınız bomba saldırısının sebebinin ne olabileceğine dair bir şey açıkladı mı?
Será que a tua fonte indicou o que ela acredita possa ter motivado o atentado bombista?
Şüpheli, Papaz Glen Davis arabası Tennessee sınırı yakınındaki bir benzin istasyonunda bulundu.
O suspeito... o Reverendo Glen Davis... o carro dele apareceu numa bomba de gasolina, perto da fronteira do Tennessee.
Bende tam kafadan kontak bir kundakçının yangın bombası yaparak ölmek için kafasının ne kadar iyi olduğunu düşünüyordum.
Achava que as hipóteses de morrermos com uma bomba artesanal ainda não eram suficientemente grandes.
Bomba ile ilgili bir şey bilmiyorum. Yemin ediyorum.
Eu desconhecia a existência da bomba.
Sonra biraz yürüdüm ve bomba sesi yüz üstü yere kapaklandım, duyamıyorum etrafımda bir yerleri kanayan insanlar.
Fácil. Depois eu afasto-me e... bum! Estou deitada de barriga para baixo no passeio, não oiço nada, as pessoas à minha volta estão a sangrar.
Üç km ötede, eski bir benzin istasyonu var.
Há uma velha bomba de gasolina por volta do quilómetro 3.
Bir gelin ve annesi var, sonrasında bomba patlıyor.
A noiva e a sua mãe, então, um míssil atinge-os.
Bir düğün evine bomba yağdırdın işte olan bu!
Atiraste uma bomba num maldito casamento!
Bu akşam "Carla Steele ile Steele tuzak" ın da bomba gibi bir özel görüşme, önümüzdeki Başkanlık yarışını sallayacağa benziyor.
Esta noite, no programa com Carla Steele, uma entrevista exclusiva vai sacudir a corrida eleitoral.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]