English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bir insan

Bir insan translate Portuguese

27,572 parallel translation
Bilmiyorum, ben korkunç bir insanım!
Não sei! Sou uma pessoa horrível!
Bir insan az önce temizlediğim pisliği yaratamazdı.
Um humano não fez a porcaria que acabei de limpar.
Bir insanı gerçek hayatta takipten çıkamıyor muyuz ya?
Podes deixar de seguir alguém na vida real?
Kardeşimin bana yaptığı şeyi öğrendiğimde iyi bir insanın yapabileceği tek şeyi yaptım.
Quando descobri o que a minha irmã fez, para mim, fiz a única coisa que uma pessoa decente podia fazer.
Şapşal bir insan ruhuyla mı ilgilenecek?
Uma única alma humana tola?
- Bir insanın cinayeti hep trajedi olur zaten.
É sempre uma tragédia quando alguém é morto.
LAPD, pislik bir insanın tekini bulduğum için bana ödeme yaptı.
A LAPD pagou-me isto para rastrear um escumalha humano.
Niye gidip de bir insanı öldürsün ki?
Então porque iria ela assassinar um humano?
Alt tarafı bir insan onun için ailesinden daha önemli olamaz.
Um único humano não pode significar mais para ele que a sua familia.
Yeterince öfkeli olurlarsa bir insanın bedenini kontrol edebilirler.
Se eles se zangarem bastante, eles conseguem controlar o corpo de uma pessoa.
O bir insan bedenine girmiş şeytan.
Isso é uma humana possuida por um demónio.
Kökü ile çekilmiş bir insan dişine benziyor.
Parece ser um dente humano arrancado pela sua raíz.
Ama bir insan gibi yargılanmak istiyorum,
Mas quero ser julgada como um humano seria.
Bu bir insan ayrımı.
Isso é discriminação antro fóbica.
Kendisi Birleşmiş Milletler'den bir insan hakları gözlemcisi.
É um observador de Direitos Humanos da ONU.
Hayatı bir insan gibi yaşamak istediğini söylüyorsun.
Dizes que queres viver a vida como humana.
Onunla olan erkek bir insan bir şey hissetmediğini bilmeli.
O humano que está com ela sabe que ela não sente nada.
Ve ben sadece verileri sıralamak için yıllar harcadım ve bir insan beyni gibi çalışması için çabaladım.
E passei... Passei anos a remexer nos dados e a tentar fazer com que funcionasse como uma mente humana.
O bir insan değil.
Mas ela não é uma pessoa.
Bana göre o bir insan.
Porque, para mim, ela é humana.
- O bir insan.
- Ela é humana.
Bunun bir insan karakteristiği olduğunu söyledi. Ona, senin öğrettiğini söyledi.
Ele disse que era um traço humano e que tu lhe ensinaste isso.
Ben kötü bir insan değilim. Hatta İsa'yı bile seviyorum.
Sou um tipo às direitas e, na verdade, adoro Jesus.
Sadece zamanla geçiyormuş. O zaman geldiğinde... Sarsıntıdan önceki gibi bir insan olacağım...
O único tratamento para voltar a ser quem era é o tempo.
X-ray icat edildikten hemen sonra, Leonard icadı çaldı ve dünyanın dört bir yanında her hayvanı ve kendisine 10 kuruş veren her insanı x-rayden geçirdi.
Logo após a invenção dos "raios X", o Leonard roubou a tecnologia e viajou pelo mundo todo a aplicar "raios X" em animais e pessoas suficientemente estúpidas para lhe pagarem por isso.
Tanrım, hangi insan hiç çalışmaması gereken bir iş nasıl bulabilir ki?
Onde uma pessoa pode encontrar um emprego que não precise de facto trabalhar?
Bir sürü özel uçak filosu olan insan varken Keen rastgele mi seni seçiyor?
De entre todos os que têm uma frota de jatos privados, o Keen tirou o teu nome de uma cartola?
Her sabah işe severek gelen bir grup insan var burada ve bu firmayı geliştirmek için hazırlar.
Tem um grupo de pessoas que adora vir trabalhar todas as manhãs e com motivação para continuar a fazer crescer a empresa.
Şimdi... Bedenine zerk ettiğin şey fentanil denen güçlü bir afyon. Kullanan pek çok insan onu tekrar deneyecek kadar yaşamıyor.
Então... a "coisa" que tens posto em teu corpo, está "traçada" com um opióide chamado fentanil, e a maioria das pessoas que a têm utilizado,
Biliyor muydunuz? Dünyanın nüfüsunun % 50 si ki bu 3 buçuk milyar insan demek bir banka hesabına erişim sağlayamıyor, ancak 2020'de neredeyse hepsinin bir cep telefonu olacak.
Sabiam que 50 % da população mundial, ou seja, 3500 mil milhões de pessoas, não tem acesso a uma conta bancária?
Hayır, ve hatta Nuh Projesi'yle birlike, hükumetle TX-14 denen etkili bir biçimde tüm hayvanları yok edecek bir gazın yayılmasını sağlamak üzere bir sözleşme yapmışlar. Ha, bir de yaklaşık 2.2 milyon insanı da.
E, na verdade... o "Noah Objective" concedeu-lhes um contrato governamental para desenvolverem este novo e esplêndido gás chamado "TX-14", que irá efectivamente matar todos os animais maléficos... e cerca de 2,2 milhões de seres humanos.
Anlaşılan, Hindistan'daki bir kazı sırasında dört bilim insanı ölmüş başlarında da Julian varmış.
Há alguns anos, quatro cientistas foram mortos numa escavação na Índia e o Julian estava no comando.
Çetin cevizmiş 70 yıl bir hücrede olmak insanı böyle yapıyor ve işkencesine karşı hoşgörünü geliştiriyorsun.
Ele é rijo. Setenta anos numa jaula torna-nos rijos. E só estás a aumentar a tolerância dele à tortura.
Şuan ikimizin de birlikte olmayı isteyeceği bir sürü insan olacağına eminim ama...
De certeza que há milhões de pessoas com quem preferiamos estar, mas...
Bir sürü insan senin için savaşmaya çok istekli.
Demasiadas pessoas dispostas a lutar por ti.
Beni gizlice insan etiyle beslemesi mi? Yoksa kendini lanet olası bir dadı olarak tanıtması mı?
Que ela secretamente me deu carne humana para comer, ou que agora ela está disfarçada de ama?
İçerideki zavallıyı öldürerek cinayetlerine başlayan insan öldürmeye meraklı bir psikopat.
Uma psicopata matadora cuja fúria assassina começou com o empalar deste pobre rapaz.
Bir dizi olay harekete geçecek ve iki gün sonra ufak tatlı insanın ölecek.
Uma sequência irá iniciar-se e daqui a dois dias... a tua pequena humana irá finalmente morrer.
Siyanürlü meyve suyu içmek bir şey ama bir sürü insan birbirini mi bıçakladı yani?
Digo, beber sumo de cianeto é uma coisa, mas um bando de pessoas a esfaquearem-se?
İnsan şehvetine yaraşır bir tarzda öldürülmüş.
Ele foi morto num acesso de paixão humana.
Bu kadar insanı öldürmesi için ikna edemedim bir türlü.
E é dificil convencê-lo a matar todas estas pessoas.
Burası Los Angeles. Bir sürü insan tanıyorum.
Isto é L.A. Conheço muitas pessoas.
Bir melek ve insanın yavrusu.
É a cria de um anjo com um humano.
11.000 insanın hayatını kurtardık. 911'i yapılacak bir arama hayatını kurtarabilirdi.
Espera, Marcy, tínhamos um acordo!
Etrafta işsiz bir sürü insan var.
Cathy!
O adamı öldürdüğüm için adaletle yüzleşmem gerektiğini söylemiştin. Ama bir insan gibi yargılanmak istiyorum.
Disse-me que devia ser julgada por matar aquele homem.
Olivia bu bayan Amerika'dan gelen çok ünlü bir bilim insanı.
Olivia, esta senhora é uma cientista famosa da América.
İnsan tarafından yapılan bir yemeğin tadı daha güzel oluyor.
A comida cozinhada por humanos sabe melhor, sabias?
İnsanı korkutma. Bir çaresini bul işte.
Deixa-te de ser medricas e desenrasca-te.
Neyin bize göre olduğunu anlayabilmek için insanın başarısız olma hakkı ve buna tahammül etmesi lâzım. İnsanlar mutluluğa giden yolun uzun bir süreç olduğunu bilmiyor.
Enquanto humanos precisamos de poder falhar, para descobrirmos o que funciona para nós.
Çoğu insan, çakralarının başka bir evrende olduğunun farkında değil.
Grande parte das pessoas não sabe que o seu chacra está noutro universo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]