Bunun translate Portuguese
130,307 parallel translation
Bunun nasıl olacağından hep şüpheliydim.
Sempre suspeitei que morreria assim.
Sanırım bunun bir yol olduğunu düşünüyorum Cinayet bitti mi?
É uma maneira de os matar.
Margo, bunun için vaktim yok. Onları şimdi canlandırmalıyız.
Temos de os reanimar, Margo!
Bunun onunla hiçbir ilgisi yok. Bu konudan haberi dahi olmamalı.
Isto não tem nada a ver com ele, ele nem pode saber.
Arama emri bunun için düzenlendi. İkinci dalga.
Por isso o mandado, isto é a segunda onda.
Bunun işini kurtarmaya yeteceğine emin misin?
Isso chega para te salvar?
Vali Bey, affedersiniz. Bunun tek bir çözümü var.
Governador, lamento, mas só há uma forma de fazer isto.
Bunun partiye nasıl yansıyabileceğinden endişeliyim.
Preocupa-me o que isto pode fazer ao partido.
Will bizzat karşınızda olmak isterdi ama bunun protokole aykırı olduğu bildirildi.
O Will gostaria de estar aqui pessoalmente, mas fomos informados de que não respeitaria o protocolo.
Bunun geri dönüşü yok.
Não há como recuar.
ABD savcısı olarak bunun üstüne kazanabileceğin başka ne kaldı ki?
Não vejo o que ainda tem a ganhar como Procurador?
Ama bunun işe yarayacağını düşünüyorsan... -... bir istisna yapabiliriz.
Mas se acha que tem algum valor, podemos abrir uma exceção.
Söz konusu çocuklar olduğunda tam saydamlık bekliyorum evet ama bunun dışında benimle bir şey paylaşmak zorunda değilsin.
Com os miúdos, quero transparência. Do resto, não tens de partilhar nada.
Bunun da yaptığımdan farkı yok.
Isto é Camelot...
Bir işletme beklediğinin dışına çıktığında, kazancını artıramadığında ve işin başındaki insanlarda bunun farkında olmaktan acizse elbet hükümet yanlısı bir para babası gelip ortalığı toparlar, eksiklikleri giderir. Bu beni gerçekten rahatsız ediyor.
E quando um negócio vai além dos seus meios, quando os números não batem e quem manda continua porque acredita que alguém, normalmente o Governo, os vai salvar e cobrir as perdas, bem, isso ofende-me e muito.
Terfiiyi hak ettiğinde bunun haberini sana burada vereceğimi düşünürdüm.
E é onde sempre pensei trazer-te quando chegasses a Chefe da Criminal.
Bunu bilmene rağmen sessiz kalırsan bunun seni neye dönüştüreceğini biliyorsun.
E se sabes e deixas acontecer, sabes bem no que isso te torna.
Bunun nedeni gerçekleri söylemesi. Görevini kötüye kullanıyorsun.
Ele disse a verdade, estavas a abusar do cargo.
Öyle mi? Yoksa seni geren insanların acısını izleyip bunun bir parçası olmak mı?
Ou sentir-te-ias mal por outros sofrerem e tu fazeres parte disso?
Bunun da etkisi var.
Sentir-me-ia de certa forma.
- Bunun için çok geç.
Já não dá, tenho de fazer algo.
Bunun senin için zor olduğunu görebiliyorum.
Vejo que é doloroso para ti.
Bunun hakkında bir kitap bile yazmıştı.
Até escreveu um livro sobre isso.
Ve bunun dışarıda gördüğümüzle alakalı olduğunu mu düşünüyorsun?
Pensa que tem alguma relação com o que vimos lá fora?
Ve aniden durdular aynı anda, bunun gibi.
Depois pararam, ao mesmo tempo, assim sem mais nem menos.
Bir aile arabası istiyorum, ama Toby bunun çok doğuk olacağını düşünüyor.
Eu queria um carro de família, mas o Toby achou-o tão fantástico.
Tek bildiğim bunun çalışan tek araba olduğu.
Só sei que é um dos poucos que funciona.
Bunun güvenli olduğundan eminiz, değil mi?
De certeza que isto é seguro?
Eğer bu Kıyamet Günü'yse, bunun için yargılanacak.
Se este for o dia do Julgamento Final, ela será julgada por isso.
Shelley bunun yüzünden küçük kızını kaybetti.
- A Shelley perdeu a filha por causa disso.
Eminim bunun bir nedeni vardır.
De certeza que havia um motivo.
Bunun acımasız gibi görünebileceğini biliyorum,... ama eğer ruhunu kurtarabilirsem, buna değecek.
Eu sei que isto vai parecer duro, mas se conseguir salvar a sua alma, valerá a pena.
Bunun ne kadar süreceğini düşünüyorsun?
Quanto tempo irá demorar?
Bunun için anahtarları çalmak zorunda mısın?
Tinha de roubar as chaves?
Alev Koruyucular, hiddetimi kontrol ettiler. Ve bunun soyluluk olduğunu öğrettiler.
Os guardiões da Chama exploraram a minha raiva e ensinaram-me que era nobreza.
Eğer karanlığa inmelerine izin verirsek, bunun geri dönüşü olmaz.
Se os deixarmos entrar nas trevas, não haverá volta a dar.
Pekâlâ. Bunun yapılması gerek.
Muito bem, já deve estar.
Derhal bunun çaresine bakmalıyız.
Temos de tratar disto agora.
Bunun için nelerimi vermezdim, biliyor musun?
- Sabe o que eu daria por isso?
Bunun nasıl olduğunu bilmiyoruz. Ama sadece bu arazideyken olduğunu biliyoruz. Biz de bir tapınak inşa ettik.
Não sabemos como funciona, mas sabemos que só funciona quando estamos na propriedade, então construímos um santuário.
Bunun nasıl olduğunu sizin kadar ben de bilmek istiyorum.
Quero saber como isto aconteceu tanto quanto vocês.
Estrella, bunun ne olduğunu biliyor musun?
Estrella, sabes o que é isto? Sim.
Bunun gerçekten tadını çıkaracağım.
Vou gostar muito disto.
Bunun içinde yıkanıyorsunuz.
Tomam banho nela.
Euler'in çok yüzlü cisim formülünün üstesinden gelebildim ama bunun gelemedim.
Consigo fazer a fórmula de Euler para a Polyhedra, mas não consegui fazer isto.
- Ve bunun haklı çıkarılması gerekiyordu...
E isso serve para justificar... Cresça!
Ancak bunun için daha fazla endişe etmene gerek kalmayacak.
Mas não precisa de preocupar-se com isso muito tempo.
- Bunun için idam mangasının karşına çıkacaksın.
Você vai ter um pelotão de fuzilamento por isto.
Sen bunun neresindesin?
E você está onde no meio disso tudo?
Bunun yardımcı olacağını sanmıyorum.
Acho que isso não resultaria.
- Bunun rahat olmadığı kesin.
Isto não pode ser confortável.
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bununla birlikte 245
bunun gibi 190
bunun adı ne 18
bununla ne demek istiyorsun 20
bunun anlamı ne 159
bununla beraber 102
bunun anlamı nedir 87
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bununla birlikte 245
bunun gibi 190
bunun adı ne 18
bununla ne demek istiyorsun 20
bunun anlamı ne 159
bununla beraber 102