Bununla beraber translate Portuguese
434 parallel translation
- Ah ve bununla beraber, büyük bir hata daha yapıyorsun.
E alem disso estás a cometer um grande erro...
Soğukluk ve korkunçluğa gelince tam tersine, ama bununla beraber biraz, iyi ya da kötü alkollüydün ve bu konuda bazı kurallar vardır.
Quanto a distante e a inacessível, pelo contrário, mas também estava um pouco tocada pelo vinho, e há regras nesses casos.
Bununla beraber, oraya bir çok sorun olacağını bilerek gittin, değil mi?
Embora tenhas ido lá esperando muitos problemas, não foi?
Bununla beraber, herkes bir konuda hemfikir artık. Kaybedecek vakit yok.
Mas na opinião de todos, não podemos perder tempo.
Dediğin gibi belki nafile bir savunma ama... Bununla beraber duyulmasını istediğim, söylenecek şeyler var.
Talvez seja uma defesa inútil, mas mesmo assim acho que devo ser ouvido.
Bununla beraber, unutmayın büyük nehre gidiyoruz. Kolay geçeceğimiz bir yer bulmak ta çok zor olacak
Além disso, se não chegarmos ao Grande Rio antes das chuvas, será mais uma semana rio abaixo para encontrar uma travessia.
Bununla beraber sınavı da geçmiştim.
Passei, não foi?
Bununla beraber, bu seferin tek hedefi Spartacus'u öldürmek değildir.
Mas esta campanha não é só para matar Spartacus.
Bununla beraber...
No entanto...
Bununla beraber sonucun ne olacağını asla tahmin edemedim.
No entanto, nunca percebi bem o que predominaria.
Biliyorum, biliyorum, ve sebeplerin oldukça saygıdeğer ama bununla beraber Becket,
Eu sei, e o seu caso é merecedor.
Mantıken mutlu görünüyorsun, ama bununla beraber...
Parece mais ou menos feliz, contudo...
Bununla beraber, tarih dersleri başka bir noktada devam edebilir.
No entanto, o estudo da história pode ser interrompido... e retomado a qualquer altura.
- Bununla beraber...
- No entanto...
Bununla beraber, eş zamanlı değişimi kabul ediyoruz.
No entanto, propomos uma troca simultânea.
Bununla beraber, rüyalar her gece geri dönüyor. Onları neredeyse yakalayabiliyorum, ve sonra... Hatıralardan parçalar...
No entanto, os sonhos voltam todas as noites.
- Bununla beraber.
- Não obstante.
Bununla beraber. Günde bir dolar, artı yemekler.
E com este crachá, um dólar por dia, mais refeições.
Bununla beraber, bu gerçek.
Mas é verdade.
Bununla beraber komisyon, Dr Hasslein'ın, bu maymunların torunlarının bir kaç yüzyıl içinde dünyaya egemen olup, insanlık için bir tehdit oluşturacakları ve onu yokedeceklerine dair inancına..... olumlu bakmaktadır.
No entanto, a Comissão atende a convicção do Dr. Hesselein de que a descendência destes símios pode, em séculos futuros provar ser uma ameaça crescente à raça humana e até se pode imaginar que acabe por dominá-la.
Bununla beraber korkarım ki...
- Além disso, tenho medo. - Não.
... bununla beraber, ne sen ne de senin soyunun yedinci kuşağa kadar devlet memuriyetini işgal edemeyeceğine karar verdik.
todavia... decretamos que nem vós, nem os vossos filhos, até à sétima geração, podem ocupar cargos públicos.
Bununla beraber, olay ve Hauser kökenleriyle ilgili bugünlük ondan pek birşey bekleyemeyiz.
Tudo igual, quanto ao crime e às origens de Hauser, não podemos esperar mais nada dele por hoje.
Bununla beraber, alınan sonuçlardan yeteri kadar etkilendi ve askerlerce bilinen ve bunun için genel sınırlar içinde çalışılan tezkereler için nihayi kararı vermek içinde yeteri kadar endişeli. "
Mesmo assim, está impressionado com as descobertas, e ansioso por tornar públicas as conclusões deles, para permitir aos expecialistas que trabalharam nele falarem acerca do assunto em termos gerais.
Bununla beraber doyurulması gereken bir metabolizma daha olabilir aramızda.
Além disso, talvéz haja outro metabolismo para alimentar aquí.
Pek çok tehlike var, bununla beraber bazı sıradışı çözümler bulduk.
Existem muitos perigos, Mas encontramos soluções extraordinárias.
Bununla beraber, iyi halden ötürü, erken tahliyesine izin vereceğim.
No entanto, após considerar o caso, emitirei uma ordem de habeas corpus.
Bununla beraber konuya iyimser baktığında... yeni bir biçimin sınırlarına yaklaştığını görebilirsin.
Mas veja o lado positivo. Voce pode ter criado um novo estilo literario :
Bununla beraber, Olum Yildizi'nin silah donanimlari henuz kullanim asamasinda degil. Olum Yildizi'nin cok guclu bir savunma mekanizmasi var.
Não estando operacionais as armas desta Estrela da Morte, ela possui um forte dispositivo de defesa.
Bununla beraber, guclusun de, İmparator'un daha evvel de gordugu gibi.
Realmente és poderoso, tal como o Imperador tinha previsto.
- Bununla beraber evladım, selamete erene kadar boşa geçecek saatlere bir son vermek için hayatının sona ermek üzere olduğunu varsayalım.
- Nunca! - Porém, meu filho, para matar o tempo enquanto convalesces... Ugh!
Bununla beraber, bunu bir uygulamayla eğer...
Contudo, se aplicarmos...
Bununla beraber, bazı hastalar hasta subaylar da mı?
No entanto, alguns dos doentes... Aquele oficial doente também? O Major Celliers?
Ve eğer çabuk davranırsanız, size bununla beraber...
Se ligar agora mesmo, você ainda leva...
Dinle... onu bununla beraber gömebilir misin?
Queres que te faça sopa para o almoço de amanhã? Não, deixa estar.
Bununla beraber... Bay Haney kasasındaki kalan canlandırıcı ilaçlar için beynini satabilir.
No entanto, o senhor Einie podia ter ajudado o Brian a encontrar a poção atrás da carrinha.
Bununla beraber, yansıtıcılar hala tam etkinlikte çalışmıyor.
Chicanas... mas ainda não atingiram o nível máximo.
Eklemeliyim ki, bununla beraber bu suçlamalar, kardeşim ve benim tanındığımız radikal tekniklerimizin anlaşılamamasından kaynaklanıyor.
Devo acrescentar, no entanto, que estas acusações advêem de uma falta de entendimento relativamente às técnicas radicais, pelas quais eu e o meu irmão somos conhecidos.
Bununla beraber kendi içimizdeki insanları da araştırmalıyız.
De qualquer maneira acho que devemos investigar internamente.
Evet. Beş senedir bununla beraber yaşıyorum.
Eu tenho vivido com isto nos ultimos cinco anos.
Bununla beraber güç, bilgi ve barış gelir.
Só depois pode receber... os dons da força, conhecimento e paz.
- Sana bununla beraber çatal vermiştim.
- Dei-te um garfo.
Gün geçtikte her zamankinden daha da hızlı koşuyorum. Bununla beraber son zamanlarda bir şey beni kovalıyormuş gibi geliyor.
Estou a ficar veloz, mais veloz que nunca, e não sei se é porque alguém me anda a seguir.
Bununla beraber kuru sıcak diyorlar.
Embora digam que é um calor seco.
Bununla beraber, o son şeye ihtiyacınız oldupundan pek emin değilim.
Mas acho que não vai querer essa última.
California Hapishanesindeki üç hücre mahkumu daha çete kavgasında öldü... bununla beraber bu hafta ölü sayısı 11'e yükseldi.
Mais 3 reclusos da Califórnia foram mortos em lutas de gangues, Elevando o total de fatalidades desta semana para 11.
Bununla beraber, sözleşme, Kardinal'in gücünü kanıtlamasına bağlı.
No entanto, o acordo depende de uma demonstração de poder do Cardeal.
Bununla beraber, sırtının alt tarafında iki tane belirgin iz mevcut.
Existem, no entanto, estas duas marcas distintas ao fundo das costas.
- Bununla beraber?
- No entanto...? - Massa insuficiente.
Bununla beraber kendine saygısını bir dereceye kadar korumuş ve şimdi tamamen hareketten uzak, sakin bir yaşam sürdürüyor.
Conseguiu manter algum respeito por si próprio.
Bununla beraber, eğer durum bunlardan biri değilse.
Entretanto, se nada disso for o caso... Por que não vais e vês?
beraber 96
beraber gidelim 16
berabere 30
beraberiz 22
beraber gideriz 22
beraber büyüdük 17
beraberce 16
beraber olacağız 16
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
beraber gidelim 16
berabere 30
beraberiz 22
beraber gideriz 22
beraber büyüdük 17
beraberce 16
beraber olacağız 16
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
bunun 274
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bununla birlikte 245
bunun gibi 190
bununla ne demek istiyorsun 20
bunun adı ne 18
bunun anlamı ne 159
bunun anlamı 121
bunun yanında 90
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bununla birlikte 245
bunun gibi 190
bununla ne demek istiyorsun 20
bunun adı ne 18
bunun anlamı ne 159
bunun anlamı 121
bunun yanında 90