Dışarı çıkıp translate Portuguese
2,110 parallel translation
Dışarı çıkıp istediğin şeyi yakalayacağız.
Nós vamos sair para pegar o que quiseres.
Neden dışarı çıkıp birlikte bebeklik yapmıyoruz, ha?
Porque não andamos para fora do apartamento?
Sarılmaya başlamadan önce dışarı çıkıp bunu kutlayalım.
E antes que comecemos a chorar, vamos celebrar convenientemente esta noite.
Neden dışarı çıkıp, Jamie'yle takılmıyorsun, olur mu?
Por que não vais lá fora divertir-te com o Jamie?
Şimdi bu durumu dışarı çıkıp özgürce flört etmenin bahanesi olarak kullanıyor... Sokaktan görüp, beğendiği her erkeği baştan çıkartıyor, bu kendine tedavi gibi bir şey.
O facto de ela poder usar esta patologia como desculpa para sair, "flirtar" à vontade e seduzir qualquer homem na rua, é como automedicar-se.
Her sabah yatağından kalkıp önce aynada kendisine bakıyor ve sonra dışarı çıkıp dünyaya Japon balina avcılığını savunmaya çalışıyor.
Tem de se levantar todos os dias, olhar-se ao espelho e, depois, tem de sair e de explicar ao mundo a política japonesa de pesca à baleia.
Terry aradı, dışarı çıkıp çıkmayacağını sordu.
Terry ligou, queria saber se ias sair.
Jay, bir kız ve erkek dışarı çıkıp birlikte yemek yer ve sinemaya giderlerse, biz buna ne deriz?
Jay, um rapaz e uma rapariga decidem sair juntos, para jantar fora e ver um filme. Que nome dás a isso?
Neden dışarı çıkıp organ nakil onay formlarını doldurmuyoruz?
Porque não vamos lá fora assinar os formulários de consentimento do transplante?
Kumandan dışarı çıkıp, şu droidleri durdurun.
Comandante, vá lá para fora e pare aqueles dróides.
Hondo benden dışarı çıkıp, Cumhuriyet Senatörleriyle buluşarak, fidyeyle birlikte onları buraya getirmemi istedi.
O Hondo pediu-me para ir lá fora encontrar-me com os senadores da República e trazê-los para aqui com o resgate.
Ya dışarı çıkıp bir içki dükkânını soyduktan sonra kendilerini bir binadan aşağı atarlarsa?
E se decidirem sair e disparar contra uma loja de bebidas e saltar de um telhado?
İnsanların dışarı çıkıp kötü şeyler yapmasını sağlıyorlar sonra da buraya geri getirip yaptıklarını unutturuyorlar.
Obrigam as pessoas a sair e a fazer coisas terríveis, e depois trazem-nas de volta e obrigam-nas a esquecer.
Neden dışarı çıkıp biraz eğlenmiyorsun?
Por que não sais e te divertes?
Hadi dışarı çıkıp bunu kutlayalım.
Vamos festejar. - O quê?
Peki sonra kim dışarı çıkıp seni caddede yatarken bulacak?
E depois quem te vai encontrar deitado no meio da rua?
Bilemiyorum. İnsanlar dışarı çıkıp, bir şeyler yapıp, hayatını yaşayabilmeli.
Não sei, as pessoas têm de poder sair, fazer coisas e viver a vida.
Dışarı çıkıp çok içeceğini sanıyordum.
Pensei... que estavas fora a beber em grande quantidade.
Tam da dışarı çıkıp atçılık oynayacaktık, biraz dağıtacaktık. Bilmiyorum.
Nós estávamos... de saída para brincar aos cavalinhos, e dar umas cambalhotas.
Dışarı çıkıp temiz hava alacağım.
Vou lá fora apanhar ar.
Bir kere olsun bir kızla dışarı çıkıp sonunda ağlamamasını istiyorum.
Só por uma vez... gostava de sair com uma rapariga e não acabar com ela a chorar.
Ne yapmamı istersin? Fazla bir şey giymeden dışarı çıkıp sarhoş olayım, arabama giderken tökezleyeyim, tecavüze uğrayıp buraya gelip, 10 yıl biri bir şey yapsın diye bekleyeyim mi?
Que me aperalte, que saia, que me embebede, que cambaleie até ao carro, que seja violada, e que fique dez anos à espera que alguém faça alguma coisa?
Dün akşam dışarı çıkıp bir kaç yer gezdim, eve geldim, birkaç kişi de takılmaya geldi, Bentley Azure kaçırıldı.
Saí ontem à noite, curti uns lugares, voltei para casa, algumas pessoas vieram para arrepiar, o meu Bentley azul-celeste foi levado.
Senden dışarı çıkıp insanlara onları çevre ile ilgili en çok üzen şeyin ne olduğunu sormanı istiyorum.
Quero que vás perguntar às pessoas o que as perturba mais acerca do ambiente.
Michael dışarı çıkıp oynayabilir mi?
O Michael pode ir brincar lá para fora?
Bence dışarı çıkıp biraz temiz hava al.
Deverias ir lá fora e apanhar um ar fresco.
Son zamanlarda evden dışarı çıkıp yeni bir şeyler yapmazsam, kendimi büzüşüp ölecekmiş gibi hissediyordum.
O problema é que ultimamente tenho sentido que vou ficar cheia de rugas e morrer se não sair e começar a fazer coisas.
Birinin dışarı çıkıp neler olduğuna bakması gerektiğini düşündüm!
Alguém tinha que ir lá fora e ver o que se passava!
Seni cezalandırırdım ama zaten dışarı çıkıp gezebileceğin bir arkadaşın bile yok.
Eu punha-te de castigo, mas sempre não tens amigos para saíres de qualquer maneira.
Dışarı çıkıp geri gelmesini sağlayabilirim. Kimse gemiyi terk etmiyor. Konuş benimle, Donner.
Eu posso ir busca-lo, mais ninguém sai da nave Fala comigo, Donner
Dışarı çıkıp Katie'yi ya da bebeği aramalıyım.
Devia estar à procura da Katie, do bebé, ou...
Buradan dışarı çıkıp, dünyayı keşfetmek mesela?
Sair daqui, explorar?
Önemli değil. Ama dışarı çıkıp çalışanlarınla konuşmalısın.
Mas precisa de ir lá fora e falar com a sua equipa.
O zaman dışarı çıkıp onlara hayatının tribini at.
Então vai lá fora e... Faz a maior cena da tua vida.
Tamam, dışarı çıkıp onu arayacağım.
Está bem, vou à procura dele lá fora.
Sonra da dışarı çıkıp, birkaç bira içerim.
Depois vamos sair e beber umas cervejas.
Dışarı çıkıp, eğlenmen umurumda değil biliyorsun.
Bem, sabes que não me importo que saias e te divirtas.
Şimdi de sadece geceleri dışarı çıkıp mezarlıkta dolanır.
Agora só sai de noite e costuma andar pelo cemitério.
Ellerinizi havaya kaldırıp dışarı çıkın.
Saiam com as mãos no ar! Rendam-se ou usaremos a força!
Ellerinizi havaya kaldırıp dışarı çıkın.
Saiam com as mãos no ar!
- Mekik kapısına bir şey sıkıştırıp, kapıyı kapatanın dışarı çıkmasını sağlamayı denediler.
Tentaram prender algo na porta do vaivém para a manter aberta tempo suficiente para a pessoa lá dentro sair...
Çok fazla dışarı çıkıyorsun. Giyiniyorsun, yeni erkeklerle tanışıp farklı şeyler deniyorsun.
Bem, ele acha que seria uma boa ideia para ter a minha mae vir para uma visita -
Şimdi dışarıya çıkıp, gösteriyi kısa kesmek zorunda kaldığımızı söylerim.
Vou ter de ir lá avisá-los que tivemos de cortar o espectáculo.
Neden siz ikiniz çıkıp biraz dışarıda dolaşmıyorsunuz, olmaz mı?
Por que não levas este mariquinhas a dar uma volta ou assim? Tenho tanta coisa para arrumar.
Sen kızı takip et. Ben burada kalıp izler dışarı çıkarsa da, seni ararım.
- Segues a rapariga fico aqui e ligo-te se ele sair.
Kemik kırılıp dışarı çıkmış.
É uma fractura exposta.
Kemiği kırılıp dışarı çıkmış, yüksek kemik iliği iltihabı ve ölümcül damar tıkanıklığı riski olan yaşlı bir adam için şaşırtıcı derecede istikrarlı.
Para um velhote com uma fractura exposta, risco elevado de osteomielite e / ou um embolismo fatal, está surpreendentemente estável.
Neden dışarıya çıkıp Alfredo'dan bize bir şeyler almıyorsun?
Por que não sais e vais buscar algo do Alfredo's para nós?
Dışarı tekrar çıkıp bir bulanıklık daha yaşamayı mı?
Gostarias de sair novamente e embaciar mais uma vez?
O halde, dışarı çıkıp biraz eğlenelim.
Portanto, vamos sair e divertirmo-nos.
Hazırlanıp dışarı çıkıyorum.
Arranjo-me, depois saio.
dışarı 1436
dışarıda 424
dışarda 41
dışarıya 59
dışarıdayım 29
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkalım 87
dışarı gel 90
dışarı çıkacağım 19
dışarıda 424
dışarda 41
dışarıya 59
dışarıdayım 29
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkalım 87
dışarı gel 90
dışarı çıkacağım 19