English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ H ] / Hayatın

Hayatın translate Russian

46,870 parallel translation
Hâlâ anlamadıysan söyleyeyim. Hayatın artık ellerimizde.
И, если ты еще не понял, твоя жизнь в наших руках.
- Hayatını kim kurtardı?
Тот, кто спас твою жизнь?
Kaçışım ve onu kaçırmam gerekliydi. Hayatının tehlikede olduğunu biliyordum.
Побег и похищение – это вынужденное зло.
Hayatını değiştirmişsin.
Ты кардинально поменял свою жизнь.
İnan bana, hayatını ailesinden saklayan ilk CIA ajanı ben değilim.
Уверяю, я не первый агент ЦРУ, который скрывает свою жизнь от семьи.
Kimse eski hayatının ölmesini istemez, Sara.
Сара, никто не хочет умирать в своей прежней жизни.
Şu senin bahsettiğin güzel, olağan hayata kavuşmamızın tek yolu, benim onun hayatını almam.
Единственный шанс для нас получить эту прекрасную спокойную жизнь, о которой ты говоришь... Если я заберу его жизнь.
Hayatını kurtarman için sana son bir şans veriyorum.
Я даю тебе последний шанс спасти свою жизнь.
Sana hayatını değiştirecek bir şey göstermek üzereyim.
Хочу показать тебе то, что изменит твою жизнь.
Hayatını kurtaran insanlara karşı değil ama.
Но не тем, кто спас ей жизнь.
Bir şey söylemeden önce unutma ki seni Weather Dağı'ndan çıkararak hayatını kurtardım.
Пока ты ничего не сказал, помни : я спасла тебе жизнь, увела тебя с горы Уэзер.
Az önce hayatını kurtardık be.
Мы только что спасли тебе жизнь, черт возьми.
Ama bazen insanlar gerçekten de eve dönüp hayatını yaşar.
 Но люди на самом деле  уезжают домой и нормально живут
Hayatın kolaylaşmasını beklemeyi bırak.
 Хватит ждать, что жизнь будет простой.
Bazı zor gerçeklerle yüzleşirsen inanılmaz bir hayatın olabilir.
 Прими эти жестокие факты  и сможешь прожить невероятную жизнь.
Olumsuz konuşmayı sevmem ama o kadın hayatında dürüstçe tek kelime etmemiştir.
 Не люблю говорить плохо.  но эта женщина в жизни  и слова честного не сказала.
Buradaki herkesin ama herkesin hayatını sırf bir adamı yok etmek için tehlikeye atarsan...
если хочешь рисковать чужими жизнями... всеми... убей всего лишь одного.
İnsanlarla tanışırsın, onları hayatına sokarsın. İlişkiyi kendi avantajına kullanman gerekeceği ana kadar onları canlı tutarsın.
Ты встречаешь людей, пускаешь их в свою жизнь и поддерживаешь отношения, пока не придёт момент воспользоваться этими отношениями.
İnsanlarla tanışıp onları hayatına alırsın ve ilişkiyi, kendi yararına olacak şekilde manipüle edene dek onları süzersin.
Ты встречаешь людей. Пускаешь их в свою жизнь, пока не придёт момент воспользоваться этими отношениями в своих интересах.
Ama sizin hayatınız da şu an ince bir çizgi üzerinde.
Но ваши жизни тоже на кону.
Frank bir sosyopat, hayatından endişe ettin, bu yüzden de konuşmadın, sırf bu yüzden şehirden ayrıldı, yani son birkaç aydır bunu biliyorsun.
Фрэнк - социопат, ты боялась за свою жизнь, поэтому ничего не говорила, поэтому он уехал из города, то есть, ты знала всего пару месяцев.
Bir anne figürü olamdığı için, hayatına birden bire öylece daldın ve ondan faydalandın.
У него не было матери, ты появилась и воспользовалась этим.
Bu çocuğun hayatına inceden inceden sızdınız.
Ты влезла в жизнь этого мальчика.
Hayatını mahvettin.
Ты разрушила его жизнь.
Onun hayatını mahvettin.
Фрэнк вчера сдался полиции. Ты разрушила его жизнь.
O polisler daha başlamadan bebeğimin hayatını elinden alıyorlar.
Полиция хочет разрушить жизнь моей девочки до того, как она началась!
Ama söz konusu senin hayatın.
Но мы говорим о вашей жизни.
Hayatınızda duyduğunuz en iğrenç sözlerle bana yakarıyorlar.
Они оскорбляют меня самыми мерзкими словами, которые только существуют.
Bu hayatında yapacağın tek güzel şey olur.
И это будет единственный хороший поступок в твоей жизни.
Ne yüzle bana kaybettiğin şeyle hayatının nasıl mahvolduğundan sızlanıyorsun?
Как ты смеешь жаловаться, что твоя жизнь была разрушена и что ты потеряла сына?
Her şeyimi elimden aldın. Onun hayatını da benim hayatımı da.
Вы отняли у меня всё - его жизнь и мою.
"Hayatın kanıtı" nın ötesinde?
Помимо доказательства, что я жив.
Parayı daha çabuk alabilmek için kadının hayatını mahvettin.
Вы разрушили её жизнь ради наживы.
Hayatımın büyük bir parçasısın sen Quentin.
А ты важная часть моей жизни, Квентин.
Ne için? Takımımız için hayatımın geri kalanını burada geçirmeye razı olduğum için mi?
За то, что взялся нести это ярмо примерно до гроба?
Mills'ın hayatıyla oynuyoruz.
Мы поставили на кон жизнь Миллса.
Hayatımın geri kalanını sizlerden kaçarak geçirmem.
Я не собираюсь скрываться от вас всю свою жизнь.
Ama hayatımın büyük bir parçası bu.
Но для меня это важно.
Hayatımızın en güzel gecesine!
Это лучшая вечеринка в нашей жизни, чуваки.
"Çılgın ve süper bir hayat yaşıyorum," demek.
"У меня безумно клевая жизнь".
Harrison beni terk edecekti bana bulaşmasını ve cinsel ilişkisiz bir hayat yaşamamı istemiyordu.
ХАррисон собирался от меня уйти — не хотел меня заразить и обречь на жизнь без секса.
Hayatımı kurtardığın için.
Что спас мне жизнь.
Bu kutup sıcaklıklarında hayat ışığın en kısa anları ile ölçülür...
 Жизнь в таких арктических зонах  измеряется  короткими периодами дневного света
Bu sefil mezarlığa gelmeden önce hayatımın fırsatını yakalamak üzereydim.
До этой убогой свалки я хотел провернуть сделку века.
O kadar çok hayat yaşadın ki kim olduğunu bilmiyorum.
Ты прожил столько жизней, что я не знаю, кем ты являешься.
- Bana bir şey olmayacak, tamam mı? - Sen benim hayatımsın Connor.
Ты - моя жизнь, Коннор.
Hayatımın geri kalanını hapiste geçirirken vereceği kafa sakinliği mi?
Душевный покой, пока буду отсиживать свой пожизненный срок?
Hayatımın geri kalanını hapiste geçirebilirim.
Я могу сесть до конца жизни.
- Hayatımın kalanı boyunca ona kızabilirim.
Я могу злиться на него всю мою жизнь.
Bildiğin üzere bu yıl, hayatımın en berbat yılı oldu.
Как ты сама знаешь, этот год в моей жизни был для меня самым ужасным.
Hapiste veya hücrede bir gün daha geçirmeyin bir daha kaçak hayatı yaşamayın diye yaptım.
Чтобы никто из вас ни дня не провёл в тюрьме или в бегах.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]