English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ S ] / Sen de biliyorsun ki

Sen de biliyorsun ki translate Russian

232 parallel translation
Sen de biliyorsun ki, O güçsüz bir gemi ve öksüz... ama senin hizmetkarın olmayı arzu ediyor.
Сейчас она всего лишь сосуд, она бедна, не хочет стать рабой твоей.
Sen de biliyorsun ki Sammy genç Sue harikulade bir kadın.
Знаешь, Сэмми, малышка Сью - просто выдающаяся женщина.
Sen de biliyorsun ki sabrım taşmak üzere.
Моё терпение подходит к концу, чтобы ты знал.
Sen de biliyorsun ki hapiste değiliz.
Мы не в тюрьме, ясно?
Özür dilerim, Irmgard, ama sen de biliyorsun ki onu küçümsüyorlardı. Ondan utanıyorlardı.
Извини, но и ты должна согласиться, что все вы стыдитесь его.
Rahip, sen de biliyorsun ki, bu kasabayı yakıp yıkacaklar.
Может быть они и каются в содеянном.
Sen de biliyorsun ki, o konuda başka çaremiz yoktu.
- У нас нет выбора, ты знаешь. - Перестань!
Sen de biliyorsun ki kader daima inanca götürür.
Может быть участь это просто вера?
Sen de biliyorsun ki ; ben kalıyorum.
Я остаюсь.
Çünkü sen de biliyorsun ki
Не беги, ведь ты знаешь сама -
- Sen de biliyorsun ki...
- А ты представляешь себе...
Biliyorum ki hevesin kırıldı ama sen de biliyorsun ki sen saksafonu seversin.
Милая, я знаю, ты разочарована, но ты же любишь саксофон.
Sen de biliyorsun ki buradan böyle çıkamazsın.
Остановись. Ты не выйдешь отсюда.
Sen de biliyorsun ki o kumarhaneyi benim sayemde işletiyorsun!
Я за них отвечаю. Не знаю, знаешь ли ты, что у тебя есть твоё казино только потому что я тебе помог!
Sen de biliyorsun ki, oldukça...
Знаешь, а Сара ведь дело гово... Подумай о будущем, и не заканчивай эту фразу в своих же интересах.
Sen de biliyorsun ki, Federal Mahkeme'de tekrar dava açabilir, meseleyi başka bir yere taşıyabilirsin.
Конечно, вы можете подать иск в Федеральный суд и перенести рассмотрение туда.
Sen de biliyorsun ki kimse birinin giysilerini kestin diye seni hapse atmaz.
Мы с тобой хорошо знаем, что за одежду в тюрьму никто не посадит.
Sen de biliyorsun ki, Bazı erkekler sünnet'in zalimce ve barbarca olduğunu düşünür.
- А ты знаешь, что многие мужчины считают обрезание жестокостью и варварством?
Katie sen de biliyorsun ki Beverly yerlere tükürük sıçratmandan hoşlanmıyor.
Беверли не любит, когда ты плюёшь на пол.
Sen de biliyorsun ki farkındayım.
Вижу, знаешь.
Sen de biliyorsun ki İsrailliler Mona'yı yolcu etmesi için sınıra gitmesine izin vermeyecekler.
Ты же знаешь что Израильтяне не дадут ему приблизиться к границе и передать Мону.
Eğer konu Gus olsaydı sen de biliyorsun ki, onu geri almak için ne gerekirse yapardık. Buna bir arkadaşı kovup yerine hetero bir erkeği almak da dahil.
Если бы речь шла о Гасе, ты прекрасно, чёрт побери, знаешь, что мы пошли бы на что угодно, чтобы вернуть его, даже если бы пришлось уволить друга и нанять мужчину-натурала.
Sen de biliyorsun ki Jedi'lar beni yok ederse karını kurtarman mümkün olmayacaktır.
Ты понимаешь, не так ли? Если Джедаи убьют меня, Надежда на ее спасение будет потеряна.
Sen de biliyorsun ki, Yablokov bir hain olamaz.
Вы же знаете - Яблоков не предатель.
- Ama seni hala seviyorum... ama sen de biliyorsun ki olabildiğince kısa bir sürede yapmamız gereken....... çok önemli bir şey var.
Говорят, что эта оргия асептичная, абсолютно непривлекательная, без эротического напряжения. Но я думаю, что это как раз и важно. Это полное бессилие мужской фантазии.
Sen de çok iyi biliyorsun ki bu geziye çıkmam için beni oyuna getirdin.
Вам хорошо известно, что Вы обманом втащили меня в эту поездку.
Sen de biliyorsun ki kola yasak. Bütün meşrubatlar.
Нет это невозможно, просто невозможно.
Sen de benim kadar iyi biliyorsun ki... Colorado altınları kimseyle paylaşmaya yanaşmayacak.
Может и я тоже, потому что этот Колорадо ни с кем не поделится.
Tabii ki sorun. Bunu sen de biliyorsun.
Нет, не всё, и вы это знаете.
Biliyorsun ki sen de istiyorsun.
Ты сама этого хочешь!
Sen de iyi biliyorsun ki, bu kitap yazmanın doğal yolu değil.
Но ведь вы понимаете, что обычно писатели не пишут в таких условиях.
Olabilir. Ama sen de çok iyi biliyorsun ki bir adayın bile yok.
Но у вас для этого нет ни предлога, ни такого смельчака.
Bak sen de gayet iyi biliyorsun ki, ben şimdi mezun değildim, eğer sen...
Послушай, ты знаешь так же хорошо, как и я, что я никогда бы не выпустился, если бы ты
Çünkü sen gerçeği biliyorsun ben de artık biliyorum ki, ne kadar acı verse de bu gerçeğe sırtını dönmeyeceksin.
А я теперь знаю, что ты осилишь любую роль, даже печальную.
Sen de çok iyi biliyorsun ki bazen bir problemle uğraşmadan önce onu yeniden tanımlaman gerekir.
Вы же понимаете, что иногда, прежде чем решать проблему, её нужно переопределить.
Odo, sen de benim kadar iyi biliyorsun ki izinleri olmadan birilerinin konuşmalarını dinlemek yasaktır.
Одо, ты знаешь не хуже меня, что подслушивать чьи-то разговоры без разрешения незаконно.
Kaptan, sen de benim kadar iyi biliyorsun ki Defiant'ta hiç şekil değiştiren yok.
Капитан, вы же знаете не хуже меня, что на "Дефаенте" нет никаких метаморфов.
Sen de iyi biliyorsun ki, peşimize düşecekler.
Они могут объявить на нас охоту в случае чего, и ты это знаешь.
Bir de, sen de benim kadar iyi biliyorsun ki, Andy ile o tatile gidecek.
И мы прекрасно знаем, что она поедет с Энди на выходные.
Kimden alacak ki? Sonuçta bunu gizli tutmalıyız, sen de biliyorsun.
Но мы должны держать все в секрете, ты же знаешь.
Sen de çok iyi biliyorsun ki tüm bunlar siyah olması ile alakalı.
Ты и сам прекрасно знаешь, что дело именно в этом.
Niles, sen de benim kadar biliyorsun ki, kaza diye bir şey yoktur.
Найлс, тебе, как и мне, прекрасно известно, что случайностей не существует.
Tesadüfü kabul ediyorum ama sen de benim kadar iyi biliyorsun ki burada bir insan olsa, otomobilin çarpmasıyla uçar giderdi. Oysa buna dair hiçbir iz yok.
Я признаю стечения обстоятельств... но Вы знаете также хорошо как и я... что если бы человек был здесь... его бы размазало, отсюда и до завтра... и просто здесь нет доказательства этого.
Sen de biliyorsun demek ki!
И странно что ты тоже об этом знаешь.
... ve sen de çok iyi biliyorsun ki
Я знаю совершенно точно
Sen de benim kadar iyi biliyorsun ki Ghanima saraya dönmeli. Hakkı var, Irulan. Tabr siyeçini tarafsız bölge ilan ettikten sonra... hiçbir taraf bu uyuşmazlığa bir müdahele edemeyecek.
Если что-нибудь произойдет с принцессой или с королевской наследницей, это племя утратит нейтралитет и откажется от имперского трона.
Haley, sen ve Nathan'ın büyük bir âşk yaşadığınızın farkındayım ve benim de lisede böyle bir âşk yaşadığımı biliyorsun ama kimi zaman âşk solar ve bunu tüm kalbimle istiyorum ki, dilerim senin âşkın solmaz.
Хэйли... Я знаю, что вы с Нэйтаном влюблены. но я также знаю, что и я была влюблена в средней школе но иногда, любовь исчезает... и, я просто надеюсь, всем сердцем, что... это не коснется вас.
Jim, sen de biliyorsun ki?
Чёрт возьми, Джим!
Sen de benim kadar biliyorsun ki, Barcelona'daki ışık Tokyo'daki ışıktan oldukça farklı.
Ты знаешь не хуже меня, что свет в Барселоне совсем не такой как в Токио.
Ve biliyorum ki sen de biliyorsun seks guzeldi degil mi?
И я знаю, что ты знаешь, что секс был отличным, не так ли?
Sen de çok iyi biliyorsun ki burayı öylece kapatamayız.
Ты знаешь, не закрывать же его.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]