English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ S ] / Sen değil

Sen değil translate Russian

10,890 parallel translation
Sen değil yanı.
А не от тебя.
Birkaç yıl önce devlete, umurumuzda değilsiniz diyen sen değil miydin?
А не ты ли та послала правительство куда подальше пару лет назад?
Bir milyon doları alıp kaçan sen değil misin?
Ты унёс с собой миллион долларов!
- Sen değil misin peki?
- На себя посмотри.
Sen değil misin sanki?
А ты что, нет?
Onlara başka bir geminin olduğunu sen söyledin değil mi
Это ты им сказал что видел судно Они там из за тебя да?
Sen küçük bir kavgacısın, değil mi?
А ты задира, да?
Bu doğru olsaydı ağzı, burnu kan içinde olan sen olurdun, onlar değil.
Если бы это было так, то вы бы сейчас были в крови и соплях, а не они.
Dokunacını mı kaybettin? O zaman sen ahtapot değil bir septopussun.
Но тогда ты не осьминог, а семиног.
Bunu sen söyledin, ben değil.
Заметь, ты сама это сказала.
- Sen söyledin, ben değil.
Заметь, ты сам это сказал.
- Seni kurtardım, değil mi? - Sen mi kurtardın?
- Я же, вроде, тебя спас?
Sen sensin, değil mi?
Ты, это - ты, или не ты?
Sen bana inanıyorsun, değil mi Alice?
Ты... Не веришь мне, Алиса?
- Marcus, o şüpheli değil ve sen de emekli oldun.
- Маркус, он не подозреваемый, а ты на пенсии.
Sen bir prenssin, savaşçı değil!
Ты принц, не воин!
Sen Romalı değil misin?
Вы не Роман?
- Sen Çiftlik'ten değil misin?
Ты ведь... не с ранчо?
Sen gemimi mahveden o pisliklerle birlikte değilsin, değil mi?
" ы ведь не с теми мерзавцами, что сбили мой корабль?
Dur tahmin edeyim sen de hiç yarışlara gitmedin, değil mi Clark?
Если не ошибаюсь, ты тоже ни разу не бывала на скачках, не так ли, Кларк?
Sen ve sorunların umurumda değil.
Мне плевать на тебя и на твои проблемы.
Ve sen bu kanepeyi çok seviyorsun, değil mi?
И ты же его любишь, правда?
Tavşanini'ndendin sen, değil mi?
Ты сказала, что ты из Малых Норок?
Sen o zengin adam olsan karınla yatan herifin arabasına bomba koyması için birini tutardın, değil mi?
- Если ты такой богатый парень, - вы хотели нанять кого-то провода автомобиля мужчина спит с твоей женой, да?
Tanrı biliyor, sen de okulda sigara paylaştın değil mi?
Вы знаете, кто курит больше сигарет в школе, не так ли?
Ajan Cowan, Newburgh Federal Hapishanesine girip 30 dakika sonra Thaddeus Bradley ile dışarı çıkan sen olamazsın değil mi?
Агент Кован? Подозреваю, это не вы заходили в федеральную тюрьму Ньюберга и вышли оттуда через полчаса с Тадеушом Брэдли?
Sen de Sanhedrin'dendin, değil mi?
Ты ведь и сам из Синедриона? Разве нет?
- Sen de istersin değil mi?
- Ты бы этого хотел?
Biliyor musun Conor sen ve ben... biz pek uygun bir ikili değiliz, değil mi?
Ты знаешь, Конор. Ты и я... не самые лучшие друзья, так ведь?
arayan benim sen degil, henuz degıl bırak onlarda gelsin.
Я ему позвоню, когда решу сам.
Bugün sen de çalıştın, değil mi?
Ты сегодня отработал свое, не так ли?
Konu yasak ilişkisi değil. Ve derinlerde, sen de bunu biliyorsun. - Anna, lütfen benimle gel.
Дело не в измене, и в глубине души ты это понимаешь.
Mavi boya pozitif döndü. Ama sen bunu zaten biliyorsun, değil mi?
Расшифровка всё подтвердила, но ты уже и так это знаешь!
Sen soğuktan donmuyorsun, öyle değil mi?
Слушай, ты не смёрзла в сосульку?
Sen de yaramazlık yapmayacaksın... değil mi, baba?
Ты ведь не будешь плохо себя вести, правда, папа?
O kadar basit değil, sen de istemelisin.
Это не так легко Но если ты хочешь...
Hawaii'ye sen iyileşin diye gelmedik, öyle değil mi?
Выходит мы зря приехали на Гавайи.
Sen şu lokantadaki adam değil misin?
Слушай, а ты не парень из закусочной?
Sen asker değil, doktorsun.
Ты не солдат, ты врач.
Sadece sen degil.
Не только про тебя.
Bankacılık işlemlerini Hubert Ulusal'da yapması çok mantıklı değil mi sen ne düşünüyorsun?
Ему весьма на руку использовать банк Хьюберт. как ты думаешь?
Dostum sen gerçekten... eski firmanı hiç sevmiyorsun, değil mi?
Чувак, ты правда... больше не связан со своей прошлой компанией?
Aradı, sen de onu duydun, değil mi?
Она сделала, и вы слышали ее, не так ли?
Sen esas oğlansın, değil mi?
Ты большой чувак, это не я?
Benimki senininkinden daha kötü değil ve kontrolümü de senin gibi kaybetmiyorum, sen-- -
И у меня это не хуже, чем ваше есть, и я не в менее под контролем - Чем ты так... - Хорошо.
Sen vurmadan bana ulaşmaları mümkün değil.
Они не успеют ко мне до вашего удара.
Sen de bunu sağlayacaksın, değil mi Senatör?
А она об этом позаботится. Да, сенатор?
Sen değil.
Ты нет.
Soygunda sen de vardın, değil mi?
Ты участвовал в ограблении, верно?
En ufak bir zayıflık, tereddüt hissederlerse sadece siyasi kariyerin değil sen de bitersin.
Если они почувствуют хоть долю слабости, сомнения... закончится не только кл твоя политическая карьера... закончится твоя жизнь.
- Sen edersin çünkü Luke sana söz verdi. - Luke... Şu anda Luke'un söylediklerine değil, yaptıklarına bakıyoruz.
О, а ты можешь... потому что Люк Кейдж дал тебе слово.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]