English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ Ç ] / Çok mantıksız

Çok mantıksız translate Russian

374 parallel translation
Doğru söylüyorum, ama gerçekler çok mantıksız görünüyor.
Я сказала правду, но видно нет ничего неправдоподобнее.
- Bu çok mantıksız.
- Бессмыслица какая-то.
Biliyorum, ama bu çok mantıksız geliyor. Sen de...
Я знаю, но это не будет неразумным, если вы...
Çok mantıksız.
Ох, вздор, молодая леди.
Bana otların arasında koşup durmak çok mantıksız geliyor, tasarruf etmek yerine enerji harcaması.
Как по мне, нелогично бегать туда-сюда по зеленой траве, растрачивая энергию вместо ее сохранения.
- Tepkin daha çok mantıksız.
В вашей эмоциональной реакции нет логики
Çok mantıksız bir tepki.
Совершенно нелогичная реакция.
Çok mantıksız.
Никакой логики.
Bu çok mantıksız bir davranış biçimi.
Это очень нелогичное восприятие.
Bu çok mantıksız.
Это невозможно.
Doktor, kararın çok mantıksız.
Ваше решение нелогично, доктор.
Çok mantıksız.
Это нелепо!
Bu çok mantıksız.
Он потерял рассудок.
Niye böyle düşünüyorum bilmiyorum. Bu çok mantıksız, ama böyle düşünüyorum. O yüzden şimdi çok korkuyorum.
Не знаю, почему я считаю, что это противоречит рациональному, но я напугана.
- Çok mantıksız.
- Это безумие!
- Çok mantıksız.
Они несут чепуху.
Ama çok mantıksız.
И полная чепуха.
- Bu, çok mantıksız.
- Чего ты устраиваешь всем это мумбо-юмбо?
Bu çok mantıksız.
Что-то тут не так.
Bu çok mantıksız.
Какой абсурд!
Savaşta kullandıklarımızın aynısı. Çok mantıksız.
На войне мы пользовались им же, но смысла в нем небыло.
Çok mantıksız. Otoyoldan çıkmam gerekir.
Но это бессмысленно.
Bu çok mantıksız ve yine peşimden koşmaya kalkarsan...
Это нелепость, и если ты опять начнешь ко мне приставать...
Çok mantıksız.
- Ёто проото не имело бы смысла.
Çok mantıksız.
Совершенно нелогично.
Bu çok mantıksız.
Не стыкуется.
Anlamıyorum. Bu çok mantıksız.
Я не понимаю.
Bu şekilde ayrılması bana çok mantıksız geliyor.
А то, как он ушел... Это просто какая-то бессмыслица!
Sheridan'ı rahat bırak. Daha görevine başlamadan yerden yere vurmak çok mantıksız. Senin gibi biri için bile, Henry.
Списывать его со счетов до того, как он начал это нерационально, даже для вас, Генри.
Her neyse, çok mantıksız davrandı.
Так или иначе, он был полностью иррационален.
Çok mantıksız!
Он такой нелогичный!
Bence bu çok mantıksız.
На мой взгляд, это бессовестный поступок.
İsteklerinin çok mantıksız olduğunu söylüyor.
Говорит, твои требования стали чрезмерными.
Çünkü bunlar çok mantıksız geliyor.
Поскольку если это и имеет смысл, то я его не вижу.
Çok mantıksız davranırdı.
Она была настолько беспричинна.
Bu çok mantıksız.
Это же нелепо.
Çok mantıksız.
Не вижу смысла.
Çok mantıksız.
ЭТО НЕОБОСНОВАННО.
Bu çok mantıksız. Öyle.
- Это не имеет никакого смысла.
Bu çok mantıksız geliyor.
Потомучто это звучит безумно.
Bu çok mantıksız.
Это абсурдно.
- Bu çok mantıksız.
- Ерунда какая-то.
Audrey, bu çok mantıksız.
- Одри, это просто глупо.
Muhtemelen söylediklerim sana çok mantıksız geliyor. Ama- -
Вероятно, ты даже не поймёшь, о чём я, но...
Bu çok tatmin edici, bir yığın mantıksız adamın olduğu bir gemiden bana daha çok ihtiyaç duyulan başka yer yoktur.
Это меня вполне устраивает, доктор. Где еще я буду столь же необходим, как на корабле с нелогичными людьми?
Olanlar hakkındaki mantıksız yaklaşımınız üzerine çok kafa yordum.
Я много размышлял над нелогичностью твоего гнева и оборонительных реакций.
Çok mu mantıksız düşünüyorum?
Неужели я так отстал?
Bu şekilde çalışmaları çok mantıksız.
- Моргают бессмысленно.
Çok mantıksız geliyor.
широта, долгота.
Beni bulmaya çalışmaları mantıksız olur. Bu cidden çok tehlikeli.
Они не должны пытаться искать меня, так как это может быть опасно.
Bana bak. Bunu mantıksız iyimserlik ya da kalın kafalılık olarak değerlendirebilirsin. Ancak basit bir gerçek var ki nehri kapatmadan 3 gün önce çok yaklaştık.
Можешь назвать это необоснованным оптимизмом, можешь назвать глупостью, но простым очевидным фактом является то, что мы приблизились к трем дням до того, как они

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]