Öyle kal translate Russian
560 parallel translation
Hayır, öyle kal. Konuşmak istiyorum.
Я хочу с вами поговорить.
İçine girip kalbini açar ve öyle kalırsın.
Он одаривает, раскрывая двери, и пленяет навсегда.
Öyle kal.
Держи.
Öyle kal.
Вы правы.
Güzel. Öyle kal...
Хорошо-хорошо.
Oh, öyle kal. Saçların arkada. Tekrar.
Держите волосы.
Ve öyle kalın.
И не шевелитесь.
Öyle kalın kafalısın ki! Bizi bu utançla başbaşa bırakmasan, için rahat etmez!
Ты не сможешь спокойно жить, пока не утрешь нам всем нос.
Tamam, öyle kal!
Замрите!
Ama öyle kal bir süre.
Ну вставайте же
Beş dakika öyle kal, iyi olacaksın.
Полежите пять минут, всё будет в порядке.
Öyle kal!
Замри-ка.
Öyle kal!
Оставайся так.
Öyle kal.
Я тебя даже едва узнал!
- Öyle kal. - Tanrım!
Hе шевелись
Öyle kalın, öyle kalın.
Плотнее, плотнее!
Hayır, öyle kal.
Нет, так нормально.
Öyle kal!
- Куда!
Öyle kal. Elini oynatma.
Замри, не двигай рукой, Джейк.
Öyle kal, hiç kımıldama.
Hет, оставайся так.
Öyle kalın. Harika!
Держите так.
Düşüncesi bir öyle bir böyle olduğu için niyeti nedir emin değiliz ama bana kalırsa dün geceki olaydan pişman olmuşa benziyor.
что за этим более ничего не скрывается. он сожалеет о ночном инциденте.
- Güzel. Öyle de kal.
- Нет и слава Богу.
Sonra gözlerinin içine bakıyorum. Öyle üzgün görünüyorlar ki,... ağlamamak için başımı çevirmek zorunda kalıyorum.
Но потом смотрю в его глаза, которые переполнены грустью, и должна отворачиваться, чтобы удержаться от слез.
Kendime bir çiftlik alırım orayı öyle bir yaparım ki burası kümes gibi kalır yanında.
- Да. У меня будет чудесное ранчо, не сравнить с этим.
Kal öyle.
Но не у нас.
Çocukken oturma odasında oturup, konuşurken görürdüm bazen onları benim ihtiyara hayran kalırdım, her zaman öyle şefkatliydi ki.
Я иногда вспоминаю, когда был маленьким, он сидел в гостинной и говорил, говорил. Я тоже обожал своего старика, потому что он был таким добрым.
Yani, bu ölüm kalım mücadelesinde, bir yandan da denizin dibine bakıp bunları görecek vaktiniz oldu, öyle mi?
Но как в предсмертную минуту вы успели тайны моря рассмотреть?
Belki de öyle yapmalıyım ama... geç kalıyorum.
Да, пожалуй, ты прав, но я опаздываю...
Babam hapishane için uygun değil. Eğer 10 yıl verirlerse ölür kalır. Öyle mi?
Если старику дадут 10 лет, он умрет в тюрьме.
Ve sen halen kalın kafalı Scot'sun, öyle değil mi?
А ты все тот же рассудительный шотландец.
Ama senle ilgili bir sorunum olursa, Palmer, seni yakarım Palmer, seni öyle bir yakarım ki, Ross'un seni bulduğu yere geri dönmek zorunda kalırsın.
Но если ты вздумаешь доставить мне неприятности, то не успеешь и глазом моргнуть, как окажешься там, где тебя подобрал Росс.
Arkadaşların nemli yerde kalırsa maazallah ya soğuğu yerler ya da mermiyi, öyle değil mi?
Если твои друзья будут держаться в тумане они ведь, скорее всего, подхватят простуду, да? Или пулю.
Galaksinin bazı bölümlerinde öyle eğlence oyunları gördüm ki bu onların yanında folklor gibi kalır.
Проконсул, по сравнению с развлечениями, принятыми в некоторых частях галактики, ваши игры - сельские танцы.
Öyle kal.
Все.
Bu büyük tanrının kişiliği öyle mükemmel ki karşılama kelimelerim kifayetsiz acınası derecede yetersiz kalıyor.
Великий небожитель, чья личность настолько невообразимо восхитительна и совершенна, что моя жалкая речь прозвучит глупо и ужасно нелепо.
- O zaman beş gün kalın. - Görecek ve yapacak öyle çok şey var ki.
Значит, будем здесь 5 дней Здесь есть, на что посмотреть
Öyle kal.
Лежите, лейтенант.
Tamam, öyle kal.
Всё, так держать.
Öyle kal.
Так держать.
Evet, belki öyle ama hala kalıyorum.
Ты с ума сошел. Возможно.
Ben alışkanlığa dönüşmesini istemiyorum. Çünkü hep öyle olur. Önce bir akşam kalırsın, sonra iki akşam.
Я не хочу чтобы у тебя появилась привычка, сначала ты останешься на одну ночь, потом две ночи, и вот ты здесь живешь.
- Öyle kal.
- O боже!
Yatağa girdiğime de öyle. İyi akşamlar. Hoşça kalın.
И уж тем более лягу в постель.
Eğer öyle bir şey olursa işsiz kalırım.
Если это случится, я останусь без работы.
Ama bahara kalırsak hepimiz öyle oluruz.
К весне такими можем оказаться мы все.
# Öyle soğuk ki, kalın ve sıkı giyinmelisin # # Dayanamaz bu soğuğa, dağının tepesinde olan birisi #
Так холодно, но тёплую одежду... нельзя одевать,... когда идёшь на гору.
Hele o paraya bir şey olsun... patronum ağzınıza öyle bir sıçar ki... şaşar kalırsınız.
Мой босс вам бошки в зады позасовывает, быстрее чем кролики ебутся! Как страшно.
Şimdi, farz edelim ki, ben size öyle bir duvar inşa etmeyi gösterdim ki, bu duvar hem aynı işi görecek, hem de sadece 2.5 santim kalınlığında olacak.
А теперь предположим... Просто предположим... Что я мог бы показать вам способ изготовить стенку, которая выполняла бы ту же работу, но была при этом толщиной в один дюйм.
- Öyle, ama yağarsa oturur kalırız.
- Да, но если пойдет дождь, мы в жопе...
Benim de öyle, hoşça kal.
Пока.
kalk 1843
kaldırın 181
kalıp 21
kalabalık 41
kalmamış 19
kalbimi kırdın 25
kaldır beni 31
kalkıyorum 26
kalktım 52
kalıyorsun 17
kaldırın 181
kalıp 21
kalabalık 41
kalmamış 19
kalbimi kırdın 25
kaldır beni 31
kalkıyorum 26
kalktım 52
kalıyorsun 17