Something to say tradutor Turco
9,701 parallel translation
Chad has something to say.
Chad'in diyecekleri var.
If you have something to say, then say it.
Söyleyecek bir şeyin varsa, söyle gitsin.
Actually, I do have something to say.
Aslında, söyleyecek bir şeylerim var.
You have something to say that matters, you best say to my fast.
Söyleyecek önemli şeyleriniz varsa yüzüme söylemelisiniz.
No, Katie, it does, cos if you got something to say then... now is a good time to say it.
Hayır, Katie, önemi var. Eğer söyleyecek bir şeyin varsa, şimdi tam zamanı.
Joe, if you got something to say to me, just spit it out.
Joe, eğer bana söyleyecek bir şeyin varsa çıkar ağzındaki baklayı.
- If you've got something to say, say it.
- Bir şey söyleyeceksen söyle.
All right, I bet you anything Professor Bancroft would have something to say about these symbols.
Profesör Bancroft'un bu semboller hakkında söyleyeceği şeyler olduğuna her konuda iddiaya girerim.
You got something to say?
- Ne dedin sen bakayım?
You have something you'd like to say?
Söylemek istediğin bir şey mı var?
Can I say something to you?
Ben de bir şey söyleyebilir miyim?
I imagine you have something important to say.
Söylemen gereken önemli bir şey var sanırım?
One, reexamine all the task force's files, two, check all B and Es against the slayer's MO, and three, think of something supercool to say when we arrest him.
- Önce görev gücünün tüm dosyalarına tekrar bakacağız. İkincisi Katil'in tarzına uyan tüm hırsızlık olaylarını kontrol edeceğiz. Üçüncüsüyse onu yakaladığımızda söyleyeceğimiz havalı bir şey bulacağız.
I believe there's something else you both need to say.
İkinizin söylemesi gereken bir şey daha var sanırım.
You look like you want to say something.
Benim bir şey dememi bekler gibisin.
Look, I need to say something.
Söylemem gereken bir şey var.
Yeah, you... you look like you're about to say something.
Efendim, sanki... sanki bir şeyler söylemek istiyor gibisin.
And they're going to continue to go down unless you do something memorable...
Ve unutulmaz bir şeyler yapmadığınız sürece de bu sayı düşmeye devam edecek...
And on Saturday, she's hosting her book club, so I have to drop by, say something funny, and then stay upstairs.
Cuma günü de Heather, kitap kulübünü yönetecek. Onu bırakıp, komik bir şeyler söyleyip sonra da yukarıda bekleyeceğim.
I got to say something, but I don't want you to get all weird and overly excited about it.
Bir şey söylemem gerek ama tuhaflaşmanı ve aşırı heyecan yapmanı istemiyorum.
She wanted to say something from herself to the whole world.
Tüm dünyaya haberleri kendi vermek istiyor.
If you want to say something, say it. I don't like allusions.
Bir şey söylemek istiyorsan, söyle, dokundurmalardan hoşlanmam.
Shari, before I do, I just... I have to say something.
Shari, aramadan önce bir şey söylemem lazım.
It is your job to get her to say something outside of those two things.
Onun bu iki cümle dışında bir şey söylemesini sağlamak senin işin.
I hate to say it, gentlemen, but it must've been something prissy, right?
Kusura bakmayın beyler ama bence değişik bir isim olmalı değil mi?
Is there something you want to say to your wife?
Karınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?
It's just something that you say to nervous people, isn't it?
Stresli insanlara söylenecek bir şey işte, değil mi?
You don't realise what it's like to have the chance to say sorry for something bad that you've done!
Yaptığın kötülükler yüzünden özür dilemek için ikinici bir şansının olmasının ne demek olduğunun farkında değilsin!
Whoever holds the bunny gets to safely say something true and meaningful to clear the air before the game.
Her kim tavşanı tutarsa istediği herşeyi söyleyebilir. Böylece maç öncesi gerginliğimiz azalıyor.
"Wow, he's about to say something."
"Birşey söylemek üzere."
Well, as I always say, if you're going to do something...
Her zaman dediğim gibi, eğer bir şey yapacaksan...
You look like you're going to say something.
Sanki bir şey söyleyecek gibisin.
You have something you'd like to say to him?
Kendisine söylemek istediğin bir şey mi vardı?
I'm going to say something.
Bir şey söyleyeceğim.
I need to say something.
Bir şey söylemeliyim.
Look, I know I'm supposed to say something like, "I can't accept that." But frankly, I really need it, so thank you.
Bak, biliyorum, "bunu kabul edemem" gibi birşeyler demem lazım... ama açıkçası gerçekten ihtiyacım var.
I said, if you want to abuse Mr. Vijay say something logical.
Hatta dedim ki ondan böyle bahsetmelisiniz. Mr. Vijay hakkında mantıklı konuşmalısınız.
- I need to say something.
- Bir şeyler söylemek istiyorum
And now that we're all skyclad, as they say, we have something very special we'd like to share with you.
Şimdi meşhur sözdeki gibi üstümüzü gökyüzü örttüğüne göre seninle paylaşmak istediğimiz çok özel bir şeyimiz var.
Sweets would say it's because you're trying to control something that you can't control.
Sweets olsa, kontrol edemeyeceğin bir şeyi kontrol etmeye çalışıyorsun derdi.
If only I had something else to say other than "most interesting." Um...
Keşke çok ilginç demekten başka birşeyler yapabilsem.
Well, he had to say something once he heard the Doc say that wasn't a burial ground.
Doktor oranın mezarlık olmadığını söyleyince elinde bir şey olsun istedi.
The truth has to have emotional weight. You got to say something important.
Gerçeğin duygusal bir ağırlığı olması gerek, önemli bir şey söyle.
When someone does something nice, you're supposed to say "thank you."
Ve birisi güzel bir şey yaptığında "teşekkür ederim." demen gerekir.
Wow. Just say something to her.
- Git ona bir şey söyle.
Yeah, just say something to her.
- Evet, git bir şey söyle.
I do have something I want to say that's not a race...
Irkla ilgili olmayan bir şey söylemek istiyorum.
When he has nothing to say, you have something to read.
Onun diyecek birşeyi olmadığında, okumak için birşeyler bulmalısın.
Mr. Duff, I want to say something.
Bay Duff, bir şey söylemek istiyorum.
They say you have something to ask me?
Benden bir şey rica edeceğinizi söylediler.
The real story, and it was something people were ashamed to say at the time, is that he died of lung cancer.
İşin aslı ve bu, o zamanlar insanların söylemekten utandığı bir şeydi babanız akciğer kanserinden öldü.
something to eat 69
something to drink 109
something to think about 21
something to look forward to 22
something to remember me by 18
something to do 17
to say the least 206
to say good 30
to say goodbye 37
to say 74
something to drink 109
something to think about 21
something to look forward to 22
something to remember me by 18
something to do 17
to say the least 206
to say good 30
to say goodbye 37
to say 74
to say what 25
sayonara 114
say hello to my little friend 37
say my name 79
saying 381
says 221
sayid 267
sayuri 58
say cheese 102
say it louder 17
sayonara 114
say hello to my little friend 37
say my name 79
saying 381
says 221
sayid 267
sayuri 58
say cheese 102
say it louder 17
say hi 185
say something 1124
say it like you mean it 26
say what now 22
say it ain't so 28
say your prayers 56
say it again 435
say it out loud 26
say what 525
say something nice 28
say something 1124
say it like you mean it 26
say what now 22
say it ain't so 28
say your prayers 56
say it again 435
say it out loud 26
say what 525
say something nice 28
says who 419
say your name 29
say something to me 20
say hello 271
say goodbye 109
say thank you 77
say no more 261
say it one more time 17
say hi for me 19
say you're sorry 71
say your name 29
say something to me 20
say hello 271
say goodbye 109
say thank you 77
say no more 261
say it one more time 17
say hi for me 19
say you're sorry 71