Bu sanki tradutor Espanhol
4,849 parallel translation
Bilirsin, bu sanki benim ikinci kişiliğim.
Ya sabes, como que este es mi alter ego.
Çünkü bu sanki... Aslında hiçbir şey hissettirmedi.
Porque se sentía... que realmente no sentía nada.
Bu sanki şey gibi görünüyor...
Esto podría presentar algún problema...
Bu sanki.. İngiltere'de araba kullanmak gibi
Esto es como... conducir en Inglaterra.
İçinde bir gezgin var. Bu sanki beynine otostop çekmiş bir insan paraziti gibi.
Es como un parásito humano que se está dando una vuelta en tu cerebro.
Bu sanki Ölüm Kitabı filminden bir sahne gibi.
Es, es como el argumento de "Misery".
Bu sanki çok bencil bir istek oldu.
Tal vez más que un regalo personal, ese.
Bu sanki Willie Mays * küçükler ligine koçluk yapıyormuş gibi.
Es como Willie Mays entrenando una pequeña liga.
Will için evliliğinden vazgeçmekten korktun,... bu yüzden bu sanki nükleer bir bomba gibi.
Tenías miedo de dejar tu matrimonio por Will, así que esta bomba nuclear...
Jack eskiden tam bir zamparaydı ama sonra değişti çünkü Marley'yle tanıştı ama sonra Marley'i Bree'yle aldattı ve bu inanılmaz sinir bozucu çünkü Marley iyi biri ve Bree korkunç ama bu sanki Tanrım, sanırım yine bir zamparaya dönüştü ve bu çok üzücü.
Jake solía ser un mujeriego pero después dejó de serlo porque conoció a Marley pero después engañó a Marley con Bree lo cual fue súper mezquino porque Marley es muy linda y Bree es muy horrible, y es como, Dios, supongo que es un mujeriego de nuevo.
Bu sanki bir çağın sonu.
Esto es, como, el final de una era.
Bu sanki gerçek değil, hala burada gibi.
No me parece real. Ella debería estar aquí.
Bu sanki... olacakların habercisiydi, mesela, arkadaşlarınızı kaybetmenizin.
Se dan por hecho otras cosas... ¿ Qué dicen de los atletas?
Bu sanki Shakespeare'den bir mısra gibi bilirsin, "Tanrı yardım etsin." "Tanrı yardım etsin."
Me gusta esa línea de Shakespeare... " La perdición se apodera de mi alma.
Bu sanki şey gibi, o ve ben bir parkta geziyoruz gülüyoruz, iyi geçiniyoruz ve birden değişiveriyor anlıyor musun?
Por ejemplo, a veces caminamos por el parque, riendo y llevándonos muy bien, y de pronto hay una explosión.
Bu sanki şey gibi, bilirsiniz hani birisi sahiden zor zamanlar yaşamışsa sanırım insanlar onun yanındayken hassas olur ve onu korurlar.
Es algo como eso, ya sabes cuando alguien ha pasado por un momento muy duro, creo que las personas son frágiles a su alrededor y como que la protegen.
Bütün bu geri çekme meselesi olurken, benim takımımda olduğunu hissetmeye ihtiyacım var, ve seni onlarla görmek sanki değilmişsin gibi hissettirdi.
Con todo lo de la destitución, realmente necesito sentir que estás en mi equipo, y verte con ellos me hace sentir que no es así.
Sanki bu parmağınız arka kapımdan girmiş gibi hissettirdi.
Y eso parece tu dedo en mi puerta del perro.
Oh, bu ses! Sanki Tanrı hapşurdu!
¡ Esa voz!
Bu yer lanetli sanki.
No puedes ayudar pensando que este lugar está maldito.
Bu gereğinden fazla öfkeden sanki.
Podría ser ensañamiento, rabia.
Bu çizimler araba kılıfları gibi. Açılır tavana kafa yapıştırmışsın sanki.
Estos dibujos parecen fundas para coches con una cabeza saliendo por del techo solar.
Sanki dağ yolunda gitmek gibidir bu evlat.
Es como conducir por un camino de montaña, muchacho.
Ama bu durum, sanki Stiks Nehri'ne batırılmışım da dünyaya gelip geçen ve de henüz gelmemiş bütün ruhların çektiği ve çekeceği acıları bedenim su gibi emmiş gibi.
Pero esto es como si hubiese estado sumergida en el río Estigia y todo el sufrimiento de las almas que estuvieron o estarán allí hubieran empapado mi cuerpo.
Başta inanmamıştım ama bu adam, yani adam sanki insan değil.
Al principio no lo creía, pero este tipo, bueno, es como si no fuera humano.
Bu bana sanki yabani bir öküzmüş gibi geldi.
Eso suena realmente más como un yak salvaje para mí.
Bu iş sanki bir elmastan daha fazlası gibi gelmeye başladı.
Bien.
Ayak işlerinizi yaptırıyorsunuz sanki. Bu sırada da bir kızı tavla.
Mientras conquistas a una chica.
Bu iş başlı başına abuk zaten! Alexis'le koca bir geçmişleri var. Bu beni ilgilendirmez tabi ama sanki onların ikisi söz konusu olduğunda ben hep dışarıda kalacakmışım gibi geliyor.
Con Castle seremos una familia, lo que ya es extraño, y... él y Alexis tienen una gran historia que no tiene nada que ver conmigo... y da la sensación que cuando se trata de ellos...
Şimdi bu klipleri oynatınca tekrar tekrar sanki bir çizgi film karakteri gibiyim.
Estás poniendo estos vídeos juntos como... Uno detrás de otro... Como si fuera una especie de dibujo animado.
Sanki uykusundayken ruhunu çalmışım ve beni bu yüzden seviyor gibi hissediyorum.
Me siento como que le he robado el alma en su sueño y es por eso por lo que me ama.
Bu mülkte bir şeyler var. Minik bir kraliyet sanki.
Hay algo sobre este dominio... un reino en microcosmos.
Sanki bu olaydan bir kişi sorumluymuş gibi konuşuyorsun.
Hablas como si el responsable de esto es un individuo.
Bu dizi sanki hayatını bir çelişkiye sokuyor gibi.
Este show es un "reflexión" de tu vida.
Aynen, sanki bu işte uçuşu yapıyor gibiyim, biliyor musun?
Sí, es como si estuviera dando palos de ciego, ¿ sabes?
- Bu benim keyfime göre mi sanki?
No tengo control sobre eso.
Ve bu arada nefesiniz bira kokuyor, sanki Danimarka düzlüklerinden bir esinti gibi yani ithal bir içki içmişsiniz ve sadece evi olanlar ithal içki içer.
Y aunque huelo cerveza en su aliento tiene un toque de las tierras bajas holandesas lo que significa que es importada. Y solo los dueños de casas toman cerveza importada.
Bu gece sanki oyunun bir parçasıymışım gibi izleyicilerden biriydim.
Esta noche yo era una de los que miraban, como si fuera una obra de teatro.
Ayrıca, bu çok boyutlu zeka yetisiyle,... insan organlarının bütün yapı ve fonksiyonlarını kavramıştı sanki onları canlı görmüş gibi.
Usando su inteligencia espacial... comprende por completo la función y la ubicación de cada órgano.
Sanki bu konuda bir şey yapabilirim?
¿ Cómo voy a saberlo?
Bu garip. Sanki turistik bir gezi değil de çöp tenekesini eşeliyor gibiydiniz.
Eso es raro... en lugar de disfrutar de la vista... parece que estaba buscando entre la basura.
Kötü zamanlarımdan kurtulmak için Norfolk'u buldum ama muhtemelen olmamam gereken bir yerdi ve O kadar düz ki... Sanki bu yerde biraz çıplaklık vardı. Ama şimdi...
Cuando andaba en mis malos momentos, encontré que Norfolk, quizás no es el lugar para estar y... simplemente porque es muy llano y había una especie de... una desolación en el lugar, pero obviamente, ahora...
Bu krizi sanki bir iş fırsatıymış gibi değerlendirdi.
Manejó toda esta crisis como una oportunidad de negocios.
Ve duruşmadaki o kızlar sanki bu bir çeşit oyunmuş gibi davranıyorlardı.
Y esas niñas en el estrado actuando como si todo esto fuera un juego para ellas.
- Bilmiyorum, sadece bu hisseler, bu şirketler boktan şirketler gibi sanki. - Ne oldu?
- ¿ Qué es?
Saçmalık bu resmen! Sanki metabolizmamı pompa ile çekmişler.
¡ Esto es una porquería!
Sanki bu arabanın emniyet kemeri var da.
Ni tiene cinturones este auto.
Bu anlar sanki...
El momento, es...
Bu kıza bakıca kendimi sanki bütün şehri...
He visto a esta sexy chica en mis sueños despues de ir por toda la ciudad..
- Bu şeyi canlı istiyor gibi sanki.
- Parece que quiere esta bestia con vida.
Sanki yaptığı tek şey bu.
Es su nueva rutina.
sanki 465
sanki bilmiyorsun 17
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
sanki bilmiyorsun 17
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu şartlar altında 79
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sabah geldi 27
bu sahte 24
bu saçma 71
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu şartlar altında 79
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sabah geldi 27
bu sahte 24
bu saçma 71