English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Ö ] / Öyle bir şey işte

Öyle bir şey işte tradutor Espanhol

252 parallel translation
Feda edilmesi gerekiyormuş veya öyle bir şey işte!
Tenía que ser sacrificado.
Öyle bir şey işte.
Nada se le parece.
Bu çocuk öyle bir şey işte.
, echado a perder Eso es lo que es.
Öyle bir şey işte.
Ella es algo.
O adam Savunma Bakanlığı'nda bok, çok önemli birisi. Veya içişleri bakanlığındandı, öyle bir şey işte.
Es un fulano importante... del Ministerio de Defensa, o del lnterior, o algo así.
Öyle bir şey işte.
O algo por el estilo.
Öğretmen, ya da öyle bir şey işte.
Profesor, o algo así.
- Evet, evet. Öyle bir şey işte.
Algo así.
Öyle bir şey işte. Onu düşünme bile.
- Lo que he dicho, que te olvides de él.
- Öyle bir şey işte.
Bueno, algo así.
Öyle bir şey işte.
- Algo parecido.
Dunning, Sunbury... Öyle bir şey işte.
Danny o Sanbury o algo por el estilo.
Öyle bir şey işte. Dışarı çıkmak ister misin?
O algo así. ¿ Quieres salir?
Bilemiyorum, yeni bir şey görürsün, yeni bir kelime duyarsın, öyle bir şey işte.
Ves algo, oyes la palabra, pensé que era eso.
Bilmiyorum. İsmi "Yaşayacak" mıydı neydi, öyle bir şey işte,
No sé cómo se llama, Ella Tiene Que Vivir, o algo así.
Lain'in hayalî arkadaşı ya da öyle bir şey işte.
Tu amigo imaginario. O, algo así.
Bir yerde saat 8'de onunla buluşmanı söyledi. Ya da 8 : 30'da... öyle bir şey işte.
Dijo que te reunieras con él como a las 8 o 8 : 30 o algo.
Şu an iktidarda olan hukuk Firması Rhumann, Willian... öyle bir şey işte
La firma actual en el poder es Rhumann, Gweelian... y algo mas
Beyni gelişiyormuş ya da büyüyormuş. Öyle bir şey işte.
Algo de hacer el cerebro más grande o ancho.
Öyle bir şey işte.
O algo así.
- Öyle bir şey işte.
- Sí. Algo parecido.
İşte o gün bugündür bir daha öyle bir şey yapmadım.
Nunca he vuelto a hacer algo así.
- İşte öyle bir şey.
- Sabía que era algo así.
Ben bir çocukken durumumuz öyle kötüydü ki Noel'de herhangi bir şey alsak, benim için büyük sürpriz diye ona denirdi işte.
Cuando era niño era tan pobre que me sorprendía recibir regalos en Navidad.
Öyle işte. Bir Alman'ın aklında birçok şey döner durur.
Y es verdad, tantas cosas movidas en el alma de un alemán.
Öyle bir şey yapmayacaksın, işte geldik.
No lo harás. Ya estamos.
O odaya girer girmez birden düşündüm ki "İşte sebep bu!" Öyle bir şey yok.
En cuanto entró, pensé que en ella está el problema principal.
Bilirsin, William, sen bana Taşduvar Jackson'u anımsatıyorsun. O personelinden birini kovmak zorunda kaldığında şöyle demişti : İşte önderlikten öyle nasibi olmayan bir adam ki, bir çocuk gibi elinden tutularak götürülmedikçe hiçbir şey başaramaz.
Sabe, William me recuerda a una historia sobre Stonewall Jackson cuando tuvo que despedir a un incompetente de su grupo, y dijo "He aquí un hombre tan carente de liderazgo que no puede llevar nada a cabo a menos que sea llevado de la mano como a un niño."
Ve bende 20 yıl daha genç olmayı, ya da öyle bir şey, işte.
Y yo desearía ser 20 años menos, o algo así, creo.
- Hiç bir şey, ama öyle işte.
- Nada en absoluto...
Yani yapmamız gereken tek şey denizde bir fırtına bulmak ve işte... hepimiz Einstein'dan daha zeki oluverdik öyle mi?
Pasamos por una tormenta en el mar y ¡ zas! somos más inteligentes que Einstein.
İşte köle olmak da öyle bir şey.
En eso consiste ser esclavo.
- İşte öyle bir şey.
- Algo así
Öyle bir şey işte.
Ese tipo de cosas.
Tanrim, sürekli birlikteyiz. iste öyle bir sey.
Dios, estamos juntos todo el tiempo, y cosas como esas.
Adımın Shitou olduğuna ne kadar eminsem, işte size öyle bakacağınız bir şey göstereceğim.
Tan cierto como que mi nombre es Shitou... les daré algo digno de ver.
İşte öyle bir şey. Ne dersin?
Así que, ¿ Qué dices?
Bunu ummuyordum ya da öyle bir şey işte. Bunu kapattık mı?
¿ Dimos esto en clase?
Sanki benim hakkımda çok şey biliyor ya da öyle bir şeyler işte.
Es como si supiera demasiadas cosas de mí.
İşte benim için, her sabah öyle. Hasta hissediyorsun. Çünkü o gözlerini açtığın kısa bir anda, her şey normalmiş gibi geliyor.
Todas las mañanas cuando te levantas... te sientes enfermo,... porque al segundo cuando abres los ojos todo está bien.
Biri "Bö" yapmış gibi korkuyor. İşte seks öyle bir şey.
así lo sentí
öyle bir şey gelmiş işte limana.
Quiere ver un barco llamado Myoko o algo así, que está en el puerto. Y finalmente, el estudiante encargado de las tareas de hoy será...
İşte öyle bir şey. Şu an cebim biraz para gördü. O yüzden sorun yok.
Estoy algo avergonzado pero todo bien, ¿ ok?
İple bağlanmış gibi. Tadı işte öyle bir şey.
Es como una cuerda.
Öyle bir şey yok- - Oturun da konuşalım işte!
No traigo... Vamos a hablar de esto.
- Larry ile özel bir şey var mı? O sadece, bilirsin işte öyle tatlı ki. - Ne?
¿ Algo personal con Larry Paul?
İşte öyle bir şey.
Algo por el estilo
Öyle bir şey düşündüm işte.
Pensé algo así.
Yaptığım bir şeyden dolayı böyle hissetmiş olmalı, öyle değil mi? "İşte bu kız tam bana göre!" dedirtecek bir şey.
Algo sobre mi lo hizo sentirse así, ¿ cierto? Algo lo hizo decir "¡ Guau! ¡ Esa chica es para mi!"
Öyle bir şey ki, beni boktan bir duruma sokuyor. Evde sürekli yabancı elemanlar görüyorum bilirsin işte.
Me toca mucho los cojones ver a distintos sujetos entrar en casa.
Ya da öyle bir şey işte.
O algo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]