English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Ö ] / Öyle yaptı

Öyle yaptı tradutor Espanhol

4,612 parallel translation
- Neden öyle yaptın?
¿ Y eso por qué?
Neden öyle yaptığımı bilmiyorum.
No sé por qué lo he hecho.
Evet, öyle yaptım.
Sí, lo hice.
Belki öyle yaptım.
Quizás sí.
"Haykırırarak güldüm" Ben de öyle yaptım.
Reír a carcajadas. Sí, eso hice.
Evet evet sanırım öyle yaptım.
Sí, yo también, supongo.
Ben de öyle yaptım.
Yo también.
Öyle yaptım sanıyordum. Enfeksiyon mu var?
¿ No hay infección?
Öyle yaptın, sordun.
Ya lo hiciste.
Onun neden öyle yaptığını biliyorum.
Sé por qué hizo lo que hizo.
- Öyle yaptı gibi görünüyor.
- y esperar su trabajo de nuevo. - Parece justo eso.
Öyle yaptım.
Así es.
Öyle yaptık. Kan kaybından dolayı bayıldığımı sandım.
Lo hicimos.
Sana öyle yaptıkları için üzüldüm.
Lamento que te hicieran eso.
Aynen öyle yaptım ve şimdi onu Cumartesi günü bir partide göreceğim ve bir sütyen bile giymiyorsam insanlrın beni ciddiye almalarını nasıl bekleyebilirim ki?
Eso es exactamente lo que hice, y ahora estoy como Verla EN UN PARTIDO DEL SÁBADO, Y ¿ CÓMO esperar que alguien TOMAR EN SERIO ME
Evet, öyle yaptım.
Sí, llegué a tiempo.
Zaten öyle yaptım. Ona, Mr. Wren'e ve sana, astronomi ile ilgili yeniden düşünmem için yaptığınız teşviklerden dolayı teşekkür ettim.
Agradeciéndole a él, al Sr. Wren y a usted mismo por incitarme a pensar nuevamente en temas de astronomía.
Öyle yaptı mı?
¿ Él?
Galiba öyle yaptım.
Creo que sí.
neden bahsettiğimi pekala biliyorsun gittin ve argümanını yaptın öyle değil mi?
Sabes de qué estoy hablando, fuiste y expusiste tu punto.
Az önce öyle bir şey yaptım ki, beyin kanserini iyileştirmekten bile iyi!
Acabo de hacer algo aún mejor que curación de cáncer cerebral!
- Öyle mi yaptık?
¿ Ah, sí?
- Öyle mi yaptım?
- ¿ Lo he hecho?
- Öyle yaptık.
Pues sí.
Çok da anladığımdan değil ama... bana öyle geliyor ki bu yaptığımız biraz kanun dışı bir şey gibi.
No soy experto pero esto tiene que ser ilegal.
Onun yaşam destek kablolarını buraya yaptıracak paramız var, öyle değil mi?
Tenemos el dinero para construir sus cables tirantes aquí, ¿ No?
O işini yaptı, sende öyle, ve biz bunun için minnettarız.
Él hizo su trabajo, tú hiciste el tuyo, y estamos agradecidos por ello.
- O başlığa ne yaptın öyle?
Hey, ¿ qué has hecho a ese casco?
Ne yaptın öyle?
¿ Que fue eso?
Öyle de yaptım.
Y lo hice.
Ay sen tırnaklarına ne yaptın öyle?
¿ Qué pasa con las pelotas de tus pulgares?
O zaman yaptığı hiçbir şeyi sorgulamayacaksın öyle mi?
Así que no te cuestionas nada de lo que hace, ¿ eh?
Belki de öyle lakin bunu panik içerisinde yaptım.
Tal vez, sí, pero están en absoluto pánico.
Taklidini yaptığım zaman sesim efemine Bono gibi çıkıyor, öyle yani.
Si lo intento, me sale Bono, pero muy afeminado.
Ne yaptın öyle, kahvaltıda beni mi yedin?
¿ Qué harías tú? ¿ Desayunarme?
Ne yaptın kendine öyle?
¿ Qué te has hecho?
Benim Range ime ne yaptılar öyle?
¿ Qué le han hecho a mi Range?
Ne yaptın öyle?
No, ¿ qué has hecho?
Diğer tarafa doğru o kadar uzağa baktım ki dönüp dolaşıp aynı yere geldim gibi. Öyle yaptım.
No lo hice.
İyi görünüyorsun, ne yaptın öyle?
Bueno, se te ve muy bien. ¿ Qué has hecho?
Annemi öyle sarhoş görmek içki şişesini ondan uzak tutmak için her şeyi yaptığım çocukluğuma döndürdü beni.
Ver a mi madre así de borracha, me devolvió a cuando era niño haciendo lo que podía para tratar de tenerla alejada de la botella.
Kurallarımdan birisini bozdun Sabine. Öyle tahmin ediyorum ki yaptığın bu büyü sadece tek kullanımlık.
Rompiste una de mis reglas, Sabine y supongo que ese hechizo tuyo era probablemente único.
- Öyle mi yaptım?
- ¿ Lo hice?
- Öyle mi yaptım?
Dios mío, ¿ en serio?
Öyle olabilir ama babamla uzun bir konuşma yaptık. Devam etmeye karar verdik.
Quizá tienes razón, pero lo hablé con mi padre y decidimos dejar esto atrás.
Enstitünün yaptığı her bir dosyalamada bu öyle açıktı ki kazanacağımıza emindim.
Cada archivo que el Instituto hizo de verdad creí que ganaría porque estaba muy claro.
İnsanlar bunu para için yaptığını düşünebilir ama ben hiç de öyle düşünmüyorum.
La gente puede pensar que haces esto por el dinero, pero yo no lo creo.
Senin gibiler hep öyle der ama benim gibilerin her yaptığı yanına kalır.
La gente como tú siempre dice eso, la gente como yo siempre lo hace.
Evet öyle yaptım.
Sí, lo hice.
- Üçlü yaptınız ve bize anlatmadın, öyle mi?
Tíos, ¿ habéis hecho un trío y no me lo habéis dicho?
Hoşlandığın biriyle karşılaştığında ilk yaptığın şey onlara yalan söylemek ve sonra diğer insanları da buna zorlamak, öyle mi?
Entonces, tu primer instinto cuando conoces a alguien que te agrada ¿ es mentirle, y después involucrar a otras personas en la mentira?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]