Ben gitmek zorundayım tradutor Francês
155 parallel translation
- İzninizle ben gitmek zorundayım.
Vous devrez m'excuser. Bien sûr.
Ben gitmek zorundayım.
Je dois y aller.
Ben gitmek zorundayım.
Holly, je dois partir.
Ben gitmek zorundayım.
Il faut que je parte.
Pekala hayatım, ben gitmek zorundayım.
Il faut que je file.
Neden ben gitmek zorundayım?
Pourquoi moi?
Pekala dostum, ben gitmek zorundayım.
Les copains, je pars. Prends les commandes.
Ben gitmek zorundayım. Birazdan dersim var da.
Il faut d'ailleurs que j'y aille.
Siu Hon, Başka seçeneğim yok. Ben gitmek zorundayım.
Je suis obligé de partir.
Şey, ben gitmek zorundayım.
Bon, je dois vous laisser.
- Ben gitmek zorundayım.
- Moi je dois y aller.
Ben gitmek zorundayım, Christy.
Je vais devoir partir, Christy,
Alex, ben gitmek zorundayım.
Alex, je dois rentrer.
Ben gitmek zorundayım Bayan Teale... ama fırsat buldukça gelip sizi yoklarım.
Je dois y aller, mais je repasserai pour voir comment vous allez.
- Evet, efendim! - Güvenli bir yer bul! Ben gitmek zorundayım.
Va t'abriter en lieu sûr, il faut que j'y aille.
Hmmm, izniniz olursa, ben gitmek zorundayım.
Excusez-moi, je dois partir.
Zaten ben gitmek zorundayım montumu orada bıraktım.
On va à la fête! Je dois y passer prendre ma veste.
- Ben Los Angeles'a gitmek zorundayım..
- Je dois aller à Los Angeles.
- Aynen öyle. Ben Conzalone gitmek zorundayım, acil bir telgraf aldım.
Impossible, la hiérarchie me demande d'urgence à Calzolano.
Ben kalamam, gitmek zorundayım.Size yük olmak istemiyorum.
Je ne veux pas brouiller une famille.
- Fakat ben, Quinlan'a, karakola gitmek zorundayım!
- Je vais voir Quinlan, au commissariat américain!
Ben de şimdi gidiyordum. Gitmek zorundayım.
Je dois partir.
Hayır, benden başka kimse yok, ben de şimdi eve gitmek zorundayım.
Non. Je suis la dernière et je m'en vais, à présent.
Gitmek istemiyorum ama saat 10 ve ben bu telgrafları çekmek zorundayım.
Je déteste partir, mais il est 10 heures et je dois envoyer ces câblogrammes.
Ben de yakında gitmek zorundayım.
Faudra aussi que j'y aille.
Ben baldızım Mattie'nin yanına gitmek zorundayım.
Chez ma belle-sœur, Mattie.
Ben bu tarafa gitmek zorundayım.
Par ici.
Dinleyin, karım ve ben, Los Angeles'a gitmek zorundayız.
- Ma femme et moi devons repartir.
Ben de uyumadım. Ve sabah işe gitmek zorundayız.
Je ne dors plus, et on doit travailler, demain.
Ben artık gitmek zorundayım.
Général, je dois repartir. Je ne peux plus rester.
Ben salonda çalışmaya gitmek zorundayım.
Je dois partir. J'ai étude.
Ben evime gitmek zorundayım.
Je dois rentrer.
- Ben eve gitmek zorundayım.
- Il le faut.
Ben de aynı fikirde. Gitmek zorundayım, bebeğim.
Même Ben est d'accord ll faut que j'y aille
Ne oldu, canım? Bud'un söylediği gibi sadece ben mi büyükannemlere gitmek zorundayım?
Ai-je des freins sur ma voiture, Peg?
Ben hariç kimsenin canı yanmadı. Gerçekten gitmek zorundayım.
Je suis le seul blessé et il faut vraiment que j'y aille.
Ben bara gitmek zorundayım.
Je dois passer au bar.
Ben buradan gitmek zorundayım, oysa silah sende.
j'ai à faire, et toi, t'as le flingue.
Evet, gitmek zorundayım ama ben...
Si, je travaille mais je...
Şey gibi, Şey gibi Ben niye gitmek zorundayım ki? Çünkü.
Pourquoi on habite ici?
Ben cesedi teşhis etmek için merkeze gitmek zorundayım, haydi benim için gel.
Je serai forcé d'identifier ton corps!
Ama ben niye Amerikaya gitmek zorundayım?
Mais pourquoi je vais en Amérique?
6 da randevum vardı. Ben ofise gitmek zorundayım.
Après cela je dois aller au bureau aussi Je devrais arriver allant
Bütün arkadaşlarım parka gidiyor, ama ben sıkıcı bir doğum günü partisine gitmek zorundayım?
Tous mes amis vont jouer au parc, je dois aller â cette fête barbante?
Evet, ben de gitmek zorundayım.
Moi aussi, il faut que j'y aille.
Ben bir yöneticiyim ve depoya gitmek zorundayım.
Mais je dirige l'usine, j'ai besoin d'y aller.
Hayır, ben... Gerçekten gitmek zorundayım.
Il faut que j'y aille, maintenant.
Rosie, ben Lyle'ı görmeye gitmek zorundayım.
Rosie, je dois voir Lyle.
Görebilseydim... Diğer çocuklar gibi köy okuluna giderdim... Ama ben dünyanın öbür tarafında... körler okuluna gitmek zorundayım.
Si je pouvais voir... j'irais à l'école de chez nous avec les autres enfants... mais maintenant, je dois aller à l'école pour les aveugles... à l'autre bout du monde.
Monica ve Chandler burada yaşayacaklar ve ben de gitmek zorundayım, her şey de değişecek.
Monica et Chandler vont vivre ici... il faut que je déménage, et tout change!
- Cale... Ben başka bir gemiyle gitmek zorundayım.
- Cale... je dois aller dans un autre vaisseau.
ben gitmek istiyorum 24
ben gitmek istemiyorum 31
gitmek zorundayım 240
zorundayım 57
ben geldim 457
ben gidiyorum 1233
ben gelirim 46
ben geliyorum 81
ben gittim 40
ben gelemem 35
ben gitmek istemiyorum 31
gitmek zorundayım 240
zorundayım 57
ben geldim 457
ben gidiyorum 1233
ben gelirim 46
ben geliyorum 81
ben gittim 40
ben gelemem 35
ben gidemem 24
ben gördüm 101
ben gayet iyiyim 35
ben gidip 27
ben gelmiyorum 98
ben giderim 253
ben gideyim 114
ben görmedim 51
ben getirdim 23
ben gitsem iyi olacak 25
ben gördüm 101
ben gayet iyiyim 35
ben gidip 27
ben gelmiyorum 98
ben giderim 253
ben gideyim 114
ben görmedim 51
ben getirdim 23
ben gitsem iyi olacak 25