Yanlız tradutor Francês
5,661 parallel translation
- Yanlız bırak bizi.
- Laisse-nous.
- İkimiz yanlız..
- Vous, je voulais dire, cependant.
Hiç daha önce yanlız uçtun mu?
– As-tu déjà voyagé seule?
Paris ile Londra arasında yanlız 1 saat fark var. - Bunu al.
Il y a qu'une heure de différence entre Paris et Londres.
Yanlız bir ebeveyn oldum artık.
En ce moment, je suis un père célibataire.
Onu yanlız bıraktığında işte başına bu geldi.
Voilà ce qui lui est arrivé quand tu l'as laissée toute seule.
- Eğer dışarıda yanlız iseniz.. ve etrafınızda şüpheli şekilde dolanan bir yetişkin görürseniz..
- " Si vous êtes une jeune personne, et que vous pensez qu'un adulte autour de vous se comporte de façon inappropriée...
d d sağır ve dilsize dönen bir dünyada başka yanlız şarkıcılarda vardırd d... d
Il y a eu d'autres chanteurs solitaires devenus sourds et muets qui étaient...
d d bahse girerim yanlız bir geceyi daha benimle geçirmek korkutuyor d d yalnız duvarlar, arkadaşınız olacağım d
Et je suis sûr que vous avez peur de passer une nouvelle nuit seul avec moi mais murs solitaires, je vous tiendrai compagnie.
Onun kızı bir yanlış yaptı.
Sa fille a fait une erreur.
Yanlış bir şey yapmaya çalışırsanız eğer, o zaman.. ... kardeşim sizi o dairede durdurmaz "
Si vous tentez quoi que ce soit il ne se contentera pas du cercle.
Bu yaptığınız o kadar çok yanlıştı ki...
C'est nul de faire ça. Pour plein de raisons.
Görünüşe göre adamımız yanlış adamlara bulaşmış.
Il a fait un doigt à la mauvaise personne.
Bir yanlışlık var burada. Yanlış adamı aldınız...
C'est un malentendu, vous ne...
Siz çok yanlış anladınız.ÜZgünüm.Onu kastetmedim...
- Vous faites tout de même un raccourci. - Je me trompe?
Aniden düzeni bozacak ve belki yasayı ihlâl edecek birilerinden bahsedildiğini duyup yanlış bir şey yapmadıkları halde gidip amaçlanan suçun kurbanlarını tutukladınız.
On entend dire que quelqu'un va mettre le bazar, peut-être enfreindre la loi, donc on va arrêter l'auteur présumé du crime, alors qu'il n'a rien fait.
Ne söylersem söyleyeyim yanlış anlaşılacağı bir dönemdeyim, haksız mıyım? Söylesene, Sam.
Quoi que je dise, ce sera la mauvaise chose.
Evet, portföy. Takıldığın bir grup kız. Yanlış mesajlar göndermeni engelleyen bir liste.
C'est un groupe de filles comme des copines qui t'empêchent d'envoyer un mauvais message.
Yanlış kızıl saçlıyı öldürmüş olabiliriz.
On n'a peut-être pas tué la bonne rousse.
Yanlış duymadınız.
Vous l'avez entendu.
Başımızın belada olmaması gerek yanlış birşey yapmadık.
On devrait pas avoir des problèmes, on a rien fait de mal.
Delta psi'ın başkanı olarak size bu yanlışı düzeltmenin bir yolunu bulacağımızın sözünü veriyorum.
Je vous promet, en tant que président de delta psi... qu'on trouvera un moyen de réparer ce tort.
Sanırım yanlış numarayı aradınız.
C'est une erreur.
- Kahrolası barış yanlılarından mısınız?
Êtes-vous un putain de pacifiste?
Oh, sanırım hepimiz onun feci bir yanlış anlama olduğunu anlayacağız.
Cela s'avérera sûrement être un malentendu.
İkiniz beraber olmazsanız dinlediğim her şarkı, izlediğim her film ve okuduğum her kitap yanlış demektir.
Si vous deux n'êtes pas ensemble, Alors chaque chanson, chaque film et chaque livre que j'ai jamais entendu, vu, et lu sont mauvais.
Hayır, yanlış cevap. Doğru cevap ; ... çünkü sizler geri zekalının bayrak taşıyanlarısınız.
La bonne réponse est... vous êtes des débiles profonds!
Az kalsın hayatımızın en büyük yanlışını yapıyorduk.
On a failli faire l'erreur de notre vie.
Ancak bu internetteki bir blogda yazan tuhaf bir sözcük, beklenmedik bir kırsal yolculuğu, veya yanlış yerleştirilmiş bir yalnız kalpler reklamı olacak.
Ce sera une phrase étrange sur le net, un voyage à la campagne ou une petite annonce amoureuse dans la mauvaise colonne.
Hiç yanlış yapmadığınız için sizi öldüreceğim!
Je vais vous tuer parce que vous n'avez rien fait de mal!
Bir sonraki gün, kızın biri ağzından yanlışlıkla kaçırıp saçlarımın örülü olup olmadığını sordu.
Donc l'autre jour, une fille a le courage de se lancer et me demande si mes cheveux sont tissés. Tissés?
Ya yanlış olana atlasaydınız?
Si vous aviez choisi la mauvaise?
Ya da beni yanlış anlamazsanız... belki başka bir mekan düşünebiliriz.
Si je peux me permettre, on pourrait envisager de jouer ailleurs.
Yanlış kurbağayı tutukladınız!
Vous vous trompez de grenouille!
Dinleyin, size söylüyorum... yanlış kurbağayı yakaladınız!
Je vous dis que vous vous trompez de grenouille!
Yanlış kurbağayı yakaladınız.
Vous vous trompez de grenouille.
Şayet aileye filan girmek istiyorsanız. Bu sizin için yanlış iş.
Si tu veux fonder une famille... alors c'est le mauvais job.
Yanlış duymadınız!
Oui!
tapasvi ji. sizin tanrıya ulaşmak için kullandığınız teknoloji yanlış.
tapasvi ji, la technologie que vous utilisez pour atteindre dieu est obsolète.
bütün çağrılarınız yanlış numaray gidiyor. .. ve orada oturup sizi yanlış yönlendiren sahte bir tanrı var.
tous les appels arrivent à un mauvais numéro et il y a un double de dieu assis là qui vous dupe.
siz yaktıız ortalığı. tüm dünyadan yanlış numara vidyoları geliyor.
vous êtes à fond. le monde entier envoie des vidéos "mauvais numéro".
Tek yanlışımız İrlanda'daki son hafta sonumuzda sana güvenmekti.
Notre seule erreur a été te faire confiance pour notre dernier week-end en Irlande.
Yapayalnız kalmanın, yanlış anlaşılmış olmanın anlamını bilen tek kişi sensin.
Tu es le seul à savoir ce que ça fait d'être seul, incompris.
Bu yanlış, çocuklar biz bir takımız.
C'est faux, nous sommes une équipe les gars.
Gerçekten mi? Yanlış bir şey yapmadınız mı?
Vous avez rien fait de mal?
Tırnak işaretlerini yanlış kullandınız.
Ça fait beaucoup de guillemets.
Peggy isminde havai bir Binghamton kızıyla ilgili. En büyük hayali bir dansçı olmak ve yanlış erkeklerle takılıyor.
C'est à propos d'une jeune femme de Binghamton, Peggy qui rêve de grands rêves de danseuse et est toujours attirée par le mauvais garçon.
Okul kurallarımızdan haberiniz olmasa bile yaptığınızın yanlış olduğunu bilmediğinizi düşünmek saflık olur.
Même si vous n'étiez pas informé de nos règles de conduite en la matière, il est difficile de croire que vous n'aviez pas le simple bon sens de savoir que c'était inapproprié.
Yanlış. Yakıta ihtiyacımız var.
- Non, un carburant.
Evet, yanlış olduğunu kanıtlayacağım ve bu aşama hayalinizde olamayacak kadar iyi olmanızı sağlayacak
On va vous montrer que vous avez tort. Et vous allez devenir bien meilleurs que vous ne pouviez l'imaginer.
Eh, şimdi onların yanlışlığını kanıtlamanız için size bir şans.
Voilà l'occasion de leur prouver le contraire.
yanlış 511
yanlıştı 16
yanlışlıkla oldu 20
yanlış anladın 80
yanlış numara 72
yanlış anlama 85
yanlış yaptım 18
yanlış oda 23
yanlış yapıyorsun 36
yanlış anlamışsın 22
yanlıştı 16
yanlışlıkla oldu 20
yanlış anladın 80
yanlış numara 72
yanlış anlama 85
yanlış yaptım 18
yanlış oda 23
yanlış yapıyorsun 36
yanlış anlamışsın 22