Yanlışın var tradutor Francês
579 parallel translation
Yanlışın var, güzelim. - Hiç sorunumuz yok.
Tu te réjouis trop vite.
Yanlışın var, Peter.
Tu es mal renseigné.
- Yanlışın var
Tu n'as pas tort. Gaucho?
Aslında yanlışın var.
Vous vous trompez.
Yanlışın var.
Vous vous trompez.
O halde yanlışın var.
Vous vous trompez, vous avez la douceur.
- Yanlışın var. Sabır, hayatta mutlak ahlakı gerektiren tek şeydir.
Au contraire, rien n'exige une moralité aussi stricte.
Tamamen yanlışın var Shep.
Vous vous trompez, Shep.
Yanlışın var.
Détrompez-vous.
Dedim ki : " Yanlışın var, ahbap.
J'ai dit : " Vous vous trompez.
Yanlışın var.
Donc, nous n'avons rien dit.
Hayır, bir yanlışın var.
Non, vous vous trompez.
- Şimdi yanlışın var.
- Vous vous trompez.
Hey, yanlışın var Dan.
Tu as tout faux, Dan.
Yanlışın var.
- C'est toi qui as tout fait! - Mais absolument pas.
Yanlışın var.
- Vous avez tort.
Beni yanlış anlamayın Bayan Flaemm. Ben evli bir adamım ve yetişkin kızlarım var...
Moi, je suis marié et j'ai deux grandes filles.
Yanlışınız var.
Vous avez tort.
Olamaz. Yanlışınız var.
Non, vous faites erreur.
Bir yanlışın var.
Vous vous trompez.
Ah, korkarım yanlışınız var. Bayan de Winter yaklaşık bir yıl önce öldü.
Vous faites erreur, Mme de Winter est décédée.
- Nişanlı olmanın yanlış bir şeyi mi var?
Est-ce mal de se fiancer?
Tavşanın derisini yüzmenin doğru ve yanlış bir yöntemi var.
Il y a deux façons de dépouiller un lapin.
Doğru ve yanlış, iyi ve kötü sıradan insanlar tarafından icat edildi. Çünkü aşağılıkların buna ihtiyacı var.
Le Bien et le Mal ont été inventés pour l'homme ordinaire, l'homme inférieur, car il en a besoin.
Neyse, 5 dolarına bahse varım ki, sen yanlış yoldasın.
Bref, je suis prêt à parier 5 $ que tu as tort, ce coup-ci.
Yüzbaşı Spencer'in güzel bir fikri var fakat onu yanlış yoldan giderek uygulayacağını düşünüyorum.
Le capitaine Spencer a raison, mais sa méthode est mauvaise.
Ama sen ve Iris benim arkadaşlarımsınız... sessiz kalmayı da reddediyorum. Burada trajik bir yanlış anlama var.
Mais toi et Iris êtes mes amies et je refuse aussi de ne rien dire... quand un malentendu tragique est possible.
Bunu anlayamadım, fakat bu noktada yanlış birşeyler var.
Je n'arrive pas à dire quoi, mais un truc ne colle pas.
- Bunda yanlış olan bir tek şey var.
"Fin du rêve." II n'y a qu'une chose qui cloche.
İkimiz arasında bir tane daha yanlış giden bir şey var.
Tout ça n'a qu'une raison :
- Yanlışınız var.
- Vous faites erreur.
Yanlış mı? Hayatta yanlış olan iki şey var Pierre.
Il n'y a que deux choses mauvaises ici-bas.
Yanlışın var, yanılıyorsun.
Tu te trompes complètement.
Eğer o gülmüyorsa, eğer gösterinin güzel olmadığını düşünüyorsa demektir ki yanlış giden bir şeyler var insanların kabul etmeyeceği bir şeyler.
S'il ne rit pas, s'il ne trouve pas l'émission amusante, je sais que quelque chose ne va pas. Quelque chose que les gens ne vont pas piger.
Yanlışınız var.
Vous devez vous tromper.
Yanlışım yoksa, 2400 kilise var... ve bunların bir kaçı, 1600'lerin Barok tarzında yapılmış.
24 églises, si je compte bien. Quelques magnifiques spécimens datant du XVIIe siècle.
- Bence bir yanlışın var.
- Tu te trompes.
Yanlışın var.
- C'est pas vrai.
Yanlışınız var, 180 guine.
? Non, 180 guinées
Bakın, bir yanlış anlaşılma var.
Vous faites erreur.
O yanlış kapı! Tuvalet bahçede! Anahtarın var mı?
Ce n'est pas par là, les toilettes sont dans la cour.
Yani bir yanlış anlaşılma mı var?
Ainsi il est des nôtres et ce n'était qu'un malentendu?
Çok teşekkürler. 1918'de yapılmış olmalı. Yanlışınız var Mösyö. 14 Temmuz 1919, zafer töreni yürüyüşü gecesi.
Merci beaucoup il doit être de 1918... monsieur, vous faites erreur, 14 juillet 1919, le soir du défilé de la Victoire.
Bu durumda yanlış arkadaşları var.
Alors vous n'êtes pas ses amis.
Affedersiniz ama yanlışınız var.
Sauf votre respect, vous vous trompez.
Yanlışınız var efendim.
- Vous faites erreur.
Yanlışın var.
Tu es folle!
Hayır, sanırım yanlışınız var.
Vous devez vous tromper.
Yanlış konularda şaka yapmak gibi kötü bir alışkanlığın var.
Vous avez la mauvaise habitude de plaisanter sur les choses sérieuses.
Evet.. yanlış bir şeyler var... Böyle satıcılar altın için gezmez..
Pourquoi chercherait-il de l'or en territoire indien?
Her şeyi masanın üstüne yatırmakta fayda var. Böylece daha sonra olabilecek yanlış anlaşmalar önlenebilir.
Je pensais qu'il valait mieux qu'on en parle ouvertement... pour qu'il n'y ait aucun malentendu par la suite.
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23
yanlış 511
yanlıştı 16
yanlışlıkla oldu 20
yanlız 22
yanlış anladın 80
yanlış anlama 85
yanlış numara 72
yanlış yaptım 18
yanlış oda 23
yanlış 511
yanlıştı 16
yanlışlıkla oldu 20
yanlız 22
yanlış anladın 80
yanlış anlama 85
yanlış numara 72
yanlış yaptım 18
yanlış oda 23
yanlış yapıyorsun 36
yanlış düşünüyorsun 23
yanlış cevap 43
yanlış olan ne 69
yanlış anlamışsın 22
yanlış mıyım 46
yanlış adam 16
yanlış anladınız 51
yanlış olan nedir 21
yanlış bir şey yok 16
yanlış düşünüyorsun 23
yanlış cevap 43
yanlış olan ne 69
yanlış anlamışsın 22
yanlış mıyım 46
yanlış adam 16
yanlış anladınız 51
yanlış olan nedir 21
yanlış bir şey yok 16