Yukarıda mısın tradutor Francês
128 parallel translation
Stroud, yukarıda mısın?
Stroud, vous êtes là-haut?
Yukarıda mısınız Bay Humbert?
Vous êtes là-haut, M. Humbert?
Shizuo, yukarıda mısın?
Tu es là, Shizuo?
Anne, yukarıda mısın?
Maman, tu es là-haut?
Çocuklar, yukarıda mısınız?
Vous êtes là-haut?
Andy? Debbie? Yukarıda mısınız?
Vous êtes en haut?
Jenny Fields, yukarıda mısın?
Jenny Fields, êtes-vous là-haut?
Lorraine, yukarıda mısın?
es-tu là-haut?
- Hâlâ yukarıda mısın?
Ça va là-haut?
Norman, yukarıda mısın?
Norman, êtes-vous là-haut? Apporte-le-moi.
Yukarıda mısın?
Vous êtes là-haut?
Spenser, yukarıda mısın?
Tu es là-haut?
Yukarıda mısın, Alice?
Tu es là-haut, Alice? - Alice!
Ellen, yukarıda mısın?
Es-tu en haut?
Kitap kurdu! Yukarıda mısın?
Le rat de bibliothèque!
Sizler yukarıda mısınız?
Vous êtes en haut?
Yukarıda mısın?
T'es là-haut?
Yukarıda mısınız?
Hé, Ray! - Oh, non!
- Ray, yukarıda mısın?
- Ray, tu es là-haut?
Piper, yukarıda mısın?
Piper, tu es là-haut?
Bay Stevens'a, nişanlısı ve kayınpederinin burada olduğunu ve birazdan onu görmek için yukarıda olacaklarını söyleyin.
Dites à M. Stevens que sa fiancée est avec son père et qu'elle descend le voir.
Yukarıda kuzeydeki zeki adamların egemen haklarımızı yok etmek için komplo kuracaklarına inanamam.
Mais les gens sages ne peuvent s'attaquer à nos droits.
Hadi. Yukarı çıkalım. Önce sıcak ve güzel bir banyo yapacaksın, sonra da uzanıp dinleneceksin.
Tu vas prendre un bon bain et te reposer.
Şimdi, sen yukarıda yaptığın aptallıkları sonlandıracak mısın?
Vous ne ferez plus de bêtises, là-haut?
Ama herkesin bildiği bir şeydir, aşağıda olanların yükseklerdedir gözü. Merdiven çıkanın yukarıya çevriktir yüzü ama son basamağa ulaştı mı bir kez merdiven çevirir sırtını bulutlara bakar hor görüp birer birer basıp çıktığı basamakları.
Mais on voit souvent l'humilité servir d'échelle à l'ambitieux qui grimpe tourné vers elle, mais une fois en haut, lui tourne le dos et regarde les nuages, méprisant les degrés du bas qu'il a gravis.
Tek bildiğim, kışları odamın çok soğuk... yazları da çok sıcak olduğu ve bu yüzden uyuyamadığım. Ama senin evin cennet gibiydi, tıpkı yukarıdaki gibi.
Ma chambre, glacée en hiver et torride l'été, me tenait éveillé.
- Ben Eileen Wade. Sekretere benzemiyorsunuz. Eğer Bay Wade yukarıda kütüphanesinde çalışıyorsa, bana ihtiyacınız olduğunu düşünmüyorum.
Si M. Wade est là-haut, vous n'avez pas besoin de moi.
Sir Anthony, makinistim olmadığına göre önce kapıyı kapatıp, sonra da yukarıya gidip iniş takımlarını kaldırır mısınız?
Sir Anthony, comme je n'ai plus de mécanicien, voudriez-vous bien fermer la porte et grimper pour récupérer les cordes d'atterrissage?
Merak ediyorum. Oyuncu kendisini bir sınıf yukarıda mı görür.
Un joueur de rollerball a-t-il l'impression d'appartenir à un monde à part?
Yukarı çıkıp bizimkileri uyarmalısın ayrıca bavulumu ve yatağın altındaki saksafonumu da getirmelisin çünkü ses sınavım var.
Vous devez monter les prévenir et prendre ma valise et mon saxo sous le lit car j'ai une audition,
Yukarıda, asansörle çıkılan birkaç berbat oda için millet kaç para ödüyor, farkında mısın?
Vous savez ce qu'on paie là-haut... pour un logis minable avec un seul ascenseur?
Taşınabilir ve taşınamaz şirket mallarının yukarıda belirtilen kısıtlamalar dışında kullanımı ve mülkiyeti ve tüm kişisel mal varlığım yukarıda belirtilen kısıtlamalar dışında tek bir hissede bana dünyadaki her insandan daha çok neşe veren Maria Braun'a geçecektir.
"la propriété des biens mobiliers " et immobiliers de la firme " ainsi que l'usufruit,
Yukarıda Phillips adına ayrılan masanın hazır olup olmadığına bakar mısınız? - Tabii memnuniyetle.
Je vais vérifier.
Yukarıda mısınız?
Vous êtes là?
Adamlarımın yarısı hala yukarıda.
La moitié des hommes sont là-haut.
Dalgalarmış kıçımın kenarı.Biliyormusun şimdi yukarıda olsaydın,
Vagues mon cul! Savez-vous ce que vous feriez si vous étiez en haut maintenant?
Bay Masuto saygıyla diyor ki, başınızı fazla yukarıda tutuyorsunuz ve sopayı tamamen yanlış tutuyorsunuz, fakat sizinle bir raund daha oynamaktan onur duyar.
M. Masuto dit respectueusement que vous levez trop la tête, et que votre prise n'est pas bonne. Mais qu'il serait honoré de rejouer.
Eckert'ın yönteminin dehası Hedda'ya bu sosyal etkinlikler için yeni bir elbise götürmek ve yukarıda çalışma odasında giyinmesine yardım etmekti. Bu şekilde parti başladığında orada kalıp bir kadeh Porto şarabı içmesine izin veriliyordu.
La simplicité géniale de la méthode d'Eckert était de porter à Hedda un nouveau vêtement pour chaque occasion et de l'aider à s'habiller dans le bureau de Drescher à l'étage où il était autorisé à rester ave un verre de porto une fois la réception commencée.
Alfred, alyan anahtarını yukarıda bırakmışım.
Alfred, j'ai laissé ma clé là-haut.
Umarım yukarıda güzel bir melekle tanışırsın.
Je te souhaite de rencontrer l'ange de ta vie Milo.
İnanamıyorum. Yukarıda bir çıkış var! Köpeği unutamaz mısın?
Il y a une sortie par là.
Orada alavere dalavere yok. Ne yaptıysan tıpa tıp aynısını bulursun yukarıda. Orada tepeden tırnağa, bütün suçlarımızı ortaya dökmek zorundayız.
On ne triche pas, l'acte est jugé selon sa vraie nature, et nous sommes alors contraints, confrontés à nos forfaits, de témoigner contre nous-mêmes.
Casey. - Casey, yukarıda mısın?
Casey, tu es là-haut?
Yukarıda değilse, polislerden biri onu nerede bulacağımızı biliyordur.
S'il n'est pas là-haut un policier saura bien nous dire où le trouver.
Yukarıda mısın?
Tu es là?
Evet, ben bunu kapattığım zaman ışığın söndüğünü göreceksin... fakat yukarıda, hiçbirşey farkedilmeyecek.
Quand je couperai là, la lampe s'éteindra... mais au contrôle, il se passera rien.
Dolce'nin daha önce yolladığı iki kıyafeti yukarıda tutar mısın?
Pourriez-vous sortir les vêtements envoyés par Dolce?
- Yukarı'ya da basar mısın?
L'autre aussi?
Yukarıda adını bile duymadığım zenci projeleri sorularına cevap verdim. Kim benim adamlarımı 10 cinayetle batıracaklarmış.
Moi, je réponds à des questions sur un mec des cités inconnu au bataillon qui aurait tué impunément 10 mecs dans mon district.
Saddam'ın gerçekten yukarıda olduğuna ve bombalar ürettiğine inandığım için ne aptalmışım.
Quel idiot d'avoir cru que Saddam fabriquait des bombes au paradis.
Yukarıda mısın?
Êtes-vous là-haut?
misin 24
mısın 19
yukarı 789
yukari 32
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarda 62
yukarıdayım 26
yukarıya 106
yukarıdan 22
mısın 19
yukarı 789
yukari 32
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarda 62
yukarıdayım 26
yukarıya 106
yukarıdan 22
yukarı ve aşağı 20
yukarı çek 30
yukarı gel 146
yukarı çık 160
yukarı gelmek ister misin 19
yukarıda ne var 19
yukarı aşağı 19
yukarı çıkıyor 29
yukarı geliyorum 39
yukarı kaldır 23
yukarı çek 30
yukarı gel 146
yukarı çık 160
yukarı gelmek ister misin 19
yukarıda ne var 19
yukarı aşağı 19
yukarı çıkıyor 29
yukarı geliyorum 39
yukarı kaldır 23