Çok derin tradutor Francês
981 parallel translation
Çok derin konuları, sizinkinden farksız beyinlerle düşünürler. Ama onların sende olmayan bir şeyi var. Bir diploma.
Ils n'ont pas plus de cervelle que vous, mais ils ont ce que vous n'avez pas.
Berberin çok derin tıraş ediyor. Onunla konuşmalısın.
Ton coiffeur te rase de trop près.
İçinizden birine çok derin hayranlık duydum.
Parmi vous trois, il y en a un.. .. devant qui je m'incline très bas.
Sana karşı şu an olduğu gibi her zaman çok derin duygular besleyeceğim.
J'ai toujours... et aurai toujours... la plus profonde affection pour vous.
Çok derin. Ve abartısız.
Vous êtes profond, austère.
- Çok derin kesilmiş.
- La blessure est très profonde.
Hayır, aşk gerçek ve çok derin bir kavramdır.
Non, l'amour est quelque chose de profond.
Çok derin ve karanlık bir sırrın var. Birin öldürdün ve polis peşinde.
Je sais, vous avez tué quelqu'un et on vous recherche.
Çok derin suda mı?
Où étiez-vous? Très au large?
Bu mutluluk çok derin. Daha evvel olanları âdeta unuttum.
Ma joie est si profonde que j'oublie ce qui l'a précédée.
İşte bu çok derin bir cümle. Hayır, yaşlanıyorlar.
Ils changent.
Çok derin.
Bien profond.
Bağışla beni Sezar. Senin yoluna koyduğum derin, çok derin sevgidir beni böyle konuşturan. Aklım sevgimin buyruğundadır benim.
Pardonne, au vif amour que ta gloire m'inspire, de tels propos, même à l'encontre de mon intérêt.
Yeryüzünde, içinde henüz çözemediğimiz sırlar barındıran pek çok derin çukurlar, çok derin denizler var.
La Terre cache encore un bon nombre de régions abyssales qui renferment des secrets encore inconnus.
Onları o kadar etkilemek istiyorum ki, "O çok derin biri" desinler.
Je veux les émouvoir pour qu'ils disent : "ll ressent profondément et tendrement."
Gerçekten çok derin.
Vraiment très profond.
Çok derin kar vardır.
Neige très profonde.
Seni çok derin seviyor. Bunu biiyorsun.
- Il vous aime toujours, au fond.
Generale çok derin bir saygı ve hayranlık duyuyorum ve bu savaşın bizi karşı taraflara ittiği için pişmanım.
J'ai pour le général une profonde estime, une vive sympathie et je regrette sincèrement que la guerre nous ait mis dans des camps adverses.
Çok derin nefes alıyor, aynen şöyle...
Elle respire fortement, comme ça...
Çatlak çok derin.
Le lac est très profond.
Yara çok derin. Bana kimse yardım edemez.
La cicatrice est trop profonde personne ne peut m'aider.
Çok derin!
Trop profond...
Çok derin bir uyku.
Dormez profondément.
Derin, çok derin bir uykuya dalıyorsun.
D'un sommeil très profond.
Bence çok derin uyuyor.
Je crois qu'il a un rhume.
Burası çok derin küçük serseri!
Trop profond, sale petit traître!
Çok derin bir yorgunluk hissi.
Une impression de fatigue profonde.
Çok derin bir uykuda değil mi?
Elle a vraiment le sommeil lourd, non?
Savaşta ölen insanlarımızı, hayata zamansız veda edenleri ve geride bıraktıkları ailelerini düşününce çok derin bir üzüntü duyuyoruz.
Quand nous pensons à nos sujet morts au combat, à tous ceux qui sont morts trop jeunes et aux familles qu'ils laissent derrière eux, nous sommes bouleversés.
Bunun ruhumda çok derin yerlerde bir mutluluk hissi ortaya çıkardığını itiraf etmeliyim.
Quand je l'ai su j'ai senti se réveiller dans mon âme, dans son recoin le plus indigne, une petite joie méprisable.
İkimizin de çok derin dini deneyimlerimiz olmuştur.
Nous avons eu quelques expériences religieuses des plus touchantes.
Bence sanat olarak o resimler çok derin.
Je pense que sur le plan artistique, ces peintures sont intenses.
Çok derin hafızalarınızı tarayın, geçen binlerce yıl içinde ben vardım.
Cherchez dans votre lointain souvenir. Il y a des milliers d'années de cela, j'étais là.
Bazen çok derin uyurum.
J'ai le sommeil lourd.
Çok derin.
C'est trop profond!
Derin bir uçuruma düştü, öldüğünü söylediğim için çok üzgünüm.
"J'ai le regret de devoir vous apprendre qu'il est tombé dans un ravin et a été tué"
Bir çok cesur yürek derin uykuda.
Les coeurs vaillants dorment profondément.
Yemek yapmaktan aldığım derin hazzı tarif etmek çok zor Bayan Judson.
Je ne saurais décrire l'intense plaisir que j'éprouve à cuisiner.
Sevinçliyim çok sevinçliyim. En derin en özgür duygular içindeyim. Düşünebiliyorum, karar verebiliyorum. "
Maintenant, je prends plaisir à la sensation robuste et libératrice d'être capable de penser, d'agir et de chercher tout ce qui est au-dessus de moi.
Derin düşüncelere daldın. Çok uzaklardasın.
Votre esprit semble si loin.
Ve Tanrı her yerde olduğundan dolayı, bir ağaca, bir taşa... ya da bir nehre tapınmak yahut derin bir saygı göstermek çok doğaldı.
Et comme Dieu est partout, il est naturel d'adorer un arbre... un rocher ou une rivière.
O arada bir çok tatlı şey homurdandı kendi yöntemleriyle. Bilirsin, kısık, derin bir sesle, sanki çok acı çekiyormuş gibi...
Il m'a murmuré des choses exquises à sa manière... d'une voix basse et profonde, comme s'il souffrait...
Burası çok derin!
Sur le feu!
Çok derin!
C'est trop profond!
Bunun gündüz aşkı olduğunun farkındayım. Gece aşkından çok daha derin.
Et rien n'est plus profond qu'un amour ressenti et vécu au grand jour.
Ama çok karışık ve derin.
Mais elle est très complexe et détaillée.
Benim için bu iş vatanseverlikten çok daha derin.
C'est plus important qu'une question de patriotisme.
Etrafta çıplak dolaşmaktan çok daha derin bir anlamı var.
C'est un peu plus compliqué que de se pavaner nue.
Çok mu derin?
Trop profond?
Derin çok kalın galiba.
Vous êtes un dur.
derinden 18
derin 50
derine 26
derinlik 26
derin bir nefes al 74
derin nefes 16
derin nefes al 140
derin uzay dokuz 20
derin nefes alın 33
çok düşüncelisin 96
derin 50
derine 26
derinlik 26
derin bir nefes al 74
derin nefes 16
derin nefes al 140
derin uzay dokuz 20
derin nefes alın 33
çok düşüncelisin 96
çok duygulandım 41
çok doğru 697
çok dikkat et 20
çok düşüncelisiniz 51
çok değerli 25
çok daha iyiyim 55
çok düşündüm 29
çok daha fazlası 28
çok dikkatli ol 53
çok dar 20
çok doğru 697
çok dikkat et 20
çok düşüncelisiniz 51
çok değerli 25
çok daha iyiyim 55
çok düşündüm 29
çok daha fazlası 28
çok dikkatli ol 53
çok dar 20