Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ B ] / Bakın ne diyeceğim

Bakın ne diyeceğim перевод на португальский

904 параллельный перевод
Bakın ne diyeceğim.
Lhe direi o que pode fazer.
Bakın ne diyeceğim.
Digo-lhe uma coisa.
Bakın ne diyeceğim!
Tenho uma ideia.
Bakın ne diyeceğim, Kaptan.
Vamos fazer uma coisa, capitão...
Bakın ne diyeceğim. Faiz borcunuzu iptal ederim ipoteğinizi iptal ederim ve size 500 dolar veririm.
Vamos fazer assim, eu cancelo as suas prestaçöes, cancelo a sua hipoteca, e dou-lhe 500 dólares.
Bakın ne diyeceğim.
Fazemos o seguinte.
Bakın ne diyeceğim, eğer siz veya ailenizden biri izliyorsa...
Deixem-me dizer, se algum de vocês...
Bakın ne diyeceğim. Belki bir gün, ben size bir akşam yemeği pişiririm.
É o seguinte... talvez um dia destes, eu consiga lhe dar algo de graça.
Bakın ne diyeceğim.
Fico com a cabeça cansada quando trabalho demais.
Bakın ne diyeceğim.
Sabem que mais?
Bakın ne diyeceğim, asla değişmeyen bir şeye... insan hayatının tek kalıcı şeyine içelim.
Já sei, vamos brindar à única coisa que nunca muda. A única coisa permanente na vida de um homem.
Bakın ne diyeceğim, biraz brendi için.
Beba um pouco de brande, Sir.
Bakın ne diyeceğim.
Digo-lhe como se faz.
Hey, bakın ne diyeceğim. Biz Sosyetikleri iyice benzettikten sonra Steve'le ben bir parti vereceğiz, herkes yarılacak.
Depois de esmagarmos os Socs, eu e o Steve vamos dar uma festa, para ficar bêbedos.
Bakın ne diyeceğim. Ona 100 $ veririm.
Dou-lhe 100 dólares.
Bakın ne diyeceğim. Yeğenim Manny dekorasyon işleri yapar.
Tenho um sobrinho que trabalha com construção.
Bakın ne diyeceğim.
Depressa! McAngus vai morrer!
Bakın ne diyeceğim, görüntümden hoşlanmıyorum.
Sabe, não estou a gostar muito do meu aspecto.
Bakın ne diyeceğim, Siyah İnsanların İlerlemesi Derneği'niz var. Öğrenci Pasif Direniş Koordinasyonu Komitesi var. Federe Kuruluşlar Konseyi'niz var.
Vocês têm a vossa NAACP... a vossa "SNCC", a vossa COFO...
Pekâlâ Bay Evren, bakın ne diyeceğim? Eğer bizimle röportaj yaparsanız hikâyenizi düzeltmeniz için size bir şans verebiliriz. Söz veriyorum!
Está bem, Mister Universo, ao dar-nos esta entrevista estamos a dar-lhe a hipótese de esclarecer tudo.
Bakın ne diyeceğim efendim, o güzel hemşireyi yakından tanıma şansınız olabilir.
Ainda assim, digo-lhe uma coisa, Sir, talvez tenha uma chance de conhecer aquela bonita enfermeira.
Bakın ne diyeceğim, zar atalım.
vamos jogar para decidir.
Yapmam gereken tek şey polise gidip, ilk üç soygunu itiraf etmek ve, bak ne diyeceğim, birden, kadınların öldürüldüğü öteki iki soygunu araştıracaklar.
Só tenho de ligar à polícia e confessar os outros três assaltos. E sabe que mais? Ficam só a sobrar os outros dois.
- Hoşgeldin mi? - Bakın size ne diyeceğim Bay Martin.
- Digo-lhe uma coisa, Sr. Martins.
Bakın size ne diyeceğim.
Vou te dizer uma coisa :
Pekala evlat. Bak ne diyeceğim. Bayan Susie, okuldan kaçtığın için, ondan özür dilemeni bekliyor.
A senhorita Susie merece uma desculpa por teres fugido da escola.
Haklısın. Bak ne diyeceğim.
Vou dizer-lhe o que vamos fazer.
Bak, ne diyeceğim, Gilbert'e soracağım ve yaklaşık yarın gece haber vereceğim.
Depois aviso-te. Vou falar com o com o Gilbert, sobre amanhã à noite.
Bak ne diyeceğim, ben nafakayı yollarken sen pulları yalarsın.
Sabes que mais? Quando mandar a pensão à ex-mulher, tu lambes os selos.
Bak ne diyeceğim. Arasını bulalım.
- Chegaremos a um acordo.
Bak ne diyeceğim. Ascot elbiselerini alıp yarın ki yarış için burada kal
Recomendo que traga sua roupa de Ascot e fique para a corrida de amanhã.
Bak sana ne diyeceğim, sen ve Stubbins plajı araştırın, ben de iç kısma gideyim.
Você e Stubbins procurem nas praias. Eu irei para o interior.
Bakın, ne diyeceğim.
Façamos assim.
Bak ne diyeceğim, paranın hepsini alabilirsin.
Fazemos assim : Podes ficar com o dinheiro, todo o...
- Bak ne diyeceğim... - Bırakın, bırakın konuşsun! O benim kocam.
É o meu marido, e eu falo como quiser.
Pekala, bak ne diyeceğim oğlum, eğer önündeki tüm sebzeleri yer halıya bulaştırdığın çamurları temizlerken annene yardım edersen yemekten sonra seninle uzay gemisini görmeye geleceğim.
Faremos assim filho Se você comer todos os vegetais e ajudar mamãe a limpar a lama que você trouxe depois do jantar iremos ver sua espaçonave.
Bak ne diyeceğim sanırım bizi yanılttın Sally, Sally'ydi değil mi?
Preciso lhe dizer que acho que nos enganou, Sally... - É Sally, não? - Sr.
Bakın, size şimdi ne diyeceğim :
Vou dizer-lhes uma coisa :
- Bak ne diyeceğim, 5.000 dolarımı alana kadar istediğinden fazlasını alacaksın.
- Ouve-me bem! Enquanto eu não tiver na mão os 5 mil dólares, não te vais livrar de mim.
Bak ne diyeceğim, yıldızların altında uyuyacağız.
Vamos dormir ao ar livre.
Bak ne diyeceğim, sen de bir maceracısın.
Sabes uma coisa? Tu também és um aventureiro.
Bakın size ne diyeceğim...
Uma coisa.
Bakın, ne diyeceğim.
Vamos fazer assim.
Bak ne diyeceğim, "hastalığı" nı çiziyorum.
Aliás, vou riscar o "in".
Bak ne diyeceğim, "hastalığı" nı çiziyorum.
Vou cortar o "in".
Bakın size ne diyeceğim. Ben zaten burada takılıyorum.
Eu deixo-me ficar por aqui.
Bak ne diyeceğim. Sen yarın benimle gel, ve bende sana bu gece yardım edeyim.
Amanhã, vens comigo e esta noite, vamos meter as putas dentro, os dois.
Bak ( ın ) ne diyeceğim, * * * * * * * * bir kez daha deneyelim.
Digo-lhe uma coisa, tentemos novamente.
Bakın ne diyeceğim ; ben sizi kampa götürürüm, çocuklar.
Sabem que mais?
Bakın, ne diyeceğim?
Hey, o que achas? Talves tenha um futuro na política.
Bak ne diyeceğim, ikimiz burada oturacağız ve sen de bize kahvaltı hazırlayacaksın, seni salak.
Tive uma ideia. Eu e ela vamos ficar aqui sentados, enquanto nos fazes o pequeno-almoço, traste.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]