Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ B ] / Bir tane kaldı

Bir tane kaldı перевод на португальский

337 параллельный перевод
Sanrım, sadece bir tane kaldı.
Só mais um, acho.
Bir tane kaldı.
Um mais.
Bir tane kaldı.
Ainda tenho uma.
Fotoğraf konusunda sizi bir daha uyarmayacağım... Onbirinci bitti, bir tane kaldı- -... ve siz gazeteciler, telefon için bir dakikanız kaldı.
Não farei mais advertências sobre as fotografias e vocês jornalistas têm um minuto para desligar esses telefones.
Sorunu çözecek olan bir tane kaldı.
Falta uma, que será a decisiva.
Evet! Senin için bir tane kaldı.
Ainda sobra uma para ti!
Şimdi bir tane kaldı.
Agora, só resta uma.
İki hayalet gitti, bir tane kaldı.
Dois fantasmas já foram. Falta um.
Şurada bir tane kaldı.
- Está ali outro.
Bir tane kaldı.
Ainda resta um.
Sandalye ödünç alamazsınız! Burada sadece bir tane kaldı
Não pode pedir mais cadeiras emprestadas.
Sadece bir tane kaldı.
Só sobrou um.
Yapabilirsin C.D., bir tane kaldı.
Vai conseguir, C.D., mais uma.
Bir tane kaldı, ondan sonrası sana bağlı.
Falta mais uma. Depois é contigo.
Tamam, bir tane kaldı.
Já só falta um.
Bir tane kaldı.
Mais uma. - E agora?
Bak, onlardan bir tane kaldı.
Olha, falta um.
Yok, geriye bir tane kaldı.
Não, só resta um.
Bir tane kaldı.
Sobrou uma.
Sadece bir tane kaldı.
Só falta um.
Bir tane kaldı.
Só resta uma.
Elimizde sadece bir tane kaldı, ve herseferinde sadece dört kişi taşır bu uzun sürer, ve görüne biliriz de ayrıca, ona ihtiyacım var. onu atmosferin dışına çıkaracağım... ve acilm durum sinyali göndereceğim, belki biri bizi görüp almaya gelir.
Vai demorar mais tempo, e podemos ser avistados. Além do mais, eu preciso dele. Eu vou levá-lo para fora da atmosfera... e, uh, vou emitir um pedido de socorro... que pode ser apanhado por alguém.
- Tamam. Sadece bir tane kaldı.
Agora, vamos terminar isto e vamos para a cama.
Bana bir tane kaldı diyerek yalan söyledi.
Ele mentiu dizendo que só tinha uma.
Bir tane kaldı.
Falta uma.
Sanırım bir tane kaldı.
Acho que sobrou uma.
Ne baş belası! Haydi, sadece bir kaç tane daha kaldı.
Irrita-me tanto...!
- Onu ortadan kaldır ve yeni bir tane yolla.
- Agradecia se me arranjasse um novo.
Bir tane lityum kristali kaldı. Bir de ince bir çatlak söz konusu.
Resta-nos um cristal de lítio, aquele estalado na base.
Castro evvelinden bir kaç tane kaldı.
Ainda tenho alguns dos tempos pré-Castro.
Bir tane kaldı.
É o último.
İşte senin ikin, bir tane de memnun kaldığım için.
Aqui estão seus DOS e um de gorjeta.
Bütün dünyada sadece bir tane Altın Bilet kaldı.
Resta apenas um Bilhete Dourado em todo o mundo.
Hâlâ bir kaç tane kaldı.
Ainda me restam alguns.
Evin bir tek dolabı ve birkaç tane rafı kaldı.
Não há pressa nenhuma.
O şeyler bu kadar yakınımızdayken, pistten bir tane bile Kartal kaldıramayız.
Com aquelas coisas aqui tão perto, nem sequer vamos conseguir que uma Águia levante voo.
Sadece bir kaç tane kaldı.
É dos últimos.
- Bir ya da iki tane kaldığından eminim.
Sim, deve haver um ou dois comprimidos na lamela. Bem, não há problema.
Bir zamanlar sayıları yüz binleri bulan kambur balinalardan bugün sadece 10.000 tane kaldı.
Daí, a baleia corcunda antes contada em centenas de milhares, hoje há menos que 10.000 espécimes vivos.
Sadece bir iki tane kaldı...
Restam muito poucos...
Lütfen, bir tane daha, "evde sadece 3 günlük yemek kaldı" vaazı dinlemek istemiyorum!
E não deites fora a casca colorida. É uma óptima base para sopa.
Tamam. Bir tane vinç, kaldıraç yem kutusu ve 90 tonluk bir havuz- -
Temos um guindaste, um tanque de 100.000 litros...
Bir tane sigaram kaldı ve onu burada seninle içmeye karar verdim.
só tenho um cigarro... e decidi, sabes? , vir aqui. Vou deixar de fumar.
Gene üçlü bir anlaşmazlıktır. Dışarıda, kaldırımda altmış tane kovan vardır. Bir de olayın kahramanı zenciler.
Provavelmente é um triplo homicídio, num baldio, 60 cartuchos espalhados, e uma manada de pretos a pisarem tudo, meu.
- Bir tane kaldı.
Preciso de mais quatro.
Kısıtlamaları kaldırabilecek bir kaç tane rahip ayarlayacağını umuyorum.
Tenho esperanças de que ele seja capaz de abrir excepções para algumas das restrições que os monges estabeleceram.
Ee, Jerry, kaldığım apartmanda bir tane daire boş.
Jerry, há uma casa vaga no meu prédio.
Ve bu boku sürekli duymama çok az zaman kaldı, ben de bir tane indirdim.
E tenho pouco tempo para cenas dessas, por isso, cheguei-lhe.
Geçen yıl polis gelmek zorunda kaldı Bu yüzden bu yıl zaman kazanmak için sadece bir tane davet ediyoruz.
No ano passado, chamámos a Polícia. Por isso, este ano, decidimos poupar tempo e convidar-te.
Tabiki, En büyük kadeh kaldırışım yarın düğünde olacak, bu sadece küçük bir tane veya Melba kaldırışı, Eğer yaparsanız.
O grande brinde vai ser amanhã. Este é o meu pequeno brinde ou o mini-brinde, se preferirem.
- Bir tane versene. - Şimdi ben de almak zorunda kaldım.
- Obrigas-me a comprartambém...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]