Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ O ] / O da mı

O da mı перевод на португальский

92,860 параллельный перевод
Yine klozetin kapağını kırdın da kızmayayım diye Çin yemeği mi getiriyorsun?
Arrancaste o assento da sanita do meu apartamento outra vez e, agora, trouxeste comida chinesa para não te meteres em problemas?
Sence Marcus'la konuşmak da bana mı böyle bir amaç verir?
E acha que, se eu falar com o Marcus, encontrarei esse tipo de propósito?
Sonunda da ona kendimi açtım.
E, eventualmente, deixei-o entrar.
Burada kendimize yeni bir dünya kurup, dağılmış halkımıza kucak açabiliriz.
Aqui podemos reconstruir outra vez. E abrir caminho para o resto da nossa população destruída se poder estabelecer de uma vez por todas.
Kendi halkımız ile Dünya halkını bir araya getirmeliyiz.
Devemos unir o nosso povo com o povo da Terra.
Başımızda da J'onn yok.
E o J'onn não está cá para nos liderar.
Uyarıda bulunduğum her şey başımıza geldi.
Tudo aquilo para o qual alertei está a acontecer.
O gemiye girebilmek için yardımınıza ihtiyacım var.
Preciso da vossa ajuda para chegar àquela nave.
Hatırlıyorum da bir keresinde yurt banyosunda bornozlu bir uzaylı görmüştüm o zaman kafam iyi sanmıştım.
Ela foi minha monitora em Radcliffe, e estou a ter uma vaga recordação de entrar no quarto de banho do dormitório e ver uma extraterrestre de roupão. Pensei terem sido os "brownies" de marijuana, mas... agora apercebo-me que era mesmo uma extraterrestre.
O sapık Bill O'Reilly ile gittiğim yemeği atlattıysam ufak bir uçak kazasını da atlatırım.
Se consegui sobreviver a um jantar com aquele devasso do Bill O'Reilly... certamente consigo sobreviver a uma pequena turbulência.
İster CatCo'da dünyayı yöneteyim, ister çadırda boş boş oturayım aynı yalnızlık olurdu çünkü olayı anlamıyordum.
Eu podia conquistar o mundo na "CatCo" ou entrelaçar os dedos no "yurt" e a solidão continuaria exactamente igual. Porque eu estava a perder o foco.
Kuzeninin Krypton hatıraları arasında bir Hayalet Bölge yansıtıcısı sakladığını görmüş. Yansıtıcı mı?
Descobrimos que o seu primo guarda um projector da Zona Fantasma juntamente os artefactos de Krypton.
Hayır, sana inanıyorum. Seni aramak için bir numaraya ihtiyacım var sadece.
Não, acredito em ti, dá-me o teu número.
Bunu sert görünmek için değil bugün hayatta kalanların resmen ekipte olduğunu ve endişelenmeleri gerekmediğini göstermek için yaptım.
Não o fiz para parecer dura mas para que quem sobreviveu, saiba que faz parte da equipa e não há que recear.
Altyapıyı korumaktan mı söz ediyorsun?
O Roger refere-se à proteção da infraestrutura?
Takımın önemli bir parçası.
- O Tom é parte importante da equipa.
Sahtekar olmasan da, senin kesinlikle bir tarafının o yönde olduğunun farkındayım.
Não és um falsificador, mas, certamente tens jeito para a coisa e sabes, perfeitamente, a quem deves recorrer.
Bebeğim, bana sadece 6 ay ver sana söz veriyorum Oğlum Gerardın Asla Tremé'ye adım atmamasının. bir yolunu bulacağım.
Dá-me seis meses, e prometo que arranjarei uma forma de garantir que o Marcel Gerard nunca mais põe os pés no Tremé.
Şu anda mutlu olmalıyım Ama içimde garip bir tür var., Sefil ve korkmuş, ve o orada olmayı hak etmiyor
Devia estar feliz, neste momento mas há uma da minha espécie num celeiro, num estado lastimoso e assustada, e não merece estar lá.
Ve şimdi kızımın yanındayım.
Agora, o meu lugar é junto da minha filha.
Sadece bize ihtiyacımız olanı ver, ve biz de güle oynaya gidelim.
Dá-nos o que precisamos, e fá-lo-emos de bom grado.
Açamıyorum, bu da demek oluyor ki bu tam olarak aradığımız şey.
Não consigo abri-lo. O que significa que é exactamente o que procuramos.
O benim arkadaşım ve tıpkı tüm o çocuklar kadar o da kurban.
É meu amigo, e é tão vítima como aqueles miúdos.
Biraz zamanımı aldı. Benim kanım, Esther'in büyüsü Marcel'in zehri ve Lucien Castle'ın külleri.
Demorei algum tempo, usei o meu sangue, a magia da Esther, o veneno do Marcel e as cinzas do Lucien Castle.
Unutmayalım ki, Elijah da seni öldürdü.
Nem eles te trarão consolo. Não te esqueças que o Elijah também te matou.
Elijah, sanırım Hollow Mary'nin kocasına ailemi öldürtmüş.
Elijah, acho que o Hollow obrigou o marido da Mary a matar os meus pais.
Şu cadı, Dominic, hala dışarıda ve kardeşlerimin ölmesini istiyor. - Onu haklamanın bir yolunu bulmalıyım. - Evet, doğru.
Aquele bruxo, o Dominic, continua por aí, portanto, se quer o meu irmão morto, tenho de arranjar forma de o destruir.
Hasat törenine oldukça aşinayım.
Conheço bem o Ritual da Colheita.
Yani şüphelerin de olsa, farklılıklarımız da olsa yeteneğin inkar edilemez.
Sejam quais forem as tuas dúvidas, sejam quais forem as nossas divergências, o teu dom é irrefutável.
Marcel'i çıkardım. O da beni güvende tuttu.
Deixei o Marcel sair e ele protegeu-me.
Onlara, senden güzel sözlerle bahsetmemi istiyorsan bunun için artık çok geç, tatlım.
Se queres que meta uma cunha por ti, tira o cavalinho da chuva, querida.
Senin tarafındayım. Hollow neye kalkıştıysa onu bitirmeden seni tekrar onun karşısına dikmeliyiz.
Vamos pôr-te em forma antes da Hollow acabar o que começou.
Seni o kolyeye taşımak için başka bir cadıyla bağ kurmalıyım. Güçlü bir cadıyla. Ailemin soyundan gelem.
Para te colocar no pingente precisava de canalizar outra bruxa, uma bruxa poderosa, nascida da linhagem da minha família.
Düşmanımızı mağlup ettikten sonra buradan ayrılacağımıza anlaşmıştık. Ama anlaşmaya sadık kalırsak bazı fırsatlar kaybolabilir.
Sei que o acordo era a minha família sair da cidade, depois de derrotada a inimiga, mas talvez haja oportunidades perdidas, se cumprirmos o acordado.
Peki, bu sorunu da geride bıraktığımıza göre ne yapacağımıza dair konuşabiliriz artık diye düşünüyorum.
Então, agora que todos os problemas ficaram para trás, achei que podíamos conversar sobre o que acontecerá a seguir.
O kitap özel. O kitap, Hollow'un gücünün bu dünyadaki bir uzantısını taşıyor, anladın mı?
Aquele livro representa uma extensão do poder da Hollow neste mundo.
Ailemin geri kalanına kıyasla hayatım çok kısa olacak.
Comparada com o resto da minha família, a minha vida vai ser muito curta.
Terör estirmekten zevk alırdım. Bunu başkalarına da aşıladım.
E divertia-me com o terror que inspirava nos outros.
O düşmanımızın düşmanı.
É inimigo da nossa inimiga.
O bir... yemek odası setiydi, her parçasını tıpkı tanımladığı şekilde tasarlamıştım.
Era um conjunto de sala de jantar, Desenhei cada peça da maneira que descreveram.
Benim yatağım şurada, burada da Pidge ve Ouija var.
O meu beliche é ali e aqui está a Pidge e a Ouija.
Popomu ayıracağım, o da arasını tıraşlayacak.
Tenho de afastar as nádegas e ela tem de pôr mãos à obra.
Adım Tasha Jefferson ve Litchfield'da mahkûmum.
O meu nome é Tasha Jefferson e sou uma reclusa aqui em Litchfield.
O işi kendi başına yaptığına da hiç inanasım gelmiyor.
E duvido muito que tenhas feito isso sozinha.
Çünkü bir arkadaşım var ve poliçe sahibinin intihar ettiğine dair bir şüphe bulunması durumunda poliçeyi düzenleyen firmaların kesin ya da istatistiki olarak hangi sıklıkta sigorta taleplerini geri çevirdiklerini araştırıyor.
Porque eu tenho um amigo e ele queria ter uma ideia ou saber as estatísticas, na verdade, da frequência com que as seguradoras recusam coberturas se houver alguma suspeita de que o segurado cometeu suicídio.
Sonra bir bakarsın, İşçi Bayramı gelmiş ve hem sana hem de bankaya borcum var. Satmam için baskı yapıp yatırımını da faiziyle tazmin edersin.
Depois, de repente, é Dia do Trabalhador e devo-lhe dinheiro a si e ao banco e você força uma venda, recupera o seu investimento com juros.
Madem o kadar çok vaktin var, programını konuşalım mı?
Já que tens tanto tempo, vamos falar da tua agenda?
Otoriteye ahmakça inanmak gerçeğin en kötü düşmanıdır sevgili Betty'm.
Uma fé tola na autoridade, cara Betty, é o pior inimigo da verdade.
Aynı zamanda saçımın ağarmasının da sebebidir.
É também a razão por que tenho o cabelo grisalho.
Ancak zamanı tanımlayamadığımız sürece hızın matematiksel tanımı önemsiz kalacaktır.
Mas a descrição matemática da velocidade é irrelevante, se não pudermos definir o tempo.
Açıkçası, sizin varlığınız da benim Prusya matematiğinin geleceğine olan saygımı zedeliyor.
Para ser sincero, a sua mera presença afecta o meu respeito pelo futuro da matemática prussiana.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]