Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Y ] / Yapman gerekeni biliyorsun

Yapman gerekeni biliyorsun перевод на португальский

139 параллельный перевод
Evet Luke, yapman gerekeni biliyorsun.
Olha, conheces os teus deveres.
Yapman gerekeni biliyorsun, Joe.
Tu sabes o que tenho a fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Tu sabes o que tens a fazer.
Karşı tarafa geçtiğinde yapman gerekeni biliyorsun.
Vais saber a hora de entrar por lá.
Yapman gerekeni biliyorsun kovboy.
Sabe o que precisa fazer, caubói?
- Alan, yapman gerekeni biliyorsun.
- Já sabes o que fazer, Alan.
Şimdi sen bedeni yapan video terimisin. Yapman gerekeni biliyorsun.
E agora que é a palavra vídeo feita carne, sabe o que deve fazer.
Al, yapman gerekeni biliyorsun.
Al, sabes o que tens a fazer.
Worf, yapman gerekeni biliyorsun.
Worf, você sabe o que fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun. Evet, anne.
Estou sim, vou ao concerto dos Oozing Meat, e queria uma limusina esticada.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Sabes o que deve fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Sabe o que tem a fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun, moruk.
Já sabes como é. Meu velho.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Sabes o que tens a fazer, certo?
- Yapman gerekeni biliyorsun değil mi?
Tu sabes o que tens de fazer.
- Yapman gerekeni biliyorsun.
- Já sabes a rotina.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Muito bem, sabes o que tens a fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Sabes o que tens de fazer.
Tyr, yapman gerekeni biliyorsun.
Tyr, tu sabes o que fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Tu sabes o que tens a fazer, não sabes?
- Yapman gerekeni biliyorsun.
- Sabes o que fazer.
Hildenberg... yapman gerekeni biliyorsun.
Hildenberg, sabes o que tens a fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun, Carla'ya karşı dürüst ol, ne kadar zor gelse de.
Vá lá meu! Tu sabes muito bem o que tens a fazer! Tens de ser sincero com a Carla, por muito que te custe...
Yapman gerekeni biliyorsun.
Tu já tens uma ideia geral da planta.
Yapman gerekeni biliyorsun, Billie.
Sabes o que fazer, Billie.
Yapman gerekeni biliyorsun.
- Ben, sabes o que tens a fazer.
Gitmemizi istiyorsan yapman gerekeni biliyorsun.
Se nos quiserem fora dali, já sabem o que têm de fazer.
- Sanırım yapman gerekeni biliyorsun.
- Sim. Sim, acho que sabes o que tens de fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Tu sabes o que fazer.
- Pekala, yapman gerekeni biliyorsun.
- Tu sabes o que tens a fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Já sabe como é.
Eric, yapman gerekeni biliyorsun!
Eric? Tu sabes o que tens que fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Você sabe o que fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun. Ama unutma emrime aldığım tek sen değilsin.
Você sabe o que tem de fazer, mas entenda... que não é a única pessoa a quem pedi.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Claire, sabes o que tens a fazer.
Roberto, yapman gerekeni biliyorsun.
Roberto, sabes o que tens de fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun Alice. Çocuğu öldür ve kendini bu suçluluktan kurtar
Sabe o que tens que fazer, Alice, mate a criança e pendure-se numa corda em qualquer lugar.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Sabes o que tens a fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Você sabe o que tem que fazer.
Tamam, yapman gerekeni biliyorsun. Vurucu darbeyi indir.
Bem, já sabes o que fazer.
Wayne gelirse, yapman gerekeni biliyorsun, değil mi?
Se o Wayne vier, sabes o que fazer, certo?
Ama yapman gerekeni biliyorsun, değil mi?
Mas sabes o que tens de fazer, não sabes?
Yapman gerekeni biliyorsun.
Sabes o que fazer.
Yaşlı adamı görürsen yapman gerekeni biliyorsun.
Se virem o velho, já sabem o que fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun.
- Sabes o que fazer?
- Yapman gerekeni her zaman biliyorsun.
- Sabe exactamente o que deve fazer.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Sabes o que deves fazer.
Büyük anne! Yapman gerekeni biliyorsun.
Sabes o que fazer...
Yapman gerekeni biliyorsun.
Consegues.
Yapman gerekeni biliyorsun.
Tu sabes o que tens de fazer.
selam, ben Zoe.yapman gerekeni biliyorsun, o zaman hadi 45 dakikadır seni söz verdiğim gibi romantik olmayan yerde bekliyorum.
É a Zoe. Sabe o que tem de fazer. Faça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]