Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Ç ] / Çocukların

Çocukların перевод на португальский

30,425 параллельный перевод
Bu savaş İslam'ın çocuklarına karşı açılmış bir savaştır.
Agora é uma guerra contra os filhos do Islão.
Çocukların sesleri kulağıma garip geliyor.
Penso que ouço os miúdos.
Çocuklarını kaybeden çiftlerde böyle oluyormuş.
Acho que acontece a quem perde um filho.
Artık o çocukların yüzlerini görmüyorum.
Já não vejo o rosto daquelas crianças.
Hey, Hayley, Çocukların düşüncesine göre...
Hayley, os rapazes acham que... - Está tudo bem?
Bak. Dallas'a seni aramak için geldiğimde gördüklerim şuydu... Sen, Ric ve beraber mutlu olduğunuz çocuklarınız.
- Olha, quando eu fui ter contigo a Dallas, eu vi-te a ti, ao Ric e às meninas.
Ama onlar senin çocukların ve bu kararı ben veremem.
Mas elas são tuas filhas, e eu não posso tomar essa decisão por elas.
Caroline çocuklarını getiriyor ve içeri gireceğiz. Ve önemli olan tek şey bu.
A Caroline vai trazer as filhas dela, e nós vamos entrar, e é só isso que importa.
Siyah çocukların olan ailelerin onlara suçlu gibi davranılmasına hazır olmaları gerektiğini söylediği konuşma.
A que os pais têm com os seus filhos pretos para prepará-los para serem tratados como criminosos.
Ailenizi, çocuklarınızı seviyorsanız Fish Mooney'i bulun.
Se amam a vossa família, se amam os vossos filhos, encontrem a Fish Mooney.
Çocuklarını elinden alırlar.
Eles vão ficar com os teus filhos.
Ve çocuklarını sevmenin bazen zor seçimler yapmak anlamına geldiğinden.
E de como amar os nossos filhos por vezes significa fazer escolhas difíceis.
Sizi korumak ve en azından çocuklarını özgür bir ebeveyn ile büyütmek için iki suçu da üstlenmeye çalıştı.
Então, para a proteger e para deixar os vossos filhos com uma das progenitoras, tentou assumir a culpa por ambos os crimes.
Eminim ki, oradaki diğer çocukların Çocuk Koruma Hizmetleri'ne daha fazla ihtiyacı vardır.
Com certeza, há miúdos que precisem mais da proteção do Serviço de Menores.
Tek yapman gereken kendinden önce çocuklarını düşünmek.
Tudo o que tens que fazer é pensar nos teus filhos antes de ti, só isso.
Çocukların DNA'ları kurbanın üzerinde bulunamadı.
A vítima não tinha ADN dos rapazes.
Çocukların üçü de Wyckoff Islah evindeler.
Os três estão no instituto correccional Wyckoff.
Eğer onlar yapmadıysa çocukların bu detayları bilmesi mümkün değil.
É impossível estes miúdos saberem estes detalhes, se não foram eles.
Çocukların avukatları neden bu konu üzerine düşmemiş?
Porque é que a defesa dos miúdos não falou disso?
Ben çocukların kamerayı çaldıkları yerdeyim.
Muito bem, estou onde os miúdos agarraram a câmara.
Çocukların adımlarını takip ediyorum.
Sigo os passos dos rapazes.
Çocukların ateş yaktığı yerdeyim.
Estou a chegar ao local onde atearam o fogo.
Ama çocukların oraya gelmesine sekiz dakika var...
Mas os miúdos ainda tinham oito minutos para chegar...
Zaman geçtikçe, o çocukların ifadeleri konusunda şüphelerim arttı.
Com o tempo, comecei a ter dúvidas sobre as confissões dos rapazes.
Ve park ziyaretimizde de çocukların lehine bahane bulamadık.
E a nossa visita ao parque não deu nenhum álibi aos rapazes.
Çocukların avukatları da öyle.
Tal como os advogados dos rapazes.
Ya da diğer çocukların masum olduğuna.
Ou da inocência dos outros rapazes.
Notların hiçbirinde çocukların nereden ve ne zaman toplandığı yazmıyor.
Nada nas notas diz onde é que os miúdos foram apanhados, ou quando.
Çocukların merkeze girerken tutulan belgelerinden ne zaman toplandıklarını nasıI anlayacağız?
Como é que o registo das detenções vai dizer-nos onde é que foram apanhados?
O zaman bu çocukların biraz havalı ve zengin olduklarını da düşündünüz.
Então também deve ter pensado que estes rapazes eram extravagantes e ricos.
Liseli çocukların dramasından kaçınmış olurum.
Assim evito todo o drama com os rapazes.
Ma'an'ın çocukları, bizim çocuklarımız. Batı'nın çizdiği anlamsız bir sınırın ötesinde yaşıyorlar.
Crianças de Ma'an, os nossos filhos, do outro lado de uma fronteira sem sentido criada pelo Ocidente.
Çocuklarımın babası o.
É o pai dos meus filhos.
Bakın çocuklar, buna devam edemezsiniz.
Olha, vocês não podem continuar nisso.
Pekâlâ, bak, çocuklar annelerini kucaklamayalı neredeyse bir hafta oldu bu yüzden bunun iki, üç hafta yada asla olmayacağını garantilememizin bir yolu varsa bana yapmamız gerekeni söyle yeter.
Olha, já se passou quase uma semana desde que as meninas puderam abraçar a mãe, portanto... Se houver algo que possamos fazer para nos assegurarmos de que não serão duas semanas, nem três, nem nunca... Diz-me só o que temos de fazer.
Çocuklar, dostumuz Mohan'ın ne kadar korktuğunu fark eden bir tek ben miyim?
Pessoal, alguém notou como o Mohan enlouqueceu?
Kardeşimin, çocuklarımın, insanların istediği, özür.
Minha irmã, meus filhos, vocês humanos... Um pedido de desculpa.
- Çocuklar. Dünyanın sonunun geldiğine seviniyorum.
Estou tão feliz por o mundo estar a acabar.
Alın çocuklar.
Tomem, rapazes.
Altı asker, çocuklarımızı öldüren, bizi zehirleyip yozlaştıranlarla mücadele sırasında hayatını kaybetti.
Seis soldados deram as suas vidas para ajudar a erradicar os que envenenam, corrompem e matam as nossas crianças.
Çocuklar, fikirlerinizi unutmayın, fikirlerinizi unutmayın.
Muito bem, malta, não se esqueçam do que iam dizer.
Neden diğer çocuklar senin yaptığını söylüyor o zaman?
Então, porque é que o outro miúdo diz que magoaste?
Bunların hiçbirisi onun, çocuklar tarafından parkta saldırıya uğradığını değiştirmeyecek.
Provavelmente não vai mudar o facto de ter acabado no parque e agredida por aqueles miúdos.
Çocuklar söylediğin kadar yakınlarsa, Brian'ın arkasını kollayacaklardır.
Se eles forem tão unidos como dizes, vão apoiar o Brian.
Pekâlâ, hadi siz tabaklarınızla ilgilenin, çocuklar.
- Trabalhem nos vossos pratos.
Seni kasten tahrip ederken gören çocuklar öyle demiyor ama. Bütün her tarafını boyamışsın. O yüzden, şimdi şöyle olacak, Andre.
Não é isso que dizem os miúdos que te viram destruí-lo intencionalmente.
Bildiğin üzere hayatın bir sonu var. Hayır, durun çocuklar, yapmayın ya.
- É o fim da vida como a conheces.
Pekâlâ çocuklar, yönetici, bulduğumuz anahtarların şu anda tutulmuş iki odaya ait olduğunu doğruladı.
Muito bem, pessoal, o gerente confirmou que as chaves que encontramos pertencem a dois quartos actualmente ocupados.
Pekâlâ, 12. kata göz atacağız. Siz çocuklar 21. kata bakın.
Vamos verificar o 12º andar.
Neden çocuklarımın iki farklı babası olduğunu da söylemedin?
Diz logo que os meus filhos têm pais diferentes!
Yarın görüşürüz çocuklar.
Vejo-vos amanhã.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]