English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / Have some water

Have some water Çeviri Türkçe

610 parallel translation
Do you suppose I could have some water?
Biraz su içmem gerektiğini düşünüyorum.
Then I'll have some water.
O zaman su içerim.
Have some water.
Biraz su iç.
There we are, have some water.
İşte, biraz su iç.
Please, sir, could I have some water?
Lütfen biraz su alabilir miyim?
Can I have some water?
- Su alabilir miyim?
Could I have some water?
Biraz su alabilir miyim?
Come and have some water, tax.
Hadi gel biraz su iç, Tax.
Can I just have some water?
Biraz suyun var mı?
May I have some water please?
Biraz su alabilir miyim lütfen?
I gotta have some water.
Çok susadım.
I gotta have some water, major.
Binbaşı, çok susadım.
Would you happen to have some water in that canteen?
Mataranızda biraz su var mı acaba?
May I have some water, please?
Biraz su alabilir miyim lütfen?
Can I please have some water?
Biraz su alabilir miyim?
Don't forget to let the neighbours have some water.
Bahar, suları bazen aşağı tarlalara salmayı ihmal etme.
I'm sorry, but can I have some water?
Afedersiniz biraz su alabilir miyim?
Can I have some water?
Biraz su alabilir miyim?
Can I have some water?
Su alabilir miyim?
Shall I have some water?
Biraz su alabilir miyim?
Can we have some water now?
Artık su içebilir miyiz?
Have some water.
- Biraz su ver.
May I have some water?
Bir bardak su içerim.
- This lot should have some water.
- Şuradakilerden biraz su alabiliriz.
Have some water, you must be thirsty
Su ister misiniz? Susamışsınızdır!
May I have some water?
Biraz su alabilir miyim?
I couldn't eat anything they cooked but I'll have some water, please.
Onların pişirdiği hiçbir şeyi yemem ama siz bana su verin, lütfen.
Have some water.
Su al
Since I don't have any soda, you can have some sparkling water.
Yokmuş, o zaman soda iç.
Could I have some warm water with a twist of lemon?
İçinde limon dilimi olan bir bardak ılık su alabilir miyim?
I sure never thought I'd come to this... but I guess I'm gonna have to trade some whiskey for some water.
Ben kesinlikle buraya geleceğimi düşünmezdim... ama biraz su için, biraz whiskey ticareti yapmak zorunda kalacağım.
- You have some clean water?
- Biraz temiz suyun var mı?
Must have took bad water some place.
Kötü bir su içmişe benziyor.
- Can I have some ice water?
- Buzlu su alabilir miyim?
Put some more hot water in the pot because we have a guest here.
Demliğe biraz su ekle. Misafirimiz var.
We have water to waste. I'll make some biscuits.
Harcayacak suyumuz var, kurabiye yapacağım.
I got to have some more water.
Biraz daha su içmeliyim.
This is some fortress that they have water like this.
Böylesine güzellikte bir suya sahip son derece harika bir kale burası.
We'll have some hot water for you in the morning.
Sabah sizin için su ısıtacağız.
Let me have some of this water.
Bana suyu uzat.
Will you ring for the steward and have him bring some ice water?
Harvey, lütfen kahyayı çağırıp, biraz buzlu su ister misin?
Please may I have some hot water and tea?
Biraz sıcak su veya çay alabilir miyim, lütfen?
- Water, if you have some.
- Varsa, su alayım.
Tomorrow we'll have to find some food and some water, or it's going to be a very unpleasant stay.
Yarın su ve yiyecek bulmalıyız... Yoksa keyifsiz ziyaret olacak.
Look, can you get me some food, some.. some water, a map.. a map, so at least I'll have some idea where I'm heading?
Bakın, acaba bana biraz yiyecek, ve biraz su, bir de harita verebilir misiniz, en azından nerelerde olduğumu nereye gideceğimi bileyim.
There was some printing on the back of this, but it seems to have come off in the water. Look at this.
Arkada bir yazı varmış ama ıslanınca çıkmış.
Well, if we were gonna talk, why couldn't we have met at Bad Water or some civilized place?
Madem konuşacaktık, neden Bed Water ya da daha uygar bir yerde buluşamaz mıydık?
I've had just about everything else, might as well have some holy water.
Herşeyi denedim, öyleyse onu da içebilirim.
Some others have risen only to the water's level.
Bazıları suyun tam üstünde duruyor.
The boat was making water for to have been without use some time.
Filika bir süredir kalastra üzerinde oturduğu için ciddi şekilde su alıyordu [7].
We'll have to stop to get some water.
Durup su bulmalıyız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]