English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ D ] / Daha mı iyi

Daha mı iyi Çeviri İngilizce

20,348 parallel translation
Sence öylece öldürsek daha mı iyi olurdu?
Do you think it would have been better if we just killed them?
Sence zombi salgını daha mı iyi olur?
You think "zombie outbreak" has a better chance?
Yani senin henüz hamile bile olmadığın bebeğin durumu eski Caroline dan daha mı iyi
So the baby that you're not even pregnant with yet is doing better than old Caroline?
Daha iyi bir fikrin var mı?
You got a better idea?
Atalarımız daha iyi bir gelecek yaratmak için zalimleri topraklarından sürerken kanlarını döktüler.
Our ancestors spilled their blood to throw out their oppressors and to carve out a better future.
Eğer daha iyi bir alternatif varsa, onu hiç bulamadım.
If there's a better alternative, I've never found it.
Daha iyi olamam. Peki ya sen küçük hanım?
But what about you, little darlin'?
Sanırım yalnız yol alsam daha iyi.
I think I'm better traveling solo.
Daha iyi bir fikriniz var mı?
Any of you got a better idea?
4D olarak Transformers'ı izliyorum sanki ama on kat daha gerçekçi ve daha iyi bir oyunculuğu olanını.
It's like I'm watching "Transformers" in 4-D, but, like, ten times more realistic and with much better acting.
Buraya ilk geldiğim halimden daha iyi bir adam oldum.
I'm a better man than I was when I got here,
Etkinliğine daha iyi bir sunucu bulmak için başka bir etkinlik yapmak lazım.
This fundraiser should have a fundraiser for a better host of this fundraiser.
İpi kesen adamdan daha iyi biri değilim.
I'm no better than the man that cut the rope.
- Botu daha iyi kullanıyorum hem.
- And I'm better with the boat.
Normal şartlar altında çok daha iyi bir ev sahibiyimdir.
Under normal circumstances, I'm a much better host.
Gittikçe daha da iyi olmaya başladım.
_
Gerçekten de daha iyi bir insan olmaya çalıştım.
I really tried to become a better person.
- Anlaşmamızı ifşa edip başka bir üreticiden daha iyi bir teklif almışlar. Yani Erkek Karınca artık yok, ağzımıza ettiler.
- Because they shopped our deal and got a better bid from another appliance maker, so Maleant's out, they fucked us.
Hayatımı yola sokmaya çalışıyorum ve bence ilişkimizi profesyonel boyutta tutarsak ikimiz için de daha iyi olur.
I'm trying to get my life back on track. I just think maybe it's better, for both of us, if we keep things a little more professional.
Seni daha iyi koruyamadığım için de özür dilerim.
I'm sorry that I... I didn't protect you better.
Daha iyi bir hikâyesi olan var mı?
So, anyone got a better story than that?
Ve bir sonrakinde daha iyi işler çıkaracağımızı düşünüyorum.
And I think that on the next one, we're only gonna get better.
Yeni dünyamızı daha iyi yapmak için tek başımıza olacağız.
We'll be left alone to make our new world better.
Evet, Küçük Matbaa Hanım'dan daha iyi... aaa işte burdasın.
Yes, better than Little Miss Print shop... and there you are.
Marge, hiçbir şey çiçeklerden daha iyi "Özür dilerim" diyemez.
Marge, nothing says "I'm sorry" better than flowers.
- Ben de askerim... ama bu adamlar oğlun gibi adamlar ; yumuşak ata, pek çifteden daha iyi tepki verirler.
I'm military, too- - but these guys, guys like your son, they respond better to the velvet glove than they do the iron fist.
Daha iyi anlatamazdım.
I couldn't have said it better myself.
Daha iyi bir saldırı planı bulmak için etrafı gözleyeceğim.
I'm scouting around back to see if there's a better plan of attack.
Daha iyi hissedeceğimi sanmıştım.
I thought it would make me feel better.
Beni daha iyi bir insan yaptığını sanmıştım ama yanlış düşünmüşüm.
I thought she made me a better man, but... I was wrong.
Bu Jamie Kennedy tipi durumu olmamaktan daha iyi, adamım çünkü be efsanevi bir şey ve bilgili!
This better not be a Jamie Kennedy type situation, man because this is the stuff of legend and lore!
Mariana'nın bundan hoşlandığını sanmıyorum ama benim kendimi daha iyi hissetmemi sağladı.
I'm not sure Mariana's too thrilled about it, but it makes me feel better.
Beni daha iyi hissettiren sensin, tamam mı?
You're what makes me feel better. Okay?
Python 6 kötü amaçlı yazılımın şifrelemesini NOB'daki herkesten daha iyi biliyor.
He's got better grasp on Python 6 malware encryption than anybody at the DEO.
İnsan olma halini daha iyi anlamak için sanattan istifade ettiğim bir zaman oldu. Francis Bacon'ın açığa vurduğu ıstırap, benim kavrayamayacağım derinlikteydi. Yahut bir Dylan balladı pek çok kişi gibi varoluşsal bir sürüklenme içinde yaşamanın ne anlama geldiğini idrak edebilmeme yardımcı oldu.
There was a time I used art to deepen my understanding of the human condition, so Francis Bacon revealed a depth of suffering that I couldn't comprehend, or a Dylan ballad helped me get inside what it meant to live as so many
Freddie'nin daha iyi olması için sana yardım edecek. Bunu yapabilir miyim bilmiyorum.
He's gonna help you to get Freddie better.
Daha iyi bir adam olayım istiyorum ~
♪ I want to be a better man ♪
Daha iyi bir adam olayım istiyorum ~ Ama, yani önce ben söyledim.
♪ I want to be a better man ♪
Dünya'yı ele geçirmek için, onu korumakla yükümlü bir kuruluşun içine sızmaktan daha iyi bir şey var mıdır?
What better place to take down our world than from inside the organization tasked with protecting it?
Olay yerini benim ve adamlarımın kontrol altına alması daha iyi olur.
It would be best for my officers and me to secure the crime scene.
- Daha iyi yapmayacağım.
- I can not do better.
Yenilmek için para alıyorsun, Mijo. Daha iyi ne olabilirdi?
You get paid to lose, m'hijo.
- Ben parkta mal gibi yürürken ya yanımızdan daha iyi birisi geçerse?
- Yeah, so? - So what if somebody better comes along while I'm having a dorky walk in the park?
Sanırım açıklamayı sizden duymaları daha iyi olur.
I think it's best they hear that from you.
Ahalinin George yerine benim yaptığımı düşünmesi daha iyi.
It's better folk think it's me than harm comes to you and George.
- Daha iyi bir planım var.
I have a better one.
Nasıl daha iyi yaparım bilmiyorum ama fikirlere açığım pekala, fıkralarını anlat bakalım
I don't know how I could be much better, but I'm open to your ideas. All right, let me hear some of your funnies.
Böyle daha iyi, tatlım.
That's more like it, sweetheart.
Tatlım, Elizabeth Brown çoğu anahtardan sadece biri, iyi hijyen de buna dahil ama tek o değil, iyi beslenme, takıntı yapmama, bunların hepsi bu işe daha çok odaklanmanı sağlar.
Honey, Elizabeth Brown is one of many keys, including but not limited to good hygiene, proper nutrition, and not obsessing, all of which you could afford to pay more attention to.
Daha iyi ve deneyimli çalışanlarımız var- -
We have better, more experienced people- -
- Benden çok daha iyi, maalesef.
A lot better than me, I'm afraid.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]