Sadece bir dakikalığına Çeviri İngilizce
347 parallel translation
Sadece bir dakikalığına.
Just for a minute.
- Sadece bir dakikalığına.
- Only for a moment, sir.
Sadece bir dakikalığına canım.
Only for a minute, dear.
Ama varsayalım sadece bir dakikalığına.
But let's pretend... just for a minute.
Sadece bir dakikalığına ödünç aldık.
We only borrowed them for just a minute.
Covin'in Buckley'i hatırlatması... heyecanımı biraz azalttı, ama sadece bir dakikalığına.
Covin's reminder about Buckley... took some of the excitement out of me, but only for a minute.
Sadece bir dakikalığına!
Please.
Sadece bir dakikalığına.
Just for one moment.
Evet, sadece bir dakikalığına.
Yeah, just for a minute or two.
Sadece bir dakikalığına durdum.
I'm just stopping by for a minute.
Hadi sadece bir dakikalığına konuşalım.
Let's just talk for a moment.
Yukarı gelebilirsin ama sadece bir dakikalığına.
You can come up, but just for a minute.
Masadan sadece bir dakikalığına ayrılmıştım.
I only left the table for a minute.
Ama sadece bir dakikalığına girmem lazım.
Ma devo intrare un momentino solo.
Görünüşe göre sadece bir dakikalığına gözden kaybolmuş.
Apparently, he was at no time out of sight for more than a minute.
Oradayken, sadece bir dakikalığına yorgunluktan dizlerimin bağı çözüldü.
Just for a minute there, I was awful tired.
Sadece bir dakikalığına içeri gideceğim.
I'll go in just a minute, I promise.
Sadece bir dakikalığına yukarı gidiyorum.
I'm just popping upstairs for a moment.
Haydi, sadece bir dakikalığına.
Come on, just for a minute.
Sadece bir dakikalığına ayrılmıştım, efendim.
I was only away for a minute, master.
Sadece bir dakikalığına gidiyorum.
'I'll just go through for a minute.'
Sadece bir dakikalığına, olur mu?
Just cut it out for a minute, will ya?
- Marty, seninle sadece bir dakikalığına konuşmak istiyorum.
Marty, I just wanna talk to you for a minute.
- Sadece bir dakikalığına.
- Just for a minute.
Sadece bir dakikalığına indim.
I was only gone for a minute.
Sadece bir dakikalığına.
Only for a minute.
Sadece bir dakikalığına gideceğim.
Let me go, just for a minute.
Sadece bir dakikalığına mı?
J ust for a minute?
Sadece bir dakikalığına.
IT WILL ONLY TAKE A MINUTE.
- Sadece bir dakikalığına.
Just for a minute.
Tamam ama sadece bir dakikalığına.
Ok, but just for a minute.
Hadi tatlım. Seninle sadece bir dakikalığına yalnız kalmak istiyorum... Hoşçakal diyebilmek için.
I just want to have you alone for a second... so we can say good-bye.
Selam, bize müsade edebilir misin ; sadece bir dakikalığına
Hi, could you excuse us for just a minute?
Sadece bir dakikalığına. Ogallala dışında bir dükkanda.
Just for a minute outside a store in Ogallala.
Sadece bir dakikalığına bir düşün!
Just think about it for a minute!
Sadece bir dakikalığına.
Just for a minute
Biriniz sadece bir dakikalığına girebilir.
I guess one of you could go in, for a minute.
Sadece bir dakikalığına.
Only for a moment.
Girebilir miyim, sadece bir dakikalığına?
I'm sorry to disturb you. Can I come in, just for a minute? Would it be possible?
Sadece bir dakikalığına uğramıştım.
- I just want to rest for a minute. - You're not interrupting anything.
Sadece bir dakikalığına ciddi olmam gerekiyor.
I have to get serious for a minute.
Sadece bir dakikalığına...
Just for a second...
Sadece bir kaç dakikalığına gideceğim.
I'll only go for a few minutes.
Evet, sadece bir kaç dakikalığına.
Yes for just a few minutes
- Bir dakikalığına sadece.
- For a minute.
Sadece bir kaç dakikalığına.
I knew her only a moment.
Sadece bir sefer, bir dakikalığına?
Just once, for a minute?
Sheila, Claude'un orda oturup sana bakmasının bir sakıncası var mı? Biz gitmeden sadece bir kaç dakikalığına.
Sheila, is that okay if Claude just sits here and looks at you... for a few minutes before we go?
Joey, sadece seni bir dakikalığına yalnız yakalamak istedim.
Joey, I just wanted to get you alone for a second.
Sadece bir kaç dakikalığına Nereden baksan bir düzine vardı
Only for a few second Still, it was pretty gross
Evlat, eğer sadece beş dakikalığına doktor olmuş olsaydım... şimdi bu bir trajedi olabilirdi.
Son, if I'd only gotten to be a doctor for five minutes now that would have been a tragedy.
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24