English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ S ] / Sadece birkaç dakika

Sadece birkaç dakika Çeviri İngilizce

528 parallel translation
Sadece birkaç dakika.
Just a few minutes late.
Orada sadece birkaç dakika bulundum
I was only there a few minutes.
Çok üzgünüm, sadece birkaç dakika kalacaktım Geldim çünkü...
I'm very sorry, I only meant to stay a few minutes.
Sadece birkaç dakika kalacağız.
We'll only stay a few minutes.
Sadece birkaç dakika önce.
Just a few minutes ago.
Sadece birkaç dakika için uğradım.
Only dropped in for a second.
- Sadece birkaç dakika.
- But only for a few minutes.
Tamam ama sadece birkaç dakika.
Well, all right, but only for a few minutes.
Sadece birkaç dakika sürer.
It's just a matter of a few minutes.
Sadece birkaç dakika ile onu kaçırmış.
She missed him by just a few minutes.
Onu orada öyle yatıyor görünce ve sadece birkaç dakika önce hayattaydı.
When I think of her lying there like that and only a few minutes before she was alive...
Sadece birkaç dakika kalacağım.
I'll only be a few minutes.
Bay Sproule ile sadece birkaç dakika görüşemez miyim?
Can't I have just a few moments with Mr. Sproule now?
Bana sadece birkaç dakika verin.
- It's not necessary. Just give me a couple of minutes here.
Sadece birkaç dakika daha kaldı.
Only a few more minutes.
Hastane sadece birkaç dakika mesafede.
The hospital is only minutes away.
- Sadece birkaç dakika sürer.
- It'll only take a few minutes.
- Sadece birkaç dakika sürer.
- It'll only take a minute.
Sadece birkaç dakika ayırabilirim.
I can only give you a few moments.
Anladığım kadarıyla çavuş sizi sadece birkaç dakika gördü Bayan Wendice.
I gather the sergeant only saw you for a few moments, Mrs. Wendice?
- Bize sadece birkaç dakika lazım.
We only need a few minutes.
Sadece birkaç dakika, kısa bir süre için.
Just a few minutes, a little time.
Sadece birkaç dakika kalacağım.
I'll stay only a few minutes.
Hatta, sadece birkaç dakika daha kalabilirim.
In fact, I can stay only a few more minutes.
Sadece birkaç dakika giydim.
I only had it on for a few minutes.
Sadece birkaç dakika.
Only a few minutes.
- Lütfen, sadece birkaç dakika daha.
- Please, just a few more minutes.
- Sadece birkaç dakika.
- A few minutes, please.
Ama bana verilen konunun ilk paragrafını bitirdim... sadece birkaç dakika uğramak ve doğru yolda... olup olmadığımı öğrenmek istiyordum.
But I've finished the first paragraph of my assignment... and I just wanted to drop by her place for a few minutes... and see if I was on the right track.
Dr. Stone'la randevum olmadığını biliyorum... sadece birkaç dakika görüşmek istiyorum.
I know I don't have an appointment with her... but I just want to see her for a few minutes.
Tek istediğim beni dinlemeniz, sadece birkaç dakika.
All I want you to do is listen to me, just for a few minutes.
- Sadece birkaç dakika kalacağım.
- I will only stay a few minutes.
Cesur ol benim güzel sevgilim, sadece birkaç dakika daha!
- Be brave, my sweet, just a few more minutes. - Right.
Sadece birkaç dakika sürer.
It'll only take a few minutes.
Çok özür dilerim ama sizden çıkmanızı... Sadece birkaç dakika sürer.
Well, I'm very sorry, but I must ask...
Sadece birkaç dakika sürer.
It'll be just a few minutes.
- Sadece birkaç dakika sürer.
- It will just be a moment.
Sadece birkaç dakika sürer.
Just be another few minutes.
- Sadece birkaç dakika, doktor.
- Just a couple more minutes, Doctor.
- Sadece birkaç dakika, tamam mı?
- Just a few minutes, OK?
Bayır aşağı yarışına sadece birkaç dakika kaldı bayanlar ve baylar.
We are just a few moments now, ladies and gentlemen, from the start of the downhill.
- Sadece birkaç dakika...
If you could only wait a few minutes.
Sadece birkaç dakika.
A few more minutes.
Sadece birkaç dakika kalacaktım amca
You bring a young man and leave him outside!
Sadece biri o da birkaç dakika içindi.
No. Only the one for a few minutes.
Dün gece birkaç dakika kendine gelebildi bu sabah da sadece bir kaç saniye.
He was conscious for two minutes last night and another few seconds this morning.
Sadece onu birkaç dakika görmek istemiştim.
I just wanted to see him a minute.
Ama dediğim gibi, sadece 15 dakikamız var. Birkaç dakika dediğin nedir ki?
I BU I LT A CH ESS SET AND EVERYTHING.
Değersiz, acınası... bir yaşamın var ama hayatta kalma içgüdün de var. Birkaç dakika sonra, hayatının kayıp gittiğini, artık varlığının sadece dakikalarla ölçülebileceğini hissettiğinde kimin daha güçlü olduğunu göreceğiz, Bay Woodsworth.
You've got a worthless, miserable little life, but you've got an instinct for survival, and in a few minutes, when you feel life slipping away, when you feel your survival is just a question of minutes,
- Sadece birkaç dakika.
- Just a few minutes.
Sadece onun o heriflerden birkaç dakika içinde kurtulmasını sağla ve onu dışarı getir.
Just pry her loose from those guys in a few minutes and bring her outside.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]