Sadece sen ve ben Çeviri İngilizce
2,239 parallel translation
Öğle yemeği rezervasyonu yap, sadece sen ve ben.
Put lunch in the books, just you and me.
Sadece sen ve ben.
Justyou and me.
Sadece sen ve ben, stepne yok.
Just you and me this time. No third wheel.
Artık sadece sen ve ben varız küçük kız.
It's just you and me now, little girl.
Sadece sen ve ben olacağız ve daha önce hiç denemedik böylesini.
It would just be you and me, and we've never known that before.
Sadece sen ve ben.
Then it'll just you and I.
Sadece sen ve ben.
You know, just you and me.
Sadece sen ve ben. Eğer para el değiştirirse, basından habersiz olur.
And if any money changes hands, it's out of the press.
Neden bugün öğle yemeğine çıkmıyoruz, sadece sen ve ben?
Why don't we have lunch later, just you and me?
Sadece sen ve ben.
It'll be just me and you.
Yani sadece sen ve ben olacağız.
Reckon it'll just have to be you and me, then.
- sadece sen ve ben.
- just you and me. - Okay.
Bu hafta sonu, çocuklar olmadan sadece sen ve ben uzaklara gideceğiz.
That just you and I can go away this weekend- - No kids.
Burada sadece sen ve ben varız, Derek.
It's just you and me here, Derek.
Görünüşe göre sadece sen ve ben, Lily.
All right, it's just you and me, then, lily.
Sadece sen ve ben.
Come on.
Şimdi burada sadece sen ve ben varız.
Now, it's just you and I here.
Evet. Sadece sen ve ben halledebiliriz.
Yes, just you and me.
- Yıldızların altında sadece sen ve ben.
Just you and me under the stars. Okay.
- Sadece sen ve ben.
Just you and me.
Artık sadece sen ve ben varız.
It's just me and you now.
Sanırım sadece sen ve ben varız, evlat. Ne şaşırtıcı. Kahretsin.
[indistinct chatter ] [ chuckles]
Sadece sen ve ben varız ahbap.
It's just you and me, mate.
Sadece sen ve ben varız.
It's just you and me.
Aynen böyle, evlat. Sadece sen ve ben.
That's right... son.
Artık sadece sen ve ben varız, Reggie.
It's just you and me now, reggie.
Sadece sen ve ben. Tamam, tamam.
Okay, okay.
Sadece sen ve ben.
Yeah, yeah, yeah.
Tabii. Sadece sen ve ben.
Just me and you.
Sadece sen ve ben, tek raunt, hile yok.
Just you and me, one round, no tricks.
Bir gece, sadece sen ve ben çıkalım.
Um, one night, you and me.
Sadece sen ve ben ıssız bir adada.
Just you and me on some remote island.
Burada sadece sen ve ben varız.
It's just you and me here.
Sadece sen ve ben?
Just you and me?
Sadece sen ve ben, tamam mı?
Just You and Me, okay?
Bu aralar bayağı gerginsin. Seni spa'ya götürmeyi düşünüyordum. Sadece sen ve ben.
Hey, listen, uh, you've been really stressed... so I thought I would take you for a spa day, just you and me.
Sanırım artık sadece sen ve ben kaldık.
So I guess it's just you and me now.
Sadece sen ve ben. Harika bir yemek ve şarap.
It's just you and I. It's great food, great wine.
- Sadece sen ve ben mi?
- Just the two of us?
Sadece sen, ben ve ölmüş Harry hayatta olduğunu biliyor.
only me, you and dead harry know she's alive.
Ben sadece hayata yaklaşımın üzerine konuşayım demiştim... ve sen gidip kıyafetlerini mi değiltirdin?
So I tell you to take a look at the way you approach life, and you put different clothes on?
Eğer onları kaybedersek sadece sen, ben ve tırabzan hikayesi kalırız.
You did! You told me to!
Sadece sen ve ben.
Just you and me.
Sadece şunu söylüyorum. Biliyorsun, sen ve ben teknik olarak ayrıydık.
I am just saying that, you know, technically, you and I - we were not together.
- Eskiden sadece sen, ben ve Patrick bunu biliyorduk.
It used to be just you, me and Patrick knew.
Sen benim en iyi arkadaşımsın Skills. Ve ben sadece...
You're my best friend, Skills, and I just...
Sen ve ben, sadece müziğe odaklanmalıyız.
You and me, we'll just focus on the music.
Ben konuşup duruyorum ama sen sadece "evet" ve "tabii" diyorsun.
I'm yakking away and you're just saying "yeah" and "sure."
Şu an sen ve ben sadece düşman tarafların pilotlarıyız.
Right now, you and I are just combat units called pilots.
Ben sadece sen ve Ralph Cuma günü akşam yemeğine gelir misiniz diye merak ettim.
I just wondered if you and Ralph Wanted to come over for dinner on Friday.
Ben her zaman sadece sen istedim, Dan, ama benim bile sınırlarım var.
I've always only wanted you, Dan, - but even I have my limits.
sadece sen 117
sadece sen varsın 16
sadece senin 16
sadece seni 36
sadece senin için 20
sen ve ben 703
sen ve ben mi 22
ve benim 32
ve beni 30
ve ben de 88
sadece sen varsın 16
sadece senin 16
sadece seni 36
sadece senin için 20
sen ve ben 703
sen ve ben mi 22
ve benim 32
ve beni 30
ve ben de 88
ve bence 17
ve bende 18
ve ben 446
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece sordum 78
sadece merak ettim 133
sadece benim 48
sadece bir adam 18
sadece merak ediyorum 23
ve bende 18
ve ben 446
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece sordum 78
sadece merak ettim 133
sadece benim 48
sadece bir adam 18
sadece merak ediyorum 23
sadece beni 16
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece biraz 87
sadece ikimiz 113
sadece bekle 58
sadece bir kere 62
sadece bu 76
sadece bir 91
sadece soruyorum 46
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece biraz 87
sadece ikimiz 113
sadece bekle 58
sadece bir kere 62
sadece bu 76
sadece bir 91
sadece soruyorum 46