Sadece senin Çeviri İngilizce
8,097 parallel translation
- Sadece senin için.
- Just for you.
Sadece senin çok özel biri olduğunu düşündüğümden ya da böyle hissettiğimden sana sataşıyorum.
I think the music is beautiful. I'm just teasing you because I think, or actually feel that you're very very special.
Sadece senin ifadeni alıyorum, Hepsi bu.
I'm just taking your statement, that's all.
Sadece senin için en iyisini istiyorum.
I only want the best for you.
Sadece senin şu sesini durdurmak için bunu yapıyorum.
I'm doing this just to make you stop making that noise.
# Sadece senin adın gerçek. #
Only your name stands for the truth
# Sadece senin adın gerçek.
Only your name is the truth
Sadece senin adını kalbim gururla söyler, ey vatanım. #
And calls out your name dear Mother!
Sadece senin kafayı sıyırdığın yer kısmına atlamak istiyorum.
I just wanna skip to the part where you freak out.
Sadece senin için burada olduğumu bilmeni istiyorum.
I just want you to know I'm here for you.
Bu düzenin ikimiz arasında da işlemeye başlaması fikri beni germiyor. ... Çünkü bu sadece senin sonun olur.
Which is why I find myself unnerved by the thought that when this pattern applies itself to you and I... that I will be the end of you.
- Biliyorum. Özür dilerim. Sadece senin için değil.
It's just a small supper party, very informal.
Sadece senin adına şu anda çok utandık.
We're all just embarrassed for you right now.
Sadece senin peşine düştüğün patojen değil ama.
And it's not the pathogen you're chasing.
Sadece senin yüzünden değil yani, evlat.
It's not just about you, kiddo.
Bunca zaman sadece senin için kaldım.
I've only stayed as long as I have for you.
Sadece senin adına çok sevindiğimi söylemek istedim.
I just wanted to say that I'm very happy for you.
Sadece senin incinmeni istemiyorum, o kadar.
I don't wanna see you get hurt, that's all.
Ben sadece senin için en iyisini istiyorum.
I just want the best for you.
Sadece senin ya da benimki bitmedi.
That just ain't you or me, huh?
Hem de sadece senin olayın değil.
Yeah, and it's not just about you.
Sadece senin ve benim ne yaptığım umrumda.
I only care about what you do and what I do.
Sadece senin güvenliğin için endişeleniyorum.
I'm only concerned for your safety.
Bir tepsiyi sadece senin için yapması için onunla görüşebilirim.
And I might be able to see about her making a whole batch just for you.
Hayır, sadece senin hayatın böyle!
No, it only happens to you!
Sadece bu seferlik, senin o olmadığını daha önceden biliyorum.
Only this time, I already know you're not the one.
Yanında oturup, sadece pencereden dışarı bakarsam senin için güzel olacak. Hadi ama.
And it'll only be nice if I'm sitting next to you, staring out the window?
Kesin kanıtlar gerekiyor. Yani darp raporu ve sadece Donn'un suçlu olduğunu değil bunlardan senin sorumlu olmadığını belirtecek şahitler.
You will need indisputable evidence, meaning physical documentation and testimonies that not only prove Donn's guilt but that you are not responsible for his indiscretions.
Senin böyle düşündüğünden emin değilim sadece.
I'm just not sure you do.
Brown, senin sadece kendin için çalıştığını söylüyor.
Brown says you're just working for yourself.
Ya da sadece arabaya binebilirsin. Seçim senin.
Or you could just get in car, your choice.
Liza, o senin ev arkadaşın sadece.
Liza, she's just your roommate.
Erlich, sadece buranın senin evin olduğunu bunca zamandır kalmamıza izin verdiğin için iyi ettiğini ve ofisimizi alınca yolundan çekileceğimizi söylemek istedim.
Hey, um, Erlich, I just want to say this is your house and you've been really cool letting us stay here for all this time, and as soon as we get our office space, we'll be out of your way.
Bu işte sadece tek bir deneme hakkımız var o yüzden işi şansa bırakmayalım. Senin olayın ne yani kendi bedenindesin, neden yüz yıl buralarda takıldın?
So what's the deal, I mean, you're in your own body, why'd you just stick around for a hundred years?
Senin nefretin, sadece aşkımı ölümsüzleştirir Nana.
Your hatred only immortalises my love, Nana.
- Sonsuza kadar senin yanında olmak istiyorum sadece. - Biliyorum.
- I just wanna be with you forever.
Senin sadece bir ortağın öldürüldü.
You had a partner killed.
Tamam, Penelope'tan bana sadece biraz yardımda bulunmasını istemiştim, tıpkı Durwood'un senin yanında bulunduğu gibi.
Okay, I needed Penelope out there to help me just as much as you needed Durwood here and you were fine with it.
Bu dilin, ağzından kolayca çıkmasına izin verme... yoksa çok geçmeden o ağız senin değil, onun olur. Ve sadece yalan söyler.
Let this language not become easy in your mouth or soon, it will no longer be your mouth, but his and it will tell only lies.
Onlar sadece şey yaparken senin izlemeni istemiyorlar.
they just don't want you watching us while we're, you know...
Bu her neyse senin için önemli olduğunu anlıyorum, ama sadece kostümden ibaret.
I understand that whatever this is, is important to you, but it's a costume, that's all.
Sadece eve gelip, bunu seninle paylaşmak istedim ve senin umurunda bile değil. Zerre umurunda değil!
And I just wanted to come home and share it with you, and you don't care... at all!
Ben sadece niye senin olmayan bir parayı bana teklif ettiğini anlamıyorum.
Fuck. I just... I don't understand why you would offer me money that wasn't actually yours to offer.
Oh, sus cidden! Senin az düşünmenin sebebi sadece gerizekalı olman!
You're only thinking less because you're an idiot!
Senin varlığını çekilmez yapan sadece geri zekalıca bir aptallık.
That's just the sort of small-minded drivel that makes your existence so intolerable.
Ben de sadece seni kolluyorum. Senin düşmeni istemem ve oldukça cici... kırmanı istemem. Ka... kamera.
I wouldn't want you falling down and breaking that pretty little a... ca... camera.
Restorandaki garson senin ne zaman geldiğinden emin değildi sadece Artie'nin ne zaman ATM'e gittiğini biliyordu.
The waitress at the restaurant wasn't sure what time you arrived, only that Artie left to go to an ATM.
Daha önce de dediğim gibi ben de hayatımda tıpkı senin gibi sadece ileriyi düşünüp yaşarım.
Like I said, look... I can only move forward with my life just like you can only move forward with yours.
Bu şarkıyı kendi sesimle söylemeye bayılmadım hoş. Senin aptal filmini sadece bu şarkı kurtarabilirdi.
I was never interested in singing this... only this song... could have saved your lousy film
Üzgünüm, gerçekten deniyorum, ama son sefer bu siktiğim loserını gördüğümde, bana diyordu ki, ben senin hayatında sadece bir geçiş evresiymişim ve seni eninde sonunda tekrar kazanırmış, çok üzgünüm eğer bu konuşmayla çok da ilgilenmediysem.
I'm sorry, I'm trying really hard, but the last fucking time I saw this fucking jabroni, he was telling me that I was just a passing phase in your life and that he was gonna get you back eventually, so sorry if I'm not so interested in this conversation.
Ben senin oyununda, sadece bir piyonum.
I'm just a pawn in your game.
sadece senin için 20
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
seninleyim 95
senin derdin ne 338
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
senin adına çok sevindim 42
senin mi 196
senin için 556
seninleyim 95
senin derdin ne 338
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
senin adına çok sevindim 42
senin mi 196