Yeterince iyi Çeviri İngilizce
3,075 parallel translation
- Yeterince iyi birine benziyor.
Well, he seems a nice enough chap.
Dr. Bennet, yeterince iyi olmadığın için endişeli.
Well, dr. Bennett doesn't feel you are well enough.
Yeterince iyi Leonard.
Leonard, good enough.
Onların bebeği için kimse yeterince iyi değildi.
Nobody was ever good enough for their baby.
Başta sadece 5 milyar olsaydı yeterince iyi olurdu.
At the beginning, if it was only 5 billion it would have been fine.
Para da yeterince iyi.
Money is also fine.
Şey, Bu yeterince iyi değil, değil mi?
Well, that's not good enough, is it?
Onu beğeniyorum. Yeterince iyi.
I like her well enough.
Şey... Yeterince iyi değilim.
Why would she want me?
Bana yeterince iyi olmadığını söylesenize.
Tell me it ain't good enough.
Yeterince iyi.
I'm sorry. For what?
Yeterince iyi değilsin.
You're not good enough.
Sizin için yeterince iyi miyim?
Is it alright that someone like me is your partner?
Yeterince iyi...
Well enough.
Bence, ilgilenmemesinin sebebi benim yeterince iyi olmadığımı düşündüğünden.
Like, he's not interested because he doesn't think I'm cool.
Üçlü grup yeterince iyi değil!
Threesome is not good enough!
Kimse yeterince iyi değildi.
No one was good enough.
Yeterince iyi organize olamıyorsun.
You just don't plan well.
Ne onun ne de bir başkası için yeterince iyi olmayacağım.
I'll never be good enough for her or anybody.
Seni hak etmek için bile yeterince iyi olmamış olabilirim, George Tucker ama hayatımı deneyerek geçireceğim.
I may not ever be good enough to deserve you, George Tucker, but I'm going to spend my life trying.
Ben lisedeyken, bir tenisçi olmak istemiştim, fakat uyanmam ve yeterince iyi olmadığımı anlamam gerekti.
When I was in high school I wanted to be a tennis player, but then I had to wake up and realize that I wasn't good enough.
Yeterince iyi değilim!
I'm not good enough!
Yemeğim senin için yeterince iyi değil mi?
Ah! My food not good enough for you?
Yeterince iyi.
Fair enough.
Bunu yeterince iyi gösterdi.
He proved it.
Kalbimin yeterince iyi bir Hristiyan olmamı sağlayacak kadar nefretle dolu olduğunu sanmıyorum.
I don't think I have enough hate in my heart to be a good Christian.
Belki de yeterince iyi anlatamadım.
Maybe I didn't describe it well.
Madem ki hayal tahtası Oprah ve Jenny McCarthy için yeterince iyi benim için de yeter.
If a vision board is good enough for Oprah and Jenny McCarthy, it's good enough for me.
Yeterince iyi saklanmamışsa tabii.
Not if it was hidden well enough.
Samurai, daha doğrusu, kılıç için yeterince iyi mi?
Is the samurai, more appropriately, good enough for the blade?
Onun için yeterince iyi olmayı istedim.
I wanted to be good enough for her.
Benim için yeterince iyi.
Good enough for me.
Baksana kendine, diyebilirim ki O da senin için yeterince iyi değildi.
Oh, one look at you, I can tell he wasn't good enough for you either.
Yeterince iyi değildiniz.
Aren't surfing enough.
Redwater, Mississippi, yeterince iyi degildi O kendisinin yeterince iyi olmadigini sandi, yeterince iyi olmadigini.
Redwater, Mississippi, wasn't good enough, that she wasn't good enough, only that wasn't it.
Ama görünüşe göre Greendale'in tek sorunu okulun yeterince iyi olmadığından korktuğundan yılda beş balo ve iki yetenek gösterisi düzenleyen kendine güvensiz bir rezil tarafından yönetilmesi.
But it turns out that the only thing wrong with Greendale is that it's run by an insecure wreck who holds five dances and two talent shows a year because he's afraid that the school isn't good enough.
Ama Greendale yeterince iyi, çünkü beni olduğum gibi kabul ediyor.
But Greendale is good enough because it accepts me for what I'm not.
Yeterince iyi.
Good enough.
Yani en azından Victoria gözünün içine baka baka yeterince iyi olmadığını söyler.
I mean, at least Victoria will look you in the eye and tell you you're not good enough.
Ama seni yeterince iyi olmadığını düşün diye büyütmedim.
But I didn't raise you to be thinking you're not good enough.
Koltuklarım sizin için yeterince iyi değil mi beyler?
What? My seats aren't good enough for you guys?
Bu yeterince iyi değil mi?
Isn't that good enough?
En iyi kısmı biliyorsun, bana bir şeyler almak için elbise bütçende yeterince paran kalıyor olması. - Olmaz.
You know the best part, you got enough left in your suit budget for me to get something.
Yeterince iyi dimi?
- [gasps ] [ grunts] Ugh. That's good enough, right?
Kızı için yeterince iyi biri olmadığımı düşündü hep.
Hey. Oh. Sorry.
Aslında ben sadece senin gibi birisi için yeterince iyi olduğumu zannetmiyorum.
I'm tired.
Arizona'yı seçtim çünkü yeterince uzaktı. Arroyo'yu seçtim çünkü en iyi lise golf programına sahip okul burada.
I chose Arizona because it was far enough, and Arroyo because it has one of the best high school golf programs in the country.
Jenna bence sen iyi birisin ve yeterince zorlukla mücadele ettin.
I think you're a really good person, Jenna, and you've been through enough.
İyi bir günde ilgini çekmek yeterince zor.
It's hard enough to get your attention on a good day.
Yeterince iyi bir neden mi?
How's that for a reason?
Elinizden gelenin en iyisi yeterince iyi olmayacak.
I won't be easy. - Oh! - Your best...
yeterince iyi değil 40
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
iyiyim 3981
iyi bayramlar 19
iyi şanslar 1942
iyi sanslar 16
iyi geceler canım 50
iyi günler dilerim 40
iyi geceler sevgilim 30
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
iyiyim 3981
iyi bayramlar 19
iyi şanslar 1942
iyi sanslar 16
iyi geceler canım 50
iyi günler dilerim 40
iyi geceler sevgilim 30
iyi eğlenceler 520
iyi günler 2648
iyi geceler tatlım 84
iyi uykular 287
iyi geceler 8675
iyi değilim 99
iyi seyirler 39
iyimisin 185
iyi misin 6507
iyi geceler millet 19
iyi günler 2648
iyi geceler tatlım 84
iyi uykular 287
iyi geceler 8675
iyi değilim 99
iyi seyirler 39
iyimisin 185
iyi misin 6507
iyi geceler millet 19