Bir bardak Çeviri İspanyolca
5,291 parallel translation
Sana da bir bardak koyayım mı?
- ¿ Le sirvo un copa?
En azından bir bardak şampanya al.
- Al menos tome una copa.
- Bir bardak üzüm suyu, lütfen.
- Un mosto, por favor.
Bizim eve döndüğümüzde bir bardak... Bizim eve döndüğümüzde bir bardak Zinfandel'e ne dersin?
¿ Qué tal una copa de vino cuando volvamos a mi casa?
- Ben sadece kendime çakayım bir bardak.
Voy a tomarme otro sin ti.
Kurtulma ritüeli olarak bir bardak şarap içmesini ve Mark'ın bir resmini yakmasını söyledim.
Que tomara una copa de vino y quemara una foto de Mark como un ritual de limpieza.
Bir bardak su ister misiniz?
¿ Le gustaría un vaso de agua?
Bir bardak çikolatalı süte benziyor öyle mi?
Es casi como una leche chocolatada, ¿ no?
Belki küçük bir bardak Chablis.
Tal vez una pequeña copa de Chablis.
En azından sevdiğim şeyin yapımını öğretmem gereken yeni bir barmen yok etraflarda... Ağzına kadar dolu bir bardak biranın.
Por lo menos yo no tengo que formar al nuevo camarero para hacer lo que me gusta - cerveza a la cima.
Sadece bir bardak. Yalnız bir damla.
Una gotita de champán, aunque sea...
Bana bir bardak şarap teklif etmezsiniz sanırım.
Supongo que no vas a ofrecerme una copa de vino.
Bir bardak da su lütfen Philip.
Y un vaso de agua, por favor, Philip.
Eğer içecek bir şey istersem buzdolabına gider, bir bardak süt dökerim kendime.
Si quiero una bebida, puedo ir al refrigerador y servirme un vaso de leche.
Mumlar ve elinde bir bardak şarapla karakterinin onun karakteriyle bir yatta sevişmesini izliyor.
Viendo a una caricatura tener sexo con su caricatura en un yate.
Sadece bir bardak.
- Sólo una copa.
Bir tanesini ağzına attı bir bardak suyla beraber içti ve sonra derin bir uykuya yattı.
"Dejó caer una en su boca la tragó con un vaso de agua y pronto se durmió profundamente".
Mira, sana güzel bir bardak çay yapsın.
Mira te hará una buena taza de té.
"Bak Marco elimde küçük bir bardak var, hadi bununla okyanusu boşaltalım."
"Mira, Marco... tengo este pequeño... vaso aquí. Vamos a vaciar el océano con él."
Bir bardak su alabilrmiyim sadece? Su mu?
¿ Puedo tomar solo un vaso de agua?
Bir bardak içelim mi?
¿ No te apetece?
Bir bardak daha.
- Uno más.
Geçerken bir bardak içebiliriz.
Podríamos pasar por la cafetería.
Ve şimdi işimize geri dönüyoruz ki şu an bu benim için bir bardak kırmızı şarap.
Y ahora volvemos al negocio, que para mí es ahora mismo un vaso de vino tinto.
Her birine konyak dolu bir bardak ver.
Dales un dedal de Brandy a cada una.
Brandon hadi. Neden kardeşine bir bardak su getirmiyorsun? Tamam mı?
Brandon, vamos. ¿ Por qué no traes a tu hermana un vaso de agua, de acuerdo?
Şey, ben bir bardak daha bu pembe şeyin adı ne ise ondan istiyorum?
Oiga, ¿ puede traerme otra copa de... lo que sea esta mierda rosa?
Sadece bir bardak içki içebiliyorum. Daha kaç gün böyle devam edecek?
No debimos emborracharnos ese día.
Abdellah, bana bir bardak su getir.
Abdellah, tráeme un vaso de agua.
Büyük bir bardak da beyaz şarap.
Y un vaso de vino blanco.
Güzelim bir bardak su mu getirsen sen?
Piernas, ¿ qué tal un vaso de agua, eh?
Bir bardak kahve?
¿ Una taza de café?
Bir bardak sirke almaya mı geldin?
¿ Has venido a pedirme vinagre?
Büfede bir bardak var.
Hay una caja en el armario.
Alt tarafı bir bardak kahve.
Es una taza de café.
Bir bardak şarap alır mısın?
¿ Puedo ofrecerte un vaso de vino?
Danny, çok lezzetli kokuyorsun bir bardak elma suyu gibi. Yudumlamak için sabırsızlanıyorum.
Danny, hueles genial, como a un vaso de sidra que estoy deseando beber.
İki kadeh beyaz şarap, bir kadeh kırmızı şarap bir bardak şampanya içti ve şimdi bir bardak daha istiyor.
Ha tomado dos vinos blancos, un vino tinto, y una copa de champán, y ahora quiere otra ronda.
Sinatra, bir bardak daha şarap verirsen sana bir beşlik veririm.
Eh, Sinatra, te doy cinco dólares por un vaso de vino.
Belki de kafamdan aşağı koca bir bardak alkol boşaltmalıyım.
Tal vez me sirva un buen y grande vaso de anti-congelante
Bir bardak suya daha tükürmemi istiyorsan orası ayrı.
A menos que quieras que escupa en un tercer vaso.
Sana bir bardak kahveden
Eso te costará más.
Bir bardak sadece.
Solo una.
Bir bardak içkilik para bile bırakmadı.
Ni siquiera me dejo un chelín para una cerveza.
Bir bardak süt var mı?
¿ Tienes un vaso de leche?
Bu kutular içeri geçmeden bir bardak çay içmek yok.
Quiero que llevéis estas cajas dentro - antes de que penséis en té.
Sanırım bardak şişeye bir resim de Mark'ın bütün eşyalarına dönüştü.
Supongo que un vaso se convirtió en una botella y una imagen se convirtió en todas las cosas de Mark.
Bir gece için iki, üç bardak?
Para la noche, ¿ dos o tres botellas?
- Bana da bir bardak doldursana.
- Sírveme uno también.
İki bardak kap. Çünkü arka tarafta açılmayı bekleyen bir konyak şampanyam var.
Trae un par de vasos, porque tengo un Coñac de Champaña allá atrás que vamos a destapar.
- Bir bardak şarap?
- ¿ Una copa de vino?
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bardak 39
bardaklar 20
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bakar mısın 19
bir bardak su alabilir miyim 42
bardak 39
bardaklar 20
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir beyefendi 18
bir bu eksikti 116
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakıma evet 17
bir bakın 70
bir bakabilir miyim 22
bir beyefendi 18
bir bu eksikti 116
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakıma evet 17
bir bakın 70
bir bakarım 16
bir bak bakalım 22
bir b 23
bir bakayım 536
bir bakıma öyle 27
bir balık 18
bir bira ister misin 16
bir bira daha 17
bir bomba 28
bir bana 21
bir bak bakalım 22
bir b 23
bir bakayım 536
bir bakıma öyle 27
bir balık 18
bir bira ister misin 16
bir bira daha 17
bir bomba 28
bir bana 21