Bir balık Çeviri İspanyolca
3,623 parallel translation
Büyük, kırmızı bir balık daha.
Quién diría, otro gran pescado rojo.
Bir balık, bir balık daha...
Tenemos un pescado. Otro pescado.
Özel bir balık olsa gerek.
Es un pescado especial, ¿ eh?
Hep daha büyük bir balık vardır.
Siempre hay peces más grandes.
St. John's nehri üzerinde bir balık konservesi fabrikasından bahsetmişti.
También mencionó una fábrica de conservas en el río St. John.
Şehirden uzaklaşmak istiyorsanız sizlere rahatlatıcı bir balık tutma zamanı sağlıyoruz.
Si quieres evadirte de la ciudad, te proporcionamos el relax que necesitas pescando.
Rahatlatıcı bir balık tutma zamanı!
Te proporcionamos el relax que necesitas pescando.
Orada büyük bir balık var.
Hay un pez grande justo ahí.
Nefesini bir insan için mümkün görünenden daha uzun süre tutmakla kalmıyor tek nefesle suda bir balık kadar özgür yüzebiliyor da.
Desarrollado por un solo aliento, no sólo puede permanecer bajo el agua ya que parece humanamente posible sino que se deslizan por el agua con la libertad de un pez.
Şimdi burada bir ziyafet çekebilirim. Harika bir balık ve yanında patates kızartması.
Ahora, tengo una verdadera fiesta aquí en este momento - buen pedazo de pescado, chips de debajo.
patron... büyük bir balık yakaladım.
Jefe... he encontrado un gran pescado.
Bu büyük bir balık.
Es un pez gordo.
Vaay! Bir balık!
Wow. ¡ un pescado!
Şimdi bağırsaklarını bir balık gibi deşeceğim.
Ahora, voy a destriparte como a un pescado.
Şu anda kızartmam gereken daha büyük bir balık var.
Tengo mayores peces que freir ahora mismo.
İşte bu yüzden 200 yıl sonra, evde hindi bulundurabilen bir millet isek kasaba meydanında korsanları onurlandırmak için onlar gibi giyinip büyük bir balık kızartması yaparız.
Por eso, 200 años después, en vez de comer pavo en casa, honramos a esos piratas disfrazándonos y comiendo un gran pescado frito en la plaza del pueblo.
Sen küçük bir balıksın ve gölde yüzmen gerekmiyor artık.
Eres un pez pequeño, y ya no vas a nadar más en el estanque.
Yani bir yolu yoktur önerecek O varlık hayatta olabilirdi ne olursa olsun bu varlık tarafından yutulması Bir balık ya da balina olsaydı, oldu.
Así qué propongo de que no hay manera en que pudiera haber sobrevivido al ser tragado por lo que quiera que fuera esta entidad, si fue un pez o una ballena.
Baltık Denizinde bekleyen bir balıkçı teknemiz var.
Tenemos un pesquero esperando en el Báltico.
Aslına bakarsan, balık satıcısının dediğine göre bugün onlardan sadece bir kasa satılmış.
Según un vendedor de pescado, hoy se vendió solo una carga.
Ya balık avlamak için ilginç bir yol bulmuşlar ya da balistik delilimizi bulduk.
Tienen un nuevo modo interesante de pescar o encontramos nuestra prueba de balística.
Çünkü bildiğin tüm balık avlama noktaları arasında burası elde tutmaya değecek bir şey avlayamadığın tek yer.
Porque de todos los sitios de pesca que conoces nunca atrapaste nada aquí que valiera la pena.
Burada bir sürü balık var.
Hay muchos peces.
Şu an balık tutmam gerekirken ufacık bir köpekten sizi kurtarmak için dünyanın yolunu gidiyorum.
Debería estar pescando, pero estoy cargando con mi culo por la ciudad intentando salvaros a los dos de un pequeño perro.
Söyleyin ona bir yıllığına buradayım sonra dünyanın en küçük gölündeki en büyük balık olabilir.
Dile que estaré aquí durante un año, y luego podrá ser el pez gordo en la charca más pequeña del mundo.
Okyanustan sürüyle balık çekmek üzere tasarlanmış güçlü bir teknedir.
Está diseñado para sacar montones de peces del océano. Es poderoso. Sí.
Seni hindistancevizi bikinisiyle, zıpkınla balık avlarken görmek çok hoşuma giderdi. Ama benim, başka bir fikrim vardı.
Por mucho que me gustaría verte haciendo pesca submarina en un biquini hecho de cocos, yo... tengo otro penasmiento.
Oltanı suya şafak sökmeden sallamalısın çünkü balık uykuda oluyor ve ağızlarına bir şey girecek.
Quieres meter tu anzuelo en el agua antes del amanecer porque los peces están durmiendo y pondrían lo que fueran en sus bocas.
Bir ateş yakarız diye düşündüm, yakaladığımız balıkları kızartmak için, Ve ateşte bisküvi arası marşmelov kızartırız.
Hacemos una hoguera y cocinamos el pez que pescamos, y hacer fogatas.
... ama şehrin kurucusu, Cyrus Lavinius Jeremiah Jones şehrin ileri gelenlerini bir araya topladı tüm geceyi balık tutarak geçirdiler ertesi sabah, herkes için yiyecek vardı ve insanlar bunların nereden geldiğini sorduğunda Cyrus, şu yardımsever korsan hikayesini anlattı.
Estaban hablando de mudarse, de dejar la ciudad desierta y empezar de nuevo, pero el fundador de la ciudad, Cyrus Lavinius Jeremiah Jones, reunió a varios de los líderes de la ciudad. Pasaron toda la noche pescando, y a la mañana siguiente, había comida para todos. Sí.
Hey, Naomi Clark, Berbatsın! Güven bana, Bir akvaryum dolusu japon balığı yutmak, Kampüste en nefret edilen kız olmaktan iyidir.
¡ Oye, Naomi Clark, apestas! Confía en mí, tragarse un tanque lleno de peces es mucho mejor que ser la chica más odiada de todo el campus.
Bir gün birileri gelip halkı kandıracak, balık tutma alanının yanına binalar dikecek ondan sonra da burayı başka bir hale getirecek.
Un día alguien llegó y convenció a la ciudad de construir condominios al lado de la laguna y lo convirtió en otra cosa.
Bayan McClintock iki hafta önce balık yemek için gittiği bir arkadaşının arka bahçesinden ayrıldıktan sonra kayıplara karışmıştı.
La Srta. McClintock desapareció hace dos semanas luego de comer pescado frito en el patio de un amigo.
İzini kaybettirmek için bir yem kullandı. Balık pazarına giden bir iz... Her şey...
Creó un señuelo para quitarse del punto de mira, para dirigir el rastro al mercado de pescado, todo eso.
Kimin için çalıştığını söylemeyecek iki küçük balık. Avukat isteyecekler,.. ... biraz içerde yatacaklar biz de hiç bir şey öğrenmemiş olacağız.
Dos peces pequeños que no dirán para quién están trabajando, que pedirán un abogado, cumplirán poca condena en el condado mientras nosotros no averiguamos nada.
Yani, 24 yaşına gelmiş bir insan nasıl olur da balık tutmayı ya da düğüm atmayı bilmez?
Quiero decir, ¿ cómo se puede llegar a la edad de 24 años... y no saber cómo limpiar un pescado o atar un nudo?
Oltamı al da bir balığa çık bakalım bir şeyler yakalayabilecek misin?
Toma mi caña de pescar... y ve a ver si puedes pescar un par de peces.
"24 yaşına gelmiş bir insan nasıl olur da balık tutmayı ya da düğüm atmayı bilmez?"
¿ Cómo se puede llegar a la edad de 24 años... y no saber limpiar un pescado ni hacerse un nudo?
Bir çeşit sürüngen veya balık mı?
- ¿ Eso es algún tipo de reptil o un pez?
Kvas içer, balık çorbası ve kızarmış piliç yer Deribasovskaya caddesinde sevimli küçük bir yosmayla gezinir. Herkes şapka çıkarır.
Bebe kvass, come pollo asado y sopa de pescado, pasea con alguna chica deslumbrante a lo largo de la calle principal, todo el mundo lo saluda con su sombrero.
Hey, Louis, tartılması gereken bir düzine balık kasası var.
Oye, Lewis, hay una docena de cajas de pescado que deben ser limpiados.
Şimdi sizin Vegas'ta kalması gereken bir hikâyeniz oldu. Benim yaptığım en çılgınca şey balık yiyip kırmızı şarap içmek oldu.
Ahora vosotros tenéis una historia que dejar en Las Vegas, y la cosa mas loca que yo he hecho es beber vino tinto con pescado.
Cidden değilim yani. Cüzdanım dahi değil, ama Grace'in ilgisini balık sopalarından, alabalığa kaydırdım şimdi ise en sevdiği şey oldu, ki bu da harika bir şey.
Tampoco mi billetera, pero le puse a los palitos de pescado de Grace y ahora son sus favoritos, que bien.
Gece iskelede canlı yemle balık avı sonrasında gazoz ve patlamış mısır eşliğinde harika bir Amerikan Western'in özel gösterimi. - Evet!
Echamos cebo al agua esta noche en el muelle, seguido por una proyección privada de un gran western americano, refrescos y palomitas incluídos.
Balık fileto, özel bir şey değil.
Palitos de pescado, nada especial.
Evet yakında bir gün denizde balık kalmayacak.
Sí. Muy pronto un día, todos los peces se habrán ido del mar.
Yani, adamın ikinci bir eli olabilir. ve haberlerde duyabileceğiniz tek şey onun balık yaka bir giyisi giydiği olacaktır.
Es decir, al tío podía salirle una segunda cabeza y todo lo que oirías en las noticias es que empiezan a llevarse los jerseys de cuello alto de colores brillantes.
Burada bir ejderhaya yetecek kadar balık var.
Ahí hay pescado como para alimentar a un dragón.
Xiphactinus- - Bir çeşit balık.
Xiphactinus... es un pez.
Demek istediğim, ne zamandan beri sohbet etmek için balık ağıyla kaplı mini bir katolik öğrenci elbisesi giymek gerekiyor?
Digo, ¿ desde cuándo tienes que vestirte una estudiante católica, con medias de red para tener una conversación?
Baltık denizindeki bir Amerikan balıkçı teknesini size yönlendirebilirim.
Puedo redirigir un pesquero Americano en el Báltico.
balık 249
balıklar 40
balık mı 20
bir bira 56
bir bak 140
bir bardak su 34
bir bilsen 22
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
balıklar 40
balık mı 20
bir bira 56
bir bak 140
bir bardak su 34
bir bilsen 22
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir bu eksikti 116
bir beyefendi 18
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir bu eksikti 116
bir beyefendi 18
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bak bakalım 22
bir bira ister misin 16
bir bakıma evet 17
bir bakın 70
bir bakıma öyle 27
bir bakayım 536
bir bakarım 16
bir b 23
bir bira daha 17
bir bomba 28
bir bira ister misin 16
bir bakıma evet 17
bir bakın 70
bir bakıma öyle 27
bir bakayım 536
bir bakarım 16
bir b 23
bir bira daha 17
bir bomba 28