English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Buna bakın

Buna bakın Çeviri İspanyolca

479 parallel translation
Buna bakın.
Mira esto.
Gelin ve buna bakın.
Venga a ver esto.
Şimdi, buna bakın, lütfen.
Ahora mire ésta, por favor.
Buna bakın. Evlilik yıl dönümleriymiş.
Es su aniversario.
Buna bakın.
Mire esto.
Buna bakınız.
Mire esto.
Buna bakınız.
Miren esto.
Kumandan, buna bakın.
Comandante, mire esto.
Şimdi buna bakın.
Atentas ahora.
Lütfen buna bakın.
Por favor, mire esto...
Buna bakın, 100 taneden 99'u doğru.
He sacado un 99 sobre 100.
Buna bakın!
Mira eso!
- Buna bakın.
- Mire esto.
Şimdi buna bakın.
¡ Y ahora mirad!
Buna bakınca, yansızca... yani aslında bunun üzerine çalışmadığımda nerdeyse bunu yapanın ben olmadığını hissediyorum.
Cuando lo miro, objetivamente... quiero decir cuando no estoy trabajando en el. Tengo la sensación que no soy la que lo está haciendo.
- Buna bakın.
- Fíjate.
Buna bakın efendim.
Mire esto, señor.
Buna bakınca, kızımı ve torunumu hatırlayacaksın.
Cuando lo mires, recordarás a mi hija y a mi nieto.
Vay be! Buna bakın!
Deben ver esto.
Şuna bakın, Beyler, buna bakın.
Eh, tipos, fíjense. Miren esto.
Buna bir bakın.
Miren esto.
Öyle derler, ben inanırım da buna az çok ama bakın, şafak, alaca etekleriyle yürüyor doğu sırtlarının çiyleri üstünde.
Eso mismo he escuchado y en parte creo. Mas, mirad. Con su bermejo manto viste el alba el rocío de aquella colina.
- Bak dostum bir kadın bana silah çekerse, buna alınmam.
Oiga, si la dama me quiere apuntar con una pistola, no me molesta.
Bakın, onun gibi erkekler hareketli, hırslı, büyük umutları olan ; buna adapte olmayı genellikle zor bulur. Ve o da bir istisna değil.
A los hombres como Ken, con muchas ambiciones y grandes esperanzas generalmente les resulta difícil adaptarse, y él no es una excepción.
- Bana bak! Bir anlaşma yaptın ve buna uyacaksın.
- Hizo un trato y tendrá que cumplirlo.
Personelim buna benim yaşlılığımın bir emaresi olarak bakıyor ama Amerikan futbolu denen spora aşina mısın?
Bueno, mi gente lo ve como un síntoma de mi senilidad... ¿ pero está familiarizado con el deporte del fútbol americano?
Buna pişman olacaksınız! Bakın!
- ¡ Es Mutsuwaka!
Oh, Bay Jorgy'ye iyi bakın Buna daha çok muhtaç.
DéseIo a él, Io necesita más.
Bu arada, vergiler ve bakım giderleri artmağa devam ediyor, buna karşın proje park olarak kalıyor, yorucu bir yolculuk sonunda kardeşlerimizin yerleştirilebileceği bir dinlenme yeri olmaktan çıkıyor.
Mientras tanto, Ios impuestos y gastos siguen creciendo. Nuestro proyecto es un parque, no un "lugar de descanso"... donde nuestros miembros descansen tras el fatigoso viaje.
Bakın buna.
No hay...
Buna bir bakın.
Amnistía.
- Buna da bakın...
- Y aquí...
Pakala, bakın kim burada? Buna ne dersin
- Vaya, mira quién llegó.
Bakın Bay Garrison, siz iyi insanlarsınız, ama ben buna katlanamam.
Ustedes son buenas personas, pero no tengo que tolerar esto.
Gelin ve buna bir bakın!
Joe. Venid a ver esto.
Bakın, buna zamanımız...
Mire, no tenemos todo...
Buna bakın.
- Mire.
Bak bakalım buna... Tanıdın mı?
Mira este cuchillo... ¿ lo reconoces?
Buna rağmen, bakın :
Sin embargo, mirar.
- Buna bi bakın!
-! Mirad eso!
"Buna dayanarak bakıma ihtiyaç duyacağını düşünüyoruz."
"Teniendo en cuenta esto, el cuidado futuro parece ser la alternativa."
Bakın, buna gerçekten inanmasaydım sizi bulmak için onca şeye katlanmazdım.
Miren, no me habría complicado la vida buscándolos si no creyera esto.
Buna karşın, ben objektiflerin arkasından bakıyor, not tutuyor, form dolduruyor ve günlüğümün sayfaları arasından kurtları anlamaya çalışıyorum.
Pero me siento tras lentes de vidrio, llenando cuadernos y formularios por triplicado, intentando capturar a los lobos en las páginas de mi diario.
İlk bakışta, Çok inceymiş gibi görünebilirim ama buna kanmayın.
A primera vista puedo parecerles demasiado delgado, pero son apariencias.
Tamam. Buna benzer bir ayakkabı bakınır mısınız?
Avisadme si veis un zapato como éste, ¿ vale?
Bakın, buna bir tırmanın.
Vamos, subanse aquí.
- Bakın, o yaşıyor. Buna inanamıyorum.
- Miren, está vivo.
"Hey sarışın buna bak" dan başka bir kelime İngilizce konuşamayan, bir yığın terlemiş insan. Baban sadece sigortayı ödemek istemiyor.
Papá no quiere pagar el seguro, cariño.
Bakın çocuklar, buna karşı olduğumdan değil.
Bien, no estoy contra eso.
Bak, sen zaten jestini yaptın, buna gerek...
Mira, con la intención basta, no tienes por qué...
Vay be! Buna bak. Çaldın mı?
- Mira eso. ¿ Te la robaste?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]