English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Bız

Bız Çeviri İspanyolca

45,229 parallel translation
Biz de sana kendini zayıf hissettirmeyi bırakacağız.
Y nosotros dejaremos de intentar hacerte sentir débil.
Ve ardımızda bıraktığımız izleri takip edeceklerine.
Y serán capaces de seguir el rastro que dejamos.
Her şeyi dışarıda bırakacağız.
Dejemos todo lo demás fuera.
- Onu burada bırakmayız.
Ahora mismo. - No vamos a dejarla sola.
Bırakmayacağız.
- No lo haremos.
Bizi biraz yalnız bırakabilir misiniz?
¿ Podéis darnos un segundo?
Şimdi, neden güzel güzel oynayıp küçük silahlarımızı yere bırakmıyoruz?
Así que, ¿ por qué no juegas bien y sueltas tus armas pequeñas?
Ayrıca görüyorum ki küçük kulübünüzün bir üyesi eksik ve ben de herkes gelene kadar sizi yalnız bırakamam.
Aunque parece que uno de los miembros de la tu equipo no está presente y no puedo sentarte hasta que todo el mundo esté aquí.
Kanımızı zehirlemek için burada bırakılan
Que llegó aquí para contaminar nuestra sangre.
Arkada bıraktıklarımız
Que dejamos atrás.
Aman Tanrım, Uzun süre yalnız bıraktık seni
¡ Dios mío! Sabía que habíamos pasado demasiado tiempo afuera.
Bırakamazsınız, Emme benim sınıfımda olduğu sürece siz sınıf velisisiniz.
No puede renunciar. Mientras Emme siga en mi clase, usted es el padre colaborador.
Sizi söküp attığımız her deliğe bir kartpostal bırakmayı unutma.
Asegúrate de dejarme una postal desde cualquier agujero al que te tiremos.
Peki... Siyasi faaliyetlerinizi tamamen bırakıp kendinizi sadece bilime adadığınızı mı iddia ediyorsunuz?
Así que, su defensa es que dejó sus actividades políticas del todo, y se dedicó solo a su ciencia.
Nerede olduğumuzu bilmesi gerekiyor, bu yüzden ona adresimizi bırakacağız.
Tendrá que saber dónde estamos, y por eso vamos a dejarle una nota con nuestra dirección.
Chen'i bırakamayız.
No podemos dejar a Chen.
Bir süredir düşünüyorum, haklısın bıçağı geri koymalıyız.
Bueno, he estado pensando... y tienes razón, tenemos que devolver el cuchillo.
Bip sesinden sonra isminizi ve telefon numaranızı bırakın.
Por favor deje su nombre y número de teléfono después de la señal.
Puroyu ve sağlıksız yiyecekleri bırakması gerek.
Tiene que dejar el tabaco y la comida basura.
Yarın uyandığımızda bütün bunları arkamızda bırakmış olacağız..
Mañana, cuando nos levantemos, podemos dejar todo esto atrás.
Evet, ikimiz de aradığımız cevapları bulamadan ben onu bıraktım ve sonra da Holokron'lar yok oldu.
Sí, me desconecté antes de que ninguno obtuviéramos las respuestas que queríamos, y luego los holocrones se destruyeron.
Herkesin bildiği tek şey, tuzak için TrueRomantix'i kullanıyordu. Üniversiteyi bıraktınız.
Todo lo que se sabía de él era que ponía trampas en TrueRomantix.
Lütfen beni burada yalnız bırakma.
No me dejes aquí.
Hayatlarımızı geride bıraktık.
Ambos dejamos vidas detrás.
Ve bu olduğu zaman, her şeyi bırakıp yürümeye başlamanız gerekir.
Y cuando eso ocurre, tienes que dejarlo todo y empezar a caminar.
Bırak o zımbırtıyı, sürün işte.
Olvida esa cosa. Gatea.
Kız kardeşin için en iyisini istediğini biliyoruz. Bazen ne kadar zor olsa da sevdiklerimiz için işleri oluruna bırakmamız gerekir.
Y quieres lo mejor para tu hermana de corazón, pero a veces, por difícil que sea, querer significa que debes soltar un poco.
Sizi işinize devam etmeniz için yalnız bırakacağım.
Los dejaré a ustedes dos... para que continúen.
Arabalarını almamızı istemiyorlarsa, anahtarları üzerinde bırakmayacaklar.
Si no quieren que los tomemos prestados, no deberían dejar las llaves puestas.
Eğer şu dünya üzerinde sevdiğiniz birileri varsa, bu işi kurcalamayı hemen bırakırsınız.
Si existe alguien en este mundo a quien quiera, dejará de investigar esto de inmediato.
Anne-kız saçmalığını bırak da bir işe yara ve yardım et, çünkü Melissa'nın bize ihtiyacı var.
Así que para con estas tonterías inventadas de madre e hija y empieza a ayudar, porque Melissa nos necesita ahora.
Bunun kendimizi devre dışı bırakmamız gerektiği anlamına geldiğini biliyor musun?
¿ Sabes que esto quiere decir que ambos serán eliminados?
Bence biz de onları bıçaklamalıyız.
Devolverles la puñalada.
O hâlde bıçağı oraya sokacağız.
Y es ahí donde clavarás la daga.
Beni yalnız bırak.
Dejadme.
- Beni yalnız bırak, lütfen!
- Déjame, por favor.
Kalabalığın çıkarttığı ses ağzımızı açık bırakırdı.
Nos habría sobrecogido el griterío de la multitud.
- Onu burada yalnız mı bırakalım?
¿ Y dejarlo aquí solo?
Shinwell'in bıçak parçalarını zımparamadıklarını fark ettim. Fakat onlara ahşap dolgu maddesi ile doldurdular.
Noté que Shinwell no lijó las marcas del cuchillo, sino que las rellenó con masilla para madera.
Onları içeride yalnız bırakamam!
¡ Hay gente adentro!
Barışı bulma umuduyla eski dünyamızı geride bıraktık.
Dejamos el viejo mundo buscando paz.
Sınavı tamamlayamıyorsanız sizi bırakmaktan başka seçeneğim yok.
Si ni puede terminar el examen, tendré que reprobarla.
İşe yaramadı gibi görünüyor. Umarım B planınız vardır.
Parece que no funcionó. ¿ Otro plan?
Tamamlayamayacaksanız sizi bırakmak zorundayım.
O termina o reprueba.
Belki beni de bırakırsınız diye umuyordum.
¿ Me llevarían, por favor?
Arkamızda iz bırakamayız.
No dejar pistas.
Önemli bilgileri korumasız bir şekilde etrafta bırakacak kadar ahmak mıyım sanıyorsun?
¿ Crees que soy tan tonto como para dejar información importante a su alcance?
Sen söyledin, köprüyü açıp Gunmar'ı serbest bırakma riskini alamayız.
Tú lo dijiste. Sería tonto dejar escapar a Gunmar.
Teması bıraktığınız anda elenirsiniz.
Si dejan de tocar la camioneta en algún momento, serán eliminados.
Gideceği yere bırakmamız gerek.
Necesito transporte. Que sea grande.
Angor kurnaz ve acımasız bir katil. Sence bir şapka ve bıyıkla kandırılabilir mi?
No lo engañarán con un sombrero y un bigote.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]