Ne yazık ki yok Çeviri İspanyolca
584 parallel translation
Ne yazık ki yok, Müfettiş.
Desgraciadamente no, comisario.
Hayır, ne yazık ki yok, üzgünüm.
Me temo que no tengo. Disculpe.
Ne yazık ki yok.
Me temo que no.
Ne yazık ki yok.
No puedo hacer nada.
Ne yazık ki yok!
Lo siento, no.
Ne yazık ki yok.
Pues no.
Ne yazık ki onun için yapabileceğimiz bir şey yok.
Desgraciadamente no podemos hacer nada por ella.
Ne yazık ki, sizin gibi bazılarının yapacak daha iyi bir işleri yok.
Es una lástima que no tengan nada mejor que hacer.
Ne yazık ki söyleyecek sözümüz yok.
Desgraciadamente no tenemos nada que decir.
Ne yazık ki aranızda büyük bir aşk yok, Aranızda sadece eski anıların külleri kalmış.
No existe el amor como tal, solamente pruebas de amor.
Çıldırmışsın, bir tanem. Ne yazık ki senin için bir tedavi yok.
Estás loco, querido.
Ne yazık ki, elimde başka yok.
- Desgraciadamente, no tengo más.
Ne yazık ki pek yok.
¿ Sabe algo acerca de esta mujer?
Benim şuanda bir şey satın alacak halim yok, bay Flusky. Ne yazık ki hiç param yok.
Yo quisiera comprar muchas cosas, pero no tengo dinero.
Ne yazık ki, sizi buna inandıracak kadar delilimiz yok. Size tek söyleyebileceğim, benim ve Bayan Saijo'nun yüzüne bakmanızdır.
Lamentablemente carecemos de pruebas suficientes para mostrar nuestra inocencia,... todo lo que puedo hacer es ofrecerme a mi mismo y a la señorita Saijo.
- Ne yazık ki seyircin yok.
- Lástima que no tienes público.
Ne yazık ki çiçek yok.
Desearía... que tuviéramos flores.
Ne yazık ki elimizde kanıt yok.
Desgraciadamente, no tenemos pruebas.
Pek fazla yok evde ne yazık ki.
Aquí no suelo tener.
Ne yazık ki, bir kısmı yok oldu.
Desgraciadamente, parte de ello ha sido destruido.
Ne yazık ki çok fazla doktor olmasına rağmen yeteri kadar öğretmen yok.
Hay demasiados médicos y faltan profesores.
Ne yazık ki askeriyenin siviller üzerinde bir yetkisi yok.
Desgraciadamente, el ejército no tiene jurisdicción sobre los civiles.
Ne yazık ki kahyam şu anda burada yok.
Desgraciadamente mi ama de llaves se encuentra ausente...
Ne yazık ki bunun çok fazla önemi yok Dave.
Me temo que eso es lo de menos.
Ne yazık ki yukarda Peter için yer yok ama burada, yakınımızda olacak.
Lamento que arriba no haya sitio para Peter. Se quedará aquí, con nosotros.
- Bu yıl yok ne yazık ki.
- Este año no, por desgracia.
- Şey, ne yazık ki, seçeneğimiz yok.
- Desafortunadamente, no hay alternativa.
Ne yazık ki annem evde yok.
Espero que Ie guste esto.
Ne yazık ki bilmesine imkân yok.
Pero ojos que no ven, corazón que no siente.
Açıklayacak zamanımız yok. Ne yazık ki bir sorun var.
No hay tiempo para explicarles, creo que hay un gran lió.
Ayrıca Schattenburg Şatosu'nun bir fotoğrafı da var. Ne yazık ki savaş sırasında tamamiyle yok oldu.
También puede tener una foto del castillo Schattenburg... desafortunadamente fue destruido durante la guerra.
Ne yazık ki, işler pek iyi gitmedi, artık senin işin yok.
Las cosas no han ido nada bien, hemos cerrado la plantilla y ya hay más sitio.
İnsanın vahşi dünya ile paylaştığı... yok etme arzusu ise ne yazık ki hep bizimle olacak.
Pero las ganas de destruir que...! ay! , el ser humano comparte con la bestia salvaje, siempre estàn con nosotros.
Ne yazık ki bunları izleyip, eğlenecek zamanım yok.
Tengo otra cita esta noche.
Ne yazık ki tedavisi de yok.
No tiene terapia.
Ne yazık! Annesi yok, babası da yok ne yapabilirim ki?
Sin madre, y prácticamente sin padre.
Ne yazık ki, silahım yok.
Por desgracia, no tengo ningún arma.
Ama gerçekten şu anda bundan bahsetmenin bir anlamı yok. Maalesef yeğenim Tancredi'nin servetinin bugünkü durumuyla..... adı kadar olduğunu ileri sürmek ne yazık ki çok güç.
Pero no está bien que le hable de la antigüedad de mi alcurnia desgraciadamente, la situación económica de Tancredi no está a la altura de la grandeza de su nombre.
Ne yazık ki yanımızda plastik torbamız yok. Yanımızda Londra'ya da götürürdük.
Si tuviéramos bolsillos de goma, podríamos pasarla de contrabando.
Ne yazık ki pek yok.
Me temo que no mucho.
Ne yazık ki açıklayacak zaman yok.
Me temo que no hay tiempo para explicaciones.
Ne yazık ki, Dış kaplama zırhı yok
Lamentablemente, no tenemos nada blindado.
Ne yazık ki, Ginnie yok.
Me temo que Ginny no está.
Ne yazık ki, tamamı yok, ama, en kısa sürede...
Por desgracia esto es todo, pero, tan pronto como pueda...
- Ne yazık ki orada bir hesabın yok.
¡ Qué pena que no tengas una cuenta ahí!
- Fazla bir şey yok ne yazık ki.
- Temo que no mucho.
Profesör, ne yazık ki bana verebilecek pek bir şeyiniz yok.
Tiene muy poco que ofrecer.
Kuzey Kutbu'na mı gidelim? Ne yazık ki zaman yok.
No hay tiempo, aunque es muy agradable.
Martey'i tanıyordun ve ne yazık ki hiç tanığın yok.
Vd. conocía a Martey y no tiene ninguna coartada.
Vicdanı olmayan biri, ne yazık ki, sevginin ne olduğunu da bilemez. Kim sinirli olduğunda, öfke hisseder? Sinirlenince, sadece eğlence olsun diye, yok eder.
Los que no saben lo que es el amor, pena o no tienen conciencia...,
Ne yazık ki, bu konuda konuşmaya iznim yok.
Del cual, claro está, no puedo hablar.
ne yazık 321
ne yazık ki öyle 24
ne yazık ki 622
ne yazık ki hayır 36
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
ne yapacaksın 1355
ne yaptın 710
ne yapıyorsunuz 1080
ne yapıyorsun burda 17
ne yazık ki öyle 24
ne yazık ki 622
ne yazık ki hayır 36
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
ne yapacaksın 1355
ne yaptın 710
ne yapıyorsunuz 1080
ne yapıyorsun burda 17
ne yapmak istiyorsun 234
ne yapıyorsun ya 16
ne yani 731
ne yapabilirim 379
ne yapacağız 1293
ne yapayım 319
ne yapıyorsun orada 124
ne yapmam gerekiyor 155
ne yapıyorsunuz siz 45
ne yaptım ben 178
ne yapıyorsun ya 16
ne yani 731
ne yapabilirim 379
ne yapacağız 1293
ne yapayım 319
ne yapıyorsun orada 124
ne yapmam gerekiyor 155
ne yapıyorsunuz siz 45
ne yaptım ben 178