Yıne Çeviri İspanyolca
190,326 parallel translation
Sonunda da, bunu beş, on, 100 yıl yine yapmamız gerektiğini, ne olursa olsun asla ölmeyeceğini anlatacak.
Y siempre termina en que debemos repetir esto en 5, 10, 100 años, porque por más que lo intentes, Dios, nunca morirá.
- Planımıza ne oldu?
- ¿ Y el plan?
Ayrıca yeni plan ne?
¿ Y cuál es el plan nuevo?
Haftada sadece bir saat görüşürsek, ne kadar lüzumsuz bir çöp yığını olduğumu göremeyecek ve beni hep sevecek.
Si nos vemos una hora por semana nunca sabrá qué basura inútil soy y me amará por siempre.
Anlıyorum, peki siz ikiniz ne zamandır evlisiniz?
¿ Y llevan casados desde...?
Bu da bana ne kadar ihtiyacınız olduğunu kanıtlıyor.
Y creo que eso demuestra cuánto me necesita el departamento. Incluyéndote a ti.
Ne yapmam gerek ki, viskiye batırıp kibrit mi cakayım?
Bueno, ¿ qué se supone que debo hacer, meterla en un poco de whisky y encender una cerilla?
Ne kadar yaramaz o kadar iyi.
Y cuanto más jugosos, mejor.
Bu gün okula gittim ve ve ne zaman gitmek istersen alabileceklerini söylediler.
Y creo que te dejarían entrar si quisieras ir.
Şu anda sorunun ne olduğunu bilmiyoruz. Ve çalıştırana kadarda bişey yapmamaya karar verdik.
No podemos descubrir qué le pasa y hasta que podamos, estamos en un compás de espera.
Ne olmuş yani?
¿ Y qué?
Peki, bu kadar önemli olan ne?
Vale, ¿ y cuál es el problema?
Ve en garip kısmı, Ne neyin daha üzücü olduğunu bilmiyorum...
Y lo más extraño es, que no sé lo que es más molesto...
Ne alındığına dair bir fikrin var mı?
¿ Y alguna idea de qué fue lo que se llevaron?
Ve sonra da annesinin ne kadar haklı olduğunu kanıtlamak için telefonunu mu düşürdü?
Y luego dejó caer su teléfono, demostrando cuánta razón tenía su madre de él.
Yaptığı iyi şeylerin kanıtına ne derseniz?
Bueno, ¿ y qué hay de la evidencia de todo lo bueno que ha hecho?
Bu bir insan yarası değil, ve sen beni tanıdığın için... veya ne olduğumu bildiğin, dikiş atarsan, bundan memnun olurum.
Esto no es exactamente una herida humana, y ya que tú sabes quién, o más bien qué soy, te agradecería que me arreglaras.
Yani tadının ne kadar acı olduğunu bilirim. Özellikle de bu iş kolunda ihanet süratli ve kati bir ceza gerektirir.
Así que sé que es un trago amargo, ya que en nuestro trabajo, la traición requiere una represalia contundente y expeditiva.
Şu anda ne üzerinde çalışıyor?
¿ Y ahora en qué está trabajando?
Tamam, sakin ol ve ne olduğunu söyle.
Vale, cálmate y cuéntame qué ha ocurrido.
Bakın, başka bir iş hakkında konuştuklarını duyduk. Ama nerede ve ne zaman olacağını bilmiyoruz.
Escuchad, les oímos hablar sobre hacer otro trabajo, pero no sabemos dónde y no sabemos cuándo.
Olayları bize, şirkete bağlamaları ne kadar sürer?
¿ Cuánto tiempo pasará antes de que nos conecten a nosotros y a la compañía?
Bay Kaplan'a ne oldu?
¿ Y qué pasa con el Sr. Kaplan?
Maggie fetal ameliyat yapacak. Ne olmuş yani?
Maggie hará cirugía fetal. ¿ Y qué?
Bu yüksek riskli fetal ameliyatta işler ters giderse ne olacak?
¿ Y si algo va mal con esta operación fetal de alto riesgo?
Şimdi ne yapacağız?
Vale, ¿ y ahora qué hacemos?
Protokolün ne olduğunu hatırlamaya çalışıyorum. Soru sormayı kesersen hatırlayabilirim.
Intento acordarme del protocolo y si paras de hacerme preguntas, puede que lo recuerde.
İçerideki hastalığı taşıyan ilk hastaya ne olacak?
Vale, ¿ y qué pasa con el paciente cero de aquí?
Ne yapmalıyım?
¿ Qué debo hacer?
Diane'in tıbbi kayıtlarına bakmaya ne dersin?
Vale. ¿ Y qué hay del historial médico de Diane?
Beyin kanaması geçirdiğini ya da ne kadar kötü olduğunu söyleyecek aletim yok.
Y aquí no tengo las herramientas para saber si tiene una hemorragia cerebral o lo grave que es.
- Akli dengesi ne durumda?
- ¿ Y su estado mental?
- İniş konusunda ne dedi?
- ¿ Y el aterrizaje?
Karşılığında ne aldı biliyor musun?
¿ Y sabes qué más le dieron?
Beyin kanaması geçirdiğini düşünüyoruz. Yere ne zaman ineceğimizi bilmiyoruz.
Creemos que tiene una hemorragia cerebral y no sabemos cuándo podremos aterrizar.
Kolayca yanına uğrayabilirim. Ne durumdayım diye bakarsın.
No sería problema pasarme y que me echaras un vistazo.
- Ne olmuş?
- ¿ Y?
Biliyorum, birkaç kez denedim ama ne zaman konuya girsem bir şekilde savuşturdu.
¡ Lo sé, lo sé! Y lo intenté muchas veces, pero cada cosa que le decía, él me la refutaba.
Ne yaptığımı biliyorum. Bu yüzden senin neyi yapmadığını da biliyorum.
Sé lo que hago y es por eso que sé que usted no lo sabe.
- Minnick sorarsa ne diyeceğim?
- Y si... la Dra. Minnick...
Çocuklar ne olacak?
¿ Y los niños?
Bir yerde esir tutulup işkence görüyor olması fikrine dayanamadım ve ne oldu bilmiyorum.
Dejé de pensar en ella cuando estaba siendo retenida y torturada... y no sé qué más.
Ne zaman gelecek.
¿ Y cuándo llega? Ya.
Ne olabilir?
Y... lo que...
Bu ne anlama geliyor?
¿ Y eso qué significa?
Ne diyorsun, sen ve ben, birbirimize karşı hep dürüst olsak?
¿ Qué dices si tú y yo comenzamos a confiar el uno en el otro?
Eğer vücutları dışarı bırakırsak, What if we put the bodies outside, onları yem olarak kullanırsak, ne olduğuna bakabilir miyiz?
¿ Qué tal si ponemos los cadáveres afuera, los usamos como carnada y vemos lo que se aparece?
Ne, hapiste olduğum için,... aynı zamanda bir araba hırsızıyım, değil mi?
Solo porque estuve en la cárcel, también soy ladrona de autos, ¿ verdad? ¿ Qué? ¿ Quieres preguntarle después al sujeto negro?
Ve sonra ne?
¿ Y luego qué?
Birbirimize güvenmeyi seçelim mi,... ne dersin?
¿ Qué dices si tú y yo, elegimos confiar en el otro?
Ne yapmalıyım?
¿ Entonces, qué debería hacer?
yine bekleriz 59
yine 239
yine gel 30
yine gelin 25
yine de 966
yine sen 30
yine ben 68
yine mi sen 103
yine mi 603
yine ne oldu 76
yine 239
yine gel 30
yine gelin 25
yine de 966
yine sen 30
yine ben 68
yine mi sen 103
yine mi 603
yine ne oldu 76
yine de teşekkür ederim 22
yinede 31
yine o 26
yine oldu 16
yine benim 17
yine ne var 150
yine geliyor 16
yine geleceğim 19
yine de sağol 30
yine mi o 19
yinede 31
yine o 26
yine oldu 16
yine benim 17
yine ne var 150
yine geliyor 16
yine geleceğim 19
yine de sağol 30
yine mi o 19