Başka ne Çeviri Fransızca
30,804 parallel translation
Başka ne yapabileceğimi bilemedim.
Je ne savais pas quoi faire. Elle avait besoin...
Başka ne var?
Quoi d'autre?
Senin için başka ne yapabilirim?
Qu'est-ce que je peux faire d'autre pour toi?
Başka ne bok yememi isterdin?
Qu'est-ce que tu veux que je fasse d'autre?
Başka ne yeni?
Quoi d'autre est nouveau?
Bir sorunun olduğunu duydum. Başka ne sorunun var biliyor musun?
Tu sais ce qui ne va pas, chez toi?
Daha başka ne gibi sürprizler saklıyorsun?
Quelles autres surprises as-tu cachées sous ces manches?
Başka ne yapabileceğimi bilemedim.
Je ne savais pas quoi faire d'autre.
- Başka ne duydun?
Qu'est-ce que tu as entendu d'autre?
Bu da acil durum değilse başka ne olabilir, bilemiyorum.
Si ce n'est pas une issue de secours, je ne sais pas ce que c'est.
Tamam. Kadın hakkında başka ne biliyoruz?
Qu'est-ce que nous savons d'autres sur elle?
- Başka ne biliyoruz?
Que nous sommes arrivés?
Başka ne dedi?
Que dit-il?
Buradayım... Çünkü başka nereye gidebilirim bilmiyorum
Je suis ici... parce que je ne savais pas où aller.
Birlikte dışarı orada başka ne görelim.
Découvrons ce monde ensemble.
I başka ne yapacaksın ki?
Que pouvais-je faire d'autre?
Arabayı başka bir mahalleye sürdüler.
Ils ne nous ont pas conduites bien loin.
Ancak intihar ederek işleri düzeltebileceğinize inanıyorsunuz ki bu kesinlikle doğru değil. Fakat köşenize çekilmişken başka bir çıkış göremiyorsunuz ve olumlu yönde bir adım atmaya niyetiniz olmuyor.
Vous envisagez presque le suicide comme la solution pour tout arranger, ce qui est totalement faux, mais vous ne voyez que ça quand vous êtes au fond du trou, et vous ne cherchez pas la lumière.
Bir dönem sadece intikam almak istedim. Başka bir arzum yoktu ama yalnızca nefretle yaşamak gitgide daha zor bir hal alıyor.
À un moment, j'étais juste animée par la vengeance, je ne voulais rien d'autre, mais il est bien plus difficile de vivre sa vie emplie de haine.
Neden bahsettiğimi biliyorsun Decapitare ya da Grimmleri bilmiyorsan başka tabii.
Vous savez de quoi je parle, à moins qu'on ne vous ait jamais parler de décapitation ou de Grimm.
Sonuca ulaşmanın başka bir yolunu göremiyorum.
Je ne vois pas quoi faire d'autre.
Mezar taşlarındaki isimleri yakınca bizi burada tutan başka bir şey kalmayacak.
Quand j'aurai brûlé ces noms des tombes, rien ne nous retiendra plus ici.
Diyebileceğim başka bir şey yok.
Je ne peux rien dire de plus.
Lütfen başka pamuk topu çalmayın.
S'il vous plait, ne volez plus de boules de coton.
Her neyse, bize başka şans tanımadı.
De toute façon, il ne nous avait pas laissé le choix.
Yanınızda oturan kadın veya erkekten başka kimse sizi daha iyi anlayamaz. Bu yüzden onları kullanın.
Personne ne va comprendre ce que vous ressentez mieux que la femme ou l'homme assis à côté de vous, donc servez-vous d'eux.
Başka seçeneğimiz yok. Bu durumda Başkan Kongreye kurtarma paketiyle gidemez.
Le président ne peut pas aller au Congrès avec un sauvetage financier.
Başka seçeneğim olsa sormazdım.
Je ne demanderais pas s'il y avait un autre moyen.
Seni başka kimse kurtaramaz.
Et personne ne va te sauver.
Başka seçeneğimiz yok, Başkan şu anda kurtarma paketiyle kongreye gidemez.
Pas d'autres choix, le président ne peut pas aller au congrès avec un sauvetage financier.
- Öyle olman gerekiyordu. Şu an bunun kaderden başka birşey olmadığını düşünüyorum.
Je ne peux pas m'asseoir là sans penser que c'était mon destin.
Ne Hades'le, ne kızımla ne de başka biriyle.
Je n'aurai jamais ma fin heureuse.
Ona başka kim gerçek aşk öpücüğü verebilir?
Je ne pense pas que ce soit entièrement vrai.
Eğer Yazar bunu yapmaya gönüllü değilse başka bir yol düşünmeliyim.
Et si l'auteur ne le fait pas pour nous, je devais trouver un autre moyen.
Devamlı düşünüyorum benim bir dolandırıcıdan başka bir şey olmadığımı öğrendiklerinde ne tepki verdiler diye.
C'est ce qui me hante, tu sais... Comment ils ont dû réagir quand ils ont appris Que je n'étais rien de plus qu'une escroc.
Ne onun ne de başka bir şeyin tüm fikirlerini bu bilgisayara aktarmana engel olmasına izin verebilirsin.
Tu ne peux pas le laisser lui ou quiconque t'empêcher d'exprimer tes opinions à travers cet ordinateur.
Ne bugün, ne yarın ne de başka bir zaman.
ni aujourd'hui, ni demain.
Tamam anne, başka bir şey söylemene gerek yok.
Elle ne savait pas.
İpleriniz başka birinin ellinde, kim olduğunu bilemiyorum ama.
je ne suis pas sûr de qui.
Bu konuşmaya devam edecek başka bir yer bulsak?
Pourquoi ne pas trouver un autre endroit pour continuer cette conversation?
Tek bildiğim şu ki başka birini daha kaybedemem.
Tout ce que je sais, c'est que je ne peux perdre quelqu'un d'autre.
Duruşmada başka kişiler hakkında konuşmayın.
Et ne pas vous adresser aux autres personnes de la court.
Halka açık bir yerdeyse ve tekrar bağırmaya başlarsa başka çareniz olmayabilir.
Si c'est en public et qu'elle commence encore à hurler... eh bien, on pourrait ne pas avoir le choix.
Operasyonu mahvetmekten başka bir işe yaramaz efendim.
Cela ne ferait que faire échouer l'opération, monsieur.
Sadece yakınlarında başka bir Starbucks istemezler.
Ils ne veulent pas d'un autre Starbucks chez eux.
Bu şeylerden öğrenmediğim başka bir şey var mı diye.
Voir s'il y a... quoi que ce soit que tout ça ne dit pas.
Okuduklarından başka sana söyleyebileceğim başka bir şey olduğunu sanmıyorum.
Je ne pense pas pouvoir vous dire quoi que ce soit que vous n'ayez déjà lu.
Başka bir ceset olmadan Ossifrage nasıl bulacağınızı bilmiyorum.
Je ne sais pas comment on va trouver un Ossifrage sans un autre corps.
Başka birinin zarar görmesine izin veremem.
Je ne peux pas trouver quelqu'un d'autre mal.
Ama siz söylemezseniz, başka şansım kalmayacak.
Mais si vous ne le faites pas, je n'aurai pas le choix.
Kocamla ben bir anlaşma yaptık bir sözleşme ve bu bizden başka kimseyi ilgilendirmez.
Mon mari et moi, nous avons un accord, un arrangement et ça ne regarde personne d'autre que nous.