English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Birşeyi yok

Birşeyi yok Çeviri Fransızca

120 parallel translation
Henüz birşeyi yok, bence birşeyi de olmaz.
II n'est pas encore dompté et ii ne e sera jamais.
Bekar insanların söyleyecek birşeyi yok!
Les célibataires n'ont rien à dire!
Bilimin en büyük sırrı olabilecek birşeyi yok edemezsin.
Vous volez à la science sa plus grande découverte.
Şimdilik birşeyi yok, ama şoku atlatana kadar bekleyelim.
Attendons que la douleur diminue. Nous serons fixés au matin.
Onunda arz edeceği hiç birşeyi yok.
Il n'avait rien à dire non plus.
Pekala, Senor Gomez'e eğer bir takas yapacaksa görmesi gereken adamın ben olduğunu söyle çünkü Simon'ın takas edecek birşeyi yok.
- Oh. Dis au señor Gomez que s'il veut faire des affaires, il n'a qu'à venir me voir, parce que Simon n'a plus rien à échanger.
- Birşeyi yok.
- Il va très bien.
Onun bu konuda söyleyecek birşeyi yok muydu?
N'avait-il pas son mot à dire?
Oh, henüz birşeyi yok.
- Pas encore.
Ciddi birşeyi yok. Hafif ateşi var. Muhtemelenen güneş çarpması.
Rien de grave, un peu de fièvre, peut-être un coup de soleil.
Onun da birşeyi yok mu?
Il n'a rien?
- Evet hiç birşeyi yok.
- Oui, il n'a rien.
Birşeyi yok.
Il va bien.
Ciddi birşeyi yok.
Ce n'est rien de grave.
- Birşeyi yok.
- Il va bien. - Super.
- Bakın, birşeyi yok.
- Quoi? - Il va bien.
Bu yüzden... " "... Amerika'daki değerli birşeyi yok etmemiz lazım. "
Donc nous devons détruire quelque chose d'honorable en Amérique.
Nasıl olurda evrenin en öldürücü gücü birşeyi yok edemez?
Comment ignorer la pire force destructrice de l'univers?
Anlaşılan o ki onun Takeda klanı için yapacak birşeyi yok.
D'ailleurs, pourquoi se soucierait-il du clan Takeda.
Hayır, birşeyi yok.
Non, il fonctionne bien.
Yanlış! Değeri kalıcı olan birşeyi yok edemezsin.
Tu ne dois pas détruire des biens de valeur.
Bodrumun birşeyi yok. David bizde kalmak istiyordu.
David voulait venir dormir ici, Brian lui a dit non.
Sadece bilmenizi istedim ki Josh iyi, birşeyi yok yani.
Je voulais vous dire que Josh va bien. Il se porte bien, tout ça.
Çünkü söyleyecek birşeyi yok.
Il n'y a pas grand-chose à dire.
Birşeyi yok.
Tout va bien.
Birşeyi yok. Sadece kafasını vurmuş, o kadar.
Elle s'est cogné la tëte, c'est tout.
Hiç birşeyi yok.
Il n'a rien.
Kızın birşeyi yok.
Elle va bien.
- Susan, birşeyi yok. Birşeyi yok.
Elle va bien!
İyi bir adama göre birşeyi yok.
Elle n'a rien à offrir à un homme.
Birşeyi yok.
A rien.
Büyütülecek birşeyi yok
Ca va aller
- Kesinlikle, birşeyi yok.
- Bien sûr, il va bien.
- Bana göre birşeyi yok.
- Elle n'a pas l'air mauvaise.
Genelde Sandy'nin anrşiyle ilgili yapacak birşeyi yok.
Sandy a rien à voir avec l'anarchie en général.
Hayır, birşeyi yok.
Non, il va bien.
Birşeyi yok.
Il n'a rien.
Ciddi birşeyi yok.
C'est rien.
Yalnız birşeyi belirteyim. O işte çok iyi para yok.
Mais écoute-moi bien, ce n'est pas un travail qui paie.
Fazla eşyası yok ama onun hoşunuza giden birşeyi varsa, memnun oluruz ve eminim o da isterdi. Mesela o sallanan sandalye ve onun gibi şeyler.
Elle n'avait pas grand-chose mais je pense qu'elle aimerait que vous ayez quelque chose, par exemple, le fauteuil à bascule, ou autre chose.
Hiç birşeyi unuttuğum yok. Turner, Bankacıydı.
Il y a Turner, le banquier, au courant pour l'or,
- Hiç birşeyi yok efendim.
- Qu'est-ce qu'il a?
Birşeyi yok!
Ça va, c'est rien de grave.
Böyle birşeyi neden Kaplan Kalesinde yapıyorlar? Hiç bir anlamı yok.
Pourquoi frayerait-il avec les gens du Manoir du Tigre?
Birşeyi yok. Bayılmış.
II s'est évanoui.
- Biraz öksürüyor sadece birşeyi yok.
- Un rhume de rien du tout.
Polly'nin önemli birşeyi unutacağından endişe etmene gerek yok.
Polly n'oublie jamais rien d'important.
Birşeyi kırmak yok.
Ne cassez rien.
Alamayacaksın, çünkü yapmadığım birşeyi söylemeye niyetim yok.
Ça ne marchera pas. Je n'ai pas a avouer, je n'ai rien fait.
Birşeyi yok.
Elle va bien.
Zaten ölü olduğuna göre, kaybedecek birşeyi de yok.
S'il est déjà mort, il n'a rien à perdre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]