English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yok ya

Yok ya Çeviri Fransızca

8,522 parallel translation
Durduracak halim yok ya.
D'accord, je vous laisse faire.
Yok ya? Görüyor musun, görmüyor musun?
Putain, j'ai pas fait ça.
- Yok ya, biraz kestirmek istiyorum.
Je vais juste faire une sieste.
- Yok ya, saçmalık bu.
C'est stupide. Vas-y maintenant.
Yok ya, biz de gizlice Akbaba'nın sana beni terketmemi söylediğini kaydedeceğiz.
Non, on va discrètement enregistrer le Vautour te demander de me larguer.
- Yok ya, kaybedecek zaman yok.
Non, pas de temps à perdre.
- Bu hikayede haklı çıkmamın imkanı yok ya.
Oh, merde, je ne vais pas bien m'en sortir dans cette histoire. Nope.
Köpek. Yok ya kuş.
Non, un oiseau.
- Yok ya, sorun yok.
Mais non, ça va.
- Yok ya, yapacak işlerim var.
Non. J'ai du travail.
Peki ya diğer Humanich'ler, Lucy gibi onların içinde insanlık yok mu?
Et les autres Humanichs, comme Lucy, ils n'en ont pas?
Ya da halkının askeri birliklerini yok ederek çünkü yüksek değerli tek bir hedef için şansın olabilir de olmayabilir de.
Ou éradiquent tout un bataillon parce que tu as ou n'as pas tiré sur la cible qu'il fallait.
Charlie ya bu canavarı yok edebilseydin?
Charlie... Et si tu pouvais détruire ce monstre?
Peki ya Ares konusu, ona güvenebilir miyiz? Başka seçeneğimiz yok.
T'es sûre qu'on peut faire confiance à Ares?
Takip edebileceğimiz at izleri ya da kırık çalılar falan yok.
C'est pas comme s'il y avait des traces de sabot ou des branches cassées à suivre.
Yok, sağ ol. Sophia'ya mesaj atıp eşyalarını geri vereceğim.
Je vais écrire à Sophia et lui rendre ses affaires.
Aramanıza gerek yok ya.
Ne l'appelez pas.
- Hayır, kendileri yaptılar ne yaptıklarını bildiklerini sanmıyorum hepsi ahırda zincirliydi dördüncü kez öldürülmeyi bekliyorlardı onları konuşurken duydum merak ediyordum, bu yüzden ahır duvarının arkasından süzülüp onları takip ettim, bacak desteği olan beyaz bir adam perişan olmuştu ve acısını hafifletmek için çabalıyordu zenci arkadaşı ona sadece gitmeyi iste dedi tekrarlayıp duruyordu "sorun yok, sadece gitmeyi iste." ve ben bunun kesinlikle gerekli olduğunu biliyordum bu onun zihninde ifadesizleşir, hiçbir şeyi düşünmez ya da hiç kimseyi ve sadece o zaman adamlar kayboldular.
Ils se le faisaient eux même. Je ne pense même pas qu'ils savaient ce qu'ils faisaient. Ils étaient tous enchaînés contre la grange, attendant d'être tués pour la quatrième fois.
Alınan yada gönderilen bir sinyal yok, yani ya bombanın üzerinde yada ona kabloyla bağlı.
Je ne vois pas de récepteur, ni d'émetteur, c'est soit sur la bombe soit relié à elle.
Güzel ya da değil, et sineği larvası yok.
Regardons ça.
Gelişimsel bir yapıya ihtiyaç duymadan kendi parçalarını modifiye edebilen bir dışlanmışın burada işi yok.
Je n'ai jamais apprécié ta façon de modifier ton corps artificiel.
Kusanagi'nin ölü ya da diri olduğuna dair bir istihbaratımız yok.
Le major Kusanagi est porté disparu.
Canavarları ya da mutantları ya da dünyayı tehdit eden diğer korkunç şeyleri avlamak yok.
Et non à chasser les bêtes ou les mutants ou n'importe quelle autre créature flippante qui menace le monde.
Bileklerinde bogusma ya da tirnak izi yok.
Il n'était pas attaché, il y a pas de marques sur ses poignets, aucun signe de lutte ou de griffures.
Gerçek ailenin Medici'lerin çürüyen bağrına geri dön ya da memleketi terket. - Umurumda değil ama bu sarayda bir yerin yok. - Sürgün mü?
Retourner au sein de votre vraie famille en déliquescence, les Médicis, ou fuir vers le Nouveau Monde.
Elicabeth ya da benim için endişelenmene gerek yok.
Vous ne devriez pas vous inquiéter pour Elizabeth ou pour moi.
Julian'ın kanını alacağız ve sonra Nora, Beau ya da Mary Louise Lily kanı kullanarak Lily ve onun arasındaki bağı yok edecek ve puştu öldüreceğiz.
On prend le sang de Julian, et ensuite celui de Nora, Beau, ou Mary Louise s'en sert pour le délier de Lily, et on tue ce bâtard.
Tifo, tifo ateşi, zatürre ya da iskorbit hastalığından hiçbir iz yok.
Aucun signe du typhus ou de typhoïde, de pneumonie ou de scorbut.
Garip birşey yok.
Ya rien de bizarre.
Kim olduğunuz ya da neye inandığınızın siyahi ya da beyaz olmanızın, eşcinsel olup olmamanızın zengin ya da fakir olmanızın bir önemi yok.
"peu importe qui vous êtes, ou en quoi vous croyez," "noir ou blanc," "hétéro ou gay,"
Senin ya da bir başkasının söyleyebileceği, yapabileceği bir şey yok.
Il n'y a rien à dire, personne ne peut rien y faire.
Elizabeth'den daha güzel, zarif ya da bilge bir kraliçe yok.
Il n'y a nulle reine plus belle, digne et sage qu'Elizabeth.
Duyduğuma göre inişli çıkışlı iş geçmişinle ve tüm o şeyleri yapmadaki başarınla teknoloji ya da farklı bir sektörde çok da fazla seçeneğin yok gibi.
Avec votre passé en dent de scie... Et encore je suis gentil, avec tout ce que j'ai entendu... Vous n'avez pas tant de possibilités que ça, dans les technologies ou ailleurs.
Senin bir yardımcıya ihtiyacın yok, Gordo.
T'as besoin de personne, Gordo.
Hayata devam etmenin unutmak ya da görmezden gelmekle bir ilgisi yok.
C'est dur de surmonter ça...
Ajan Thomas'ın odasına birisinin girdiğine ya da odasından birisinin çıktığına dair bir iz yok.
Il n'y a aucune trace de quelqu'un rentrant ou quittant la chambre de l'Agent Thomas.
Duyduğum ses sekme gibi bir sesti ama merminin ilk olarak neye çarptığına ya da nereden geldiğine dair bir fikrim yok.
J'ai entendu une sorte de ricochet, mais je n'ai aucune idée de ce qu'a percuté la balle en premier ou même d'où ça venait.
Oahu'ya uçağı indiği anda istifa edecek ve emekli maaşını da alıp ortadan yok olacaksın.
Et à la seconde où son avion atterrit à Oahu, vous allez démissionner, prendre votre retraite, et ensuite vous disparaissez.
- Bunun Ben ya da onunla bir ilgisi yok.
- Cela n'a rien à voir avec elle ou Ben.
Kimin ya da kimlerin kaçırdığı hakkında ipucumuz yok.
Dès maintenant, nous n'avons toujours pas de câbles sur la personne ou les personnes derrière la débouchure.
Yok ya. Kusura bakma.
Pardon.
Yok, Scully dün yanlışlıkla götüyle beni aradı, hâlâ da kapatmadı adam ya.
Non, Scully m'a appelé par mégarde hier et il n'a toujours pas raccroché.
Hiçbirimiz için saygın yok. Ya da bu evdeki kurallara!
Tu n'as de respect pour aucunes d'entre nous ni même pour les règles de la maison.
Ve Zayday de merdivenlerden falan düşürse ya da havuzda boğulursa, ve sen de yeniden Kappa'nın bir numaralı sürtüğü olursun. ve o da yok olur.
Et quand Zayday va tomber dans les escaliers ou se noyer dans un lac artificiel, tu seras encore en train de te faire la reine de Kappa, et cette pute écarte les jambes.
Bunun Max ya da seninle ilgisi yok.
Ça n'a rien à voir avec Max.
Bağlantıya gerek yok, pille çalışıyor ama inanmıyorum! Çok heyecanlıyım!
ça marche sur batterie, mais, mon dieu, je suis excité!
Yok artık ya!
Mon Dieu non!
- Önden ya da arka taraftan ses yok.
Pas de réponse, ni à l'avant ni à l'arrière.
ya Schaefer hile karıştırdı, ki gördüğüm kadarıyla kendisini beyni yok, ya da... ya da biri portakal suyumu alkol karıştırdı.
Either Schaefer l'a écarté, qui, d'après ce que j'ai vu, n'a pas de cerveau, ou... Ou quelqu'un a corsé mon jus d'orange.
Baş ya da boyun yaralanmasına dair iz yok.
Pas de signe de blessure à la tête ou à la nuque.
Çıkıyoruz ya hani ama bir önemi yok.
Parce que c'est ma copine. Mais c'est pas grave.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]